Açık Radyo Bülteni
"Radyoyu açtı. Ne zamandır anlamak, kaynaşmak istediği, gizemli, yabancı bir müzik dünyasından, birdenbire ona yakın gelen, yüreğinde yepyeni dokunulmadık duygular uyandıran sesler geliyordu radyodan.
Bugünün alıntısı sitemkar bir dinleyici mesajı: “Akşama kadar bu radyoyu açık bırakıyorsunuz, içindeki türküler bitiyor!”
Dünkü açık radyolu alıntı Elçin Poyrazlar’ın Gazetecinin Ölümü eserindendi.
Tekrar merhaba herkes!
“Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık” Apaçık Radyo, yüzlerce gönüllü programcısı ile çevre ve iklim mücadelesinden halk sağlığına, toplumsal cinsiyet eşitliğinden çok-kültürlülüğe binbir konuda Türkiye’den ve dünyadan son gelişmeleri, haberleri ve analizleri, ayrıca dünyanın
"Bir süre hiç konuşmadan ilerliyoruz. Radyoda Depeche Mode'un Policy of Truth şarkısı başlıyor. Sesi açıyorum. Hızlanıyoruz sanki. Bir süre akışkan ve hüzünlü melodiyi dinleyerek ilerliyoruz. Reklamlar başlayınca yeniden sesi kısıyorum. Kuzenim yeni bir konuya giriyor."
“şu işsizlik olmasa geçim derdi olmasa uzansak serin suyun yanıbaşına kavaklar hışırdaşsa dinlesek ishaklar karşı karşı/masallı/ anaç dağlar şantiyeli ormanlı yüzlerimiz nakış nakış sevdâlı uyusak uyansak gencelsek
“Bitkindik ve mutluyduk. Uzun bir suskunluk bekliyordu ikimizi. O içecekti. Ben okuyacaktım. Kitabımız ilerleyecekti. Okumaya başlamadan önce bombalarımızı merak ettim. Radyoyu açtım...”
“Ne kadar kararırsa kararsın gökyüzü, o şom ağızlı yazarın söylediği gibi kötü olaylar olmayacaktı işte. Telefonu cebime koydum. Arabamın radyosuna uzandım. Düğmeyi çevirdim. Neşeli bir müzik doldu içeri. Kemani Tatyos Efendi’nin kürdilihicazkâr saz semaisi...
"Birisi Josef K.’ya iftira atmış olmalıydı, çünkü fena bir şey yapmamış olmasına rağmen bir sabah tutukladılar onu."
“Güzel sofraya oturulmuş, radyo açılmış, ajans dinlenmiş ve Kasım ağa rakısını yudum yudum içmişti. Televizyon seyretmemişlerdi. Programda hiçbir şey yoktu seyre değer de ondan.”
Dünkü açık radyolu alıntı Selim İleri’nin Her Gece Bodrum’undandı.
"Gidiyoruz, sonsuz bir yol, uçsuz bucaksız ovalardan, ekili tarlalardan geçtik, kibrit bitmişti, pencereden attım, susarak, konuşmayarak, konuşmamı istemediler, radyo açıktı, otomobil buraya geldi, bitsin varsın, geri de dönmem, başka otellere başka pansiyonlara..."
“Çiseleyen yağmur altında vıcık vıcık çamurlu sokaklarda yürümeye başladı. Gelen giden, koşuşan bir kalabalık çıkıveriyordu insanın karşısına, hem de hiç umulmayan izbe sokaklarda. Gecekondu mahalleleri başlamıştı.
Dünkü açık radyo alıntısı Barış Bıçakçı'nın Herkes Herkesle Dostmuş Gibi'sindedi.
Bugün açık radyolu alıntısı ise epey uzun, çünkü bayağı, Açık Radyo’lu:
“Parayı gömleğin cebine koydu. Koydu ama karısı buna da kızıyordu işte. Cüzdan kullanmalıymış. Ne derdi var bu kadının? Arabaya bindi. Kontağı açtı. Radyonun düğmesine dokundu.”
Dünkü açık radyolu alıntı İhsan Oktay Anar'ın Galîz Kahraman'ındandı!
“Elini çabuk tutmak zorunda olan ırz düşmanı, aşağı inip merdiveni yeniden Muallâ‘nın penceresine dayadı. Kızın radyosu açık olmalıydı ki, içeriden ‘Martern alles Artern’ işitiliyordu. İşte bunu duyunca, delikanlı bir iç geçirmeden edememişti.
"Taksideki radyo elbette açıktı ve belli ergenlikten yeni çıkmış bir delikanlