Karaburun Kent Konseyi'nden İpar Buğra ile nadir bulunan güzelliğinin devamı için ilçede devam eden mücadeleleri konuştuk.
İnşa aşamasında ve yapılan Rüzgar Enerji Santrallarıyla birlikte düşünülünce yarımadanın yüzde 71'ini kaplayacak olan RES'lere karşı, defalarca kazandıkları dava sonuçlarına rağmen çözüm bulamayan Karaburun'da geriye kalacak olan yaşam alanı yüzde16.
Derin mağaralar ve temiz denizi nedeniyle, Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle 'korunan' Akdeniz fokunun yaşama ve üreme alanı olan Karaburun'da RES'ler ve oldukça masum gözüken ama plansızca yapımına izin verilen balık çiftlikleri tam olarak bir tehdit oluşturuyor.
Karaburun'un Çevre Koruma Bölgesi ilan edilme ihtimali var fakat buna tüm kurumlar onay vermişken engel oluşturan yapı 'Enerji Bakanlığı'. Karaburunlular ise, ciddi büyüklükteki bir alana uygulamak istediği 'yatırım' ve 'temiz enerjili' RES Projesi nedeniyle Lodos Enerji Şirketi'nin verdiği desteği çeken Cenevre'deki bir vakıftan ziyade, bu hassasiyeti Türkiye'nin göstermesini bekliyor.
Bir ilçe düşünün, hem ekolojik kırıma uğramamış, hem yaşanabilir hem de içinde her yıl bilim kongresi yapılabilsin, fikirler yanyana yaşayabilsin. Karaburun Bilim Kongresi'nden çoğunun yolu geçen ve şimdi ihraç edilmiş Barış İçin Akademisyenler'in yolunun devam edebileceği bir Karaburun güzel olurdu.
Mümkün mü? Göreceğiz...
