"Bilimkurgusal tesadüf"ün böylesi!

-
Aa
+
a
a
a

Ceyhan Usanmaz, April Yayıncılık’tan çıkan “Kübra” ile MonoKL’den yayınlanan Ted Chiang’ın “Nefes” kitaplarını inceledi.

Yapay zekâlarla kimi zaman farkında ama çoğu zaman farkında olmadan iş görüyoruz. Hatta belli konularda işi yalnızca onların yaptığı da söylenebilir; bize kalansa, birkaç düğmeye tıklamak belki... Gelişmelere bakılırsa, bu birliktelik her geçen gün biraz daha yakınlaşıyor ve aslında tuhaflaşıyor. Örneğin, yakın bir zaman önce rastladığım bir habere göre, "İnsan kaynakları süreçlerinde yapay zekâ kullanımı önümüzdeki dönemde daha da yoğunlaşacak"mış. Bu haber metnindeki ifadeleri biraz sadeleştirerek yeniden yazalım: insan kaynakları ve yapay zekâ! Yapay zekâ hayatımızı ne kadar kolaylaştırıyorsa ve bu gerçeği bu yüzden görmek istemiyorsak da, en baştan beri, aklımızın köşesinde duran ürkütücü bir mesele var: Yapay zekâların kontrolü tümüyle ele geçirmesi. Özellikle de internet gibi kontrol edilemeyeceği alana sızdığında... İşte Afşin Kum da, yeni romanı Kübra'da bu –kışkırtıcı– korkudan yola çıkmış; Kübra, diğer bir deyişle Knowledge Unit Based Reasoning Automaton (K.U.B.R.A.).

Gökhan'la tanışıyoruz Kübra'da. Yakın çevresinde sevilen, kendi halinde yuvarlanıp giden bir genç, bir mahalle delikanlısı. Yanında çalıştığı ustasının imalat atölyesini kendisine devretmesini bekliyor artık; çalışkanlığıyla, işe hâkimiyetiyle bunu uzun zamandır hak ettiğini düşünüyor zaten. Kalan zamanını da halı saha maçları ile bir küsüp bir barıştığı kız arkadaşı arasında paylaştırıyor. Bir taraftan da sosyal medya mecralarında dolanıyor Gökhan. Ama öyle fotoğrafların, videoların paylaşıldığı bir platform değildir "SoulTouch." Kullanıcıların sadece yazılı cümlelerle, en fazla kurgusal resimlerle katılımda bulunabildikleri bir uygulama. Gökhan burada daha çok manevi konuların konuşulduğu, maddi dünya dışında ruhu ilgilendiren mevzuların tartışıldığı gruplarda yer alıyor. Ve işte bir gün, bu sanal arkadaşlık grubundaki “Kübra” isimli bir kullanıcıdan 'özel' bir mesaj alıyor: "Sen farklısın." Tam da hayatının istediği istikamette gitmediğini düşündüğü zamanlarda art arda gelen bu ve benzeri gizemli mesajlarla mazbut, sakin, temkinli Gökhan, savrulmaya başlıyor, köprüleri yakıyor; hem kişisel hem de çevresindekilerin (üstelik giderek genişleyen bir çevre bu) hikâyesinde bambaşka bir yola giriliyor... Nedenler konusunda az çok tahmin yürütülebilir tabii ama işlerin nereden ne noktaya, nasıl vardığı gibi ayrıntılara burada daha fazla girmeyelim elbette.

Afşin Kum'un hikâye kurmadaki becerisine ilk romanı Sıcak Kafa'dan da aşinayız. Günümüzün gerçeklerini de iyi gözlemlediğini ve bu gözlemlerini romanlarında kurguladığı gerçekliğe uygun bir şekilde aktarabildiğini de biliyoruz. Paralel ilerleyen iki hikâye anlattığı Kübra'da bunu daha net bir biçimde görüyoruz ama ben yine de, ilk romanı Sıcak Kafa'daki bilimkurgu atmosferinin daha 'kalın' olduğunu düşünüyorum. Dünyayı pençesine almış bir delilik salgınının ortasına atmıştı bizi Afşin Kum ilk romanı Sıcak Kafa'yla. Konuşma yoluyla (daha doğrusu romandaki ifadeyle 'abuklama'yla) zihinden zihne bulaşarak yayılan bir hastalık çerçevesinde eski bir dilbilimci olan Murat Siyavuş'un hikâyesini okumuştuk. Şimdi bu hikâyeyi izleme fırsatı da doğuyor gibi görünüyor! Gelen son haberlere göre Sıcak Kafa, Netflix dizisi oluyormuş.

Romana ne kadar sadık bir dizi izleyeceğimiz şimdiden merak konusu tabii ama benim asıl merak ettiğim, Gökçe karakteri; çünkü Afşin Kum'un her iki romanını birbirine bağlayan, dilbilimci Gökçe karakteriydi. Yeni bir romanda da muhtemelen kendisiyle karşılaşacağımızı düşünüyorum.

KÜBRA

Afşin Kum

April Yayıncılık, 2020, 301 s.

***

"Dilbilim-kurgu" romanı olarak nitelendirilen Sıcak Kafa'yı okuduğumuz günlerde, yani 2016 Kasım'ında, belki de "bilimkurgusal" olarak nitelendirilebilecek bir tesadüfle, bir taraftan da merkezinde yine dilbilimin yer aldığı Arrival (Geliş) filmini izliyorduk. Yönetmenliğini Denis Villeneuve'ün üstlendiği, başrollerde Amy Adams, Jeremy Renner ve Forest Whitaker gibi isimlerin yer aldığı bu bilimkurgu filmi Ted Chiang'ın bir hikâyesinden uyarlanmıştı. "Üçüncü Türden Yakınlaşmalar"a farklı bir perspektiften yaklaşan bu filmin başarısıyla birlikte, Ted Chiang'ın filme ilham kaynağı olan hikâyenin de yer aldığı derleme, bir iki ay içinde Türkçede de yayımlanmıştı. Sözünü ettiğimiz "bilimkurgusal tesadüf" ifadesini güçlendirecek gelişme ise, Afşin Kum'un yeni romanı Kübra'nın, Ted Chiang'ın Türkçedeki ikinci hikâye kitabı Nefes ile yine neredeyse eşzamanlı olarak yayımlanması.  

Nefes'te bir araya getirilen hikâyelerinde de Ted Chiang'ın dilbilimi merkeze aldığını söyleyebiliriz ama yazarın etrafında daha çok dolandığı konuların bellek, özgür irade ve zaman olduğu da unutulmamalı. Hatta "etrafında dolanma ifadesine uygun olarak söylersek, doğrusal olmayan zaman gibi kavramlar da ön plana çıkıyor. Bunu aslında Arrival filmine ilham veren hikâyede de görmüştük. Ayrıca yine Nefes'te yer alan "Büyük Sessizlik"teki gibi farklı bakış açılarına davet eden hikâyelerin de altını çizmeliyiz.

NEFES

Ted Chiang

Çeviren: Kıvanç Güney

MonoKL, 2020, 296 s.