Gönül rahatlığı ile, “Demirtaş ikinci tura kalırsa biz onu destekleriz” diyemeyecek olanların, “Kürtler bizi ikinci turda destekler mi? sorusunu sormaya haklarının olmadığına inanıyorum.
Kaynak: Gazete Duvar (28 Nisan 2018)
HDP dışındaki muhalefet parti taraftarlarının ve genel olarak AKP ve Kürt karşıtlarının sürekli sordukları soru şu:
Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa HDP muhalefetin adayını destekleyecek mi?
Yoksa AKP ile pazarlığa mı girecek?
Soruların ikisi de çok anlamsız.
Ve bu iki soru da Kürtleri dışlayan, aşağılayan ve hatta yok sayan anlayışların ürünü.
Ama bir yandan da Kürt oyları olmazsa iki tarafın da, yani Erdoğan’ın veya muhalefetin de başarılı olamayacağını kabul eden ifadeler.
Erdoğan’ın Kürt oylarını alamazsa seçilemeyeceği gün gibi aşikar.
Erdoğan karşıtı muhalefetin de ikinci turda Kürtlerin oylarına fena halde ihtiyacı var. Bu, hatta ihtiyaçtan da öte bir zorunluluk.
İkinci tura kalan herhangi bir muhalefet adayı Kürtlerin oyunu alamazsa seçilmesi neredeyse imkansız.
Bunlar matematik gerçekler.
Buna rağmen HDP dışındaki muhalefet, Kürtlere tepeden bakan, onları dışlayan ve Erdoğan-Bahçeli ikilisinin çizdiği Kürtleri kriminalize eden çerçevenin dışına çıkamayan anlayışa bel bağlamış durumda.
CHP, İyi Parti, Saadet Partisi üçlüsü bu matematik gerçeği anlamış olmakla birlikte yine de HDP ile yakın bir işbirliğinden, hatta yakın durmaktan çekiniyorlar.
CHP bu sefer işlerin bayağı ciddi olduğunu anlamış gibi görünüyor. Kürtlere sıcak gelmeyecek bir aday ilan etmemeye gayret ediyormuş gibi yapıyor. Buna rağmen bir süre Abdullah Gül’ün muhalefetin ortak adayı olabilmesi için uğraştı.
İyi Parti ise başından beri HDP ile bir yakınlaşmadan, biraraya gelmekten uzak duruyor. Koptukları partileri MHP’nin anlayışını sürdürüyor. Üstelik ortak aday yerine kendi adaylarını, yani Meral Akşener’i aday göstereceklerini de açıkladılar.
“Peki, Kürtlerden oy alabilecek misiniz?” sorusuna verdikleri cevap hayli iyimser ve aynı zamanda küstahça!
“Kürtler Akşener’e sıcak bakıyor. Kürtlerden de oy alabileceğini sanıyoruz” diyorlar.
Kürtlerin Akşener’e oy verebilmesi bu kadar kolay mı? Zannetmiyorum. Türkiye insanı genelde çabuk unutur, geçmişle hesaplaşmaz. Ama Kürtler öyle mi? Kürt insanı hangi politikacının, hangi idarecinin hangi tarihte ne yaptığını ya da yapmadığını gayet iyi bilir.
Saadet Partisi’nin ise umudu Gül’dü, ama o olmayacağına göre kendi adayını belirleyecek. Gül aday gösterilseydi Kürtler ona oy verecekler miydi?
Bu da kuşkulu. Kürtlerin Gül’e ilişkin hafıza kayıtlarında da pek olumlu şeyler bulunmuyor. Oy veren çıkmaz mıydı? Tabii, AKP’ye oy vermiş olan Kürtlerden oy alabilirdi. O başka…
Şimdi SP’nin belirlenecek adayının Kürtlerden oy alabilmesi de bazı şartlara bağlı. SP, “Muhafazakar Kürtlerden nasılsa oy alabilirim” diye düşünüyor olabilir. Ama yine de Kürtlerin ilgisini çekecek inandırıcı bazı şeyler söylemesi gerekiyor.
CHP’NİN ADAYI KÜRTLERDEN OY ALABİLECEK Mİ?
CHP’ye gelince…
CHP işin ciddiyetinin farkındaymış gibi görünüyor. Çıkaracakları adayın Kürtlere ters gelmeyecek ve Kürtlerden oy alabilecek bir kişilik olmasına gayret edildiğini söylüyorlar.
Tabii önemli olan Kürtlerin bu adaylara nasıl bakacakları.
Bu değerlendirme iyi yapılamazsa ikinci tur bir hüsrana da dönüşebilir.
