İklim aktivistleri, Madde 50’ye karşı Çevre ve Şehircilik İstanbul İl Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
İklim aktivistleri, Madde 50’ye karşı Çevre ve Şehircilik İstanbul İl Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Geçtiğimiz Şubat ayında özelleştirilen kömürlü termik santrallerin çevre mevzuatından dördüncü kez muaf tutulmasının uzatılması meclis gündemine gelmiş ancak 14 Şubat’ta meclisteki tüm partilerin ortak kararıyla yasal düzenleme geri çekilmişti. Buna karşın geçtiğimiz hafta Plan Bütçe Komisyonu’ndan geçen yeni tasarıyla, aynı yasal düzenleme tekrar TBMM’nin gündemine gelmiş durumda. Bu gelişmeye karşı iklim aktivistleri, Beşiktaş’ta bulunan Çevre ve Şehircilik İstanbul İl Müdürlüğü önünde bir araya gelerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi. “Temiz Hava Hak” sloganının atıldığı basın açıklamasında “TBMM Sözünü Tut, Temiz Hava Hak” ve “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Termik Santralları Durdur” pankartları açıldı. Sıfır Gelecek Kampanyası adına Nuran Yüce yaptığı açıklamada Madde 50’yle özelleştirilen termik santrallere havayı kirletme izni verilmek istendiğini belirterek böylece termik santral sahibi şirketlerin 3 yıl daha çevre yatırımlarını gönüllerince erteleyebileceklerini söyledi. Yüce, bahsi geçen santrallerin bulundukları bölgelerde havayı, suyu, toprağı zehirlediğini, insanları kanser ettiğini, doğada tahribat bıraktığını ve buna izin verilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Yüce, “Böylece çevre yatırımlarını tamamlamamış olan santralların, 2019 sonu itibariyle kapatılması kesinleşmişti. TBMM, söz vermişti” dedi. Konuşmasında milletvekillerine de seslenen Yüce, milletvekillerinden bu konuda daha önce verilen doğru kararı sürdürmelerini istedi ve “şirketlerin yanında değil, halkın sağlığının yanında durun” dedi. Yüce, ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkisini kullanarak çevre mevzuatına uygun hareket etmeyen termik santrallere karşı görevini yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çevreyi korumakla yükümlü olduğunu vurgulayan Yüce, bakanlığın başta kömürlü termik santrallar olmak üzere fosil yakıt projelerine çevre etki değerlendirmesi olumlu kararı vermemesi gerektiğini söyledi. Basın açıklamasında iklim aktivisti Atlas Sarrafoğlu da yasa tasarısına karşı change.org üzerinden açılan “Temiz Hava Hak” imza kampanyasına konuya duyarlı herkesi destek vermeye davet etti.
Venedik‘teki Büyük Kanal‘da bulunan Veneto Bölge Parlamentosu, üyelerin iklim değişikliğiyle ilgili önergeleri reddetmesinden iki dakika sonra 1966 yılından bu yana görülen en büyük su baskınını yaşadı. Su baskını sonrası hükümet, kentin de içinde yer aldığı Veneto bölgesinde acil durum ilan etti. Veneto bölgesinde hasara uğrayan yerler için acil durum ilan edilmesi kararlaştırıldı. Venedik’in büyük kısmının sular altında kalmasına yol açan seller, Belediye Başkanı Luigi Brugnaro tarafından iklim değişikliğiyle ilişkilendirilmişti.
Geçtiğimiz ay Hollanda, yıllardan beri çiftçilerin en büyük protestosuna tanık oldu. Mahkeme kararı ile hükümet azot oksit emisyonlarını azaltmayı planlıyor. Tarım, yerli azot oksit emisyonlarının % 70'ini oluşturduğu için, geviş getiren hayvan nüfusunun azaltılmasını amaçlayan önlemler kaçınılmaz görünüyor. Hollanda’nın en yüksek mahkemesi olan Danıştay, Hollanda’nın inşaat ve zirai izinleri verme sisteminin azot oksit birikiminden kaynaklanan hasara neden olduğu ve Avrupa Birliği Habitat Yönetmeliğini ihlal ettiğine karar verdi. Karar, bütün izin başvurularını beklemeye aldı. Hükümet bu nedenle, korunmasız doğa rezervlerine yakın hayvan çiftliklerinin yerinden edilmesi, gönüllü olarak satın alınması veya hasarlı koruma alanlarının onarımından sonra daha sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini açıkladı. Hollanda hükümeti, yoğun tarım alanından “döngüsel tarıma” doğru kademeli bir geçiş yapmayı taahhüt ediyor. Bu gibi büyük yapısal değişiklikler böylece Avrupa genelinde tarım için gerçek bir olasılık haline geldi.
Birgün’den Demet Sargın’ın haberine göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı, www.havaizleme.gov.tr sitesinde İstanbul-Alibeyköy ve Kağıthane istasyonları için yayımladığı veriler korkutucu düzeyde. Bölgenin PM10 verileri açısından hassas olarak ilan edilmesi endişeye neden oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Selahattin İncecik, “Kağıthane ve Alibeyköy uzun zamandan beri hava kalitesi bakımından en zayıf yerlerin başında. Şehrin genelindeki partikül kirliliği bunun önemli nedenlerinden. Bu kirliliğin oralarda birikmesinin nedeni de söz konusu alanların topografik yapısıyla bağlantılı. Vadi biçiminde olan bölgede hava daha durağan. Bu nedenle de tozlar ve diğer kirleticiler havada uzun süre asılı kalabiliyor. Bu da o bölgede nefes alan insanları kirliliğe maruz bırakıyor.” dedi. Yurttaşların alması gereken önlemlere de vurgu yapan Prof. Dr. İncecik, “Halkın dış ortamlarda mutlaka ağızlarına maske takarak dolaşması gerekiyor. Dış ortamlarda spor yapmaktan da kesinlikle kaçınılmalı. Burada önemli olan nokta ise basınç. Yani bu durum daha çok yüksek basıncın hakim olduğu günler için geçerli. Telefon uygulamalarından ya da hava durumu bültenlerinden kolaylıkla öğrenilebilecek yüksek basınçlı günlerde, maske takmaya özellikle dikkat edilmeli” diye ekledi. İncecik, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Alibeyköy ve Kağıthane’de yüksek basınç etkisindeki günlerde dizel araçlar bile geçirilmemeli, inşaatlar birkaç günlüğüne durdurulmalı. Yetkililer tarafından acil eylem planları harekete geçirilmeli” dedi.