Uzmanların “insanlığa uyarı” niteliğindeki incelemesinde böceklerin yok olmasının insanlık için felaket olacağı bildirildi.
Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan 1 milyon hayvanın yarısı böcek. Uzmanların “insanlığa uyarı” niteliğindeki incelemesinde böceklerin yok olmasının insanlık için felaket olacağı bildirildi. Finlandiya Doğa Tarihi Müzesi'nde biyolog Pedro Cardoso, “Böceklerin yok olma kriziyle karşı karşıya olması, çok endişe verici” dedi. AFP’ye konuşan Cardoso, “Üstelik bu, buz dağının görünen yüzü” ifadelerini kullandı. AFP’nin aktardığına göre böceklerin ortadan kaybolması, son yarım milyar yılda sadece 6 kez gerçekleşen toplu yok oluşla benzeşiyor. Ancak Cardoso’ya göre neredeyse tüm böcek popülasyonunun azalması ve yok olmasının sorumlusu bu kez insan faaliyetleri. Ana nedenler arasında habitatların bozulması, çevre kirliliği, böcek ilaçları ve istilacı türlerin çoğalması yer alıyor. Üstelik kelebeklerin, karıncaların, arıların, sineklerin, yusufçukların ya da diğer böceklerin yok oluşunun, kendi ölümlerinin de ötesinde sonuçları var. ScienceDaily’nin aktardığına göre Cardoso, “Türün kaybıyla yalnızca içinde yaşadığımız karmaşık yapbozun bir parçasını kaybetmiş olmayız” dedi ve ekledi: Aynı zamanda besin zincirindeki diğer hayvanlar için gereken biyokütleyi, gelecekte hastalıkların tedavisinde kullanılabilecek benzersiz genleri ve insanlık için hayati önemdeki ekosistem hizmetlerini de kaybediyoruz. Cardoso’nun bahsettiği, yeri doldurulamaz türden hizmetler arasında tozlaşma, besin döngüsü ve haşere kontrolü gibi yaşamsal meseleler yer alıyor. Araştırmacılar ayrıca, dünyanın dört bir yanından toplanan ve böcek popülasyonlarının kaybın önlemeye yardımcı olabilecek kanıtlara dayanan pratik çözümler de önerdi. Bunlar arasında yüksek kaliteli ve yönetilebilir arazileri türlerin korunması için ayırma önerisi yer alıyor. Araştırmacılar ayrıca, türlerin birlikte yaşamalarını sağlamak için küresel tarım uygulamalarının dönüştürülmesini ve iklim değişikliğiyle mücadele edilmesini öneriyor.
XR'dan Paris'te eylem
Onlarca iklim aktivisti, fosil yakıt yatırımlarından çekilmek için fon sağlamasını istedikleri ABD’li varlık yöneticisinin Paris’teki ofisini istila etti. Yokoluş İsyanı (Extinction Rebellion, XR) ve Gelecek için Cumalar (Fridays for Future) kampanya gruplarından yeşil aktivistler binaya girmeyi başararak dördüncü katı duvar yazıları ile kapladılar. Gelecek için Cumalar’ın 15 yaşındaki üyesi Emilia, “Bu şirketin birçok sektör üzerinde etkisi var ve biz isteklerimizi duyurmak, bu kapitalist sistemi değiştirmek istiyoruz” dedi.
Kirazlı Balaban'da yaşam nöbetinde 200 gün geride kaldı
Heryer Kazdağları’nın yaptığı açıklamada şöyle dendi ‘’Kirazlı Balaban'da ruhsatı yenilenmemesine rağmen maden alanını hala terk etmeyen yabancı şirket ve yerli iştirakine karşı gece gündüz tutulan yaşam nöbetinde 200 günü geride bıraktık. Şirketler alandan gidene kadar nöbet tutanlar Kazdağları'nı terketmeyecek; nöbet devam edecek. 14 Ekim'den bu yana ruhsatsız olan şirket, iş makineleri, tel örgüleri ve güvenlik görevlileriyle alanı işgal etmeye devam etmekte. Talebimiz ruhsatın tamamen iptal edilmesi, şirketin bölgeyi bir an önce terk etmesi ve tahrip edilen alanın rehabilitasyonuna acilen başlanması. Ayrıca Kazdağları yöresinde bulunan tüm madencilik projeleri de iptal edilmeli ve bölge bütünüyle koruma altına alınmalı’’
Atmosferdeki seragazları artmaya devam ediyor
AA’nın Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi verilerinden derlediği bilgilere göre, sanayileşme dönemi öncesindeki son 400 bin yılda atmosferdeki karbondioksit oranı 200 ile 280 ppm civarında seyretti. Fosil yakıtların aşırı kullanımı, kaynaklarda yapılan israflar ve diğer insan faaliyetleri sonucu atmosferdeki seragazları artmaya devam ediyor. Karbondioksit oranındaki artışı değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, atmosferdeki karbondioksit miktarının kritik seviyelere ulaştığını söyledi: “Sanayileşmeyle beraber yer altında milyonlarca yıldır biriken karbonun hızla tüketilmesi sonucunda başta karbondioksit olmak üzere atmosferdeki seragazları her gün artıyor. Bu da dünyamızın daha fazla ısınmaya devam ederek küresel iklim değişikliğinin etkilerini daha fazla yaşatıyor” dedi. Prof. Dr. Toros, atmosferdeki karbondioksit oranındaki artışın temel nedeni insan kaynaklı faaliyetler olduğuna göre güvenli ve sürdürülebilir bir gelecek için hükümetlerin ve bireylerin önlem alması gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Toros “Fosil yakıtların verimsiz kullanılmasının ve aşırı kullanımın önüne geçilmesi gerekiyor. Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandırılmalı. Enerjinin etkin ve verimli kullanılmasıyla karbondioksit emisyonu azalacak ve atmosferde karbondioksit yoğunluğunun artışı durdurulabilecek. Eğer önlem alınmazsa yapılan kestirim model sonuçlarına göre 2040 yılında atmosferde karbondioksit yoğunluğunun 450 ppm değerine ulaşması bekleniyor” dedi.
Gıda Özgürlüğü ve Toplumsal Cinsiyet Paneli, eko-feminist yazar Emet Değirmenci’nin katılımıyla 15 Şubat Cumartesi saat 13.00’da Bornova Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Söyleşi sonrası Emet Değirmenci’nin derlediği Doğa ve Kadın: Ekolojik Dönüşümde Feminist Tartışmalar kitabı kura ile katılımcılara armağan edilecek. Feminizmi ve ekolojiyi bir arada ve bir ilişki sistemi içinde ele alan bakış açılarına yer veren Doğa ve Kadın: Ekolojik Dönüşümde Feminist Tartışmalar Heinrich Böll Derneği tarafından Şubat ayında yayınlandı. Konuşma 15 Şubat Cumartesi saat 13.00’da Bornova Kültür Merkezi’nde.