Kürtlerin, memleketin Erdoğan ve AKP-MHP-Devlet Koalisyonu’ndan kurtulması için her adaya evet diyeceği sanılmasın.
Tamam, birçok kişi hala Erdoğan ve bu koalisyon gitsin de kim gelirse gelsin havasında. Ama bu yanlıştır ve Kürtleri çantada keklik gören bir anlayıştır.
Bu nedenle bütün adaylar ülkenin temel meselelerine ilişkin görüşlerini ve taahhütlerini açıklamalıdır. Kürtlere ve Kürt sorununa nasıl yaklaştıklarını ifade edip OHAL’in sonlandırılması ve sonuçlarının ortadan kaldırılması sözü vermelidir.
Bu konuda Baskın Oran dünkü Artı Gerçek’te çıkan yazısında şunları söylüyor:
“Her şeyden önce, Erdoğan’ın yerine hiç ihtiyacımız olmayan ikinci (ve bir küçük) Erdoğan gelmesini baştan önlemek için her adayın derhal programını, yani seçildiği takdirde ne yapacağını ilan etmesi istenmelidir ki herkes kimi seçtiğini bilsin ve sapıttığı takdirde üzerine gidebilsin.”
Her adayın önceden asgari olarak bazı sözler vermesi gerektiği ortada. Oran’a şu sözler verilebilir:
“Ben, önce, yapılan korkunç haksızlıkları gidereceğim. OHAL KHK’lerinin Anayasa’yı yüzde yüz ihlal etmekte olan hükümlerini iptal ettireceğim. 15 Temmuz darbe maskaralığına fiilen karışmışlar dışındaki insanları derhal tahliye ve görevlerine iade ettireceğim, öncelikle de hapse atılmış parlamenterleri ve gazetecileri çıkartacağım.”
Böyle bir deklarasyona Kürtler oy verir.
DEMİRTAŞ’IN ADAYLIĞI VE MUHALEFETİN TAVRI
Şimdi seçim ikinci tura kalırsa Kürtlerin muhalefetin adayına oy verip vermeyeceklerini merak konusu.
Kürtlerin yaklaşımları ise çok açık. “Erdoğan karşıtı olsun da ne olursa olsun” demeyecekleri biliniyor.
Bu nedenle şöyle bir saptama yapmak bile mümkün.
Muhalefet bu bilinen gerçeğe göre hareket ederse gerçekten Erdoğan yönetimini değiştirmeyi arzu ediyor diyebiliriz. Yok, bu işin anahtarı durumundaki Kürtleri hesaba katmayarak onları çantada keklik görüyorsa niyetin Erdoğan’ı yenmek olmadığını düşünebiliriz.
Erol Katırcığlu dünkü Artı Gerçek’te bu duruma işaret ediyor.
Muhalefetin, özellikle de CHP’nin geçen yıl yapılan referandumun sonuçlarını iyi okuyamadığını belirtiyor. Toplumun AKP’den sıkıldığını ve yeni bir toplum hayali peşinde koştuğunu söylüyor.
CHP ise bunu değerlendirmek bir yana Gül’ün adaylığının peşinde koştu.
Katırcıoğlu’na göre bu eğilimi en iyi okuyan lider HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş. Zaten iktidarın Demirtaş’ı rehin alıp zindana atmasının temel nedeni de bu.
Ve bu noktada şu soruyu sorabiliriz:
İkide birde Kürtlerin sağduyusunu sorgulayan, hatta sık sık Kürtleri AKP ve Erdoğanla pazarlık yapmakla suçlayan muhalif kesimler, varsayalım Demirtaş ilk turda en fazla ikinci oyu aldı ve ikinci tura kaldı.
Bazı kamuoyu araştırmacılarına göre Demirtaş yüzde 15 oy alabilir deniliyor. Cezaevinde olduğu halde ona duyulan sempati ve destek azalmak bir yana sürekli artıyor.
Muhalefetin durumu ise ortada. Muhalefet aday çıkartma konusunda başarısız olursa, Kürtlerin oy vereceği adaylara yönelmek yerine devlete ve milliyetçi kesimlere şirin görünecek adayları tercih ederse neden olmasın?
Bu durumda muhalefet partileri Demirtaş’ı ikinci turda destekler mi?
Çok aykırı bir soru oldu ama böyle bir realite kağıt üzerinde olsa da var.
Bu durumda gönül rahatlığı ile, “Evet Demirtaş ikinci tura kalırsa biz onu destekleriz” diyemeyenlerin, diyemeyecek olanların, “Kürtler bizi ikinci turda destekler mi? sorusunu sormaya bir haklarının olmadığına inanıyorum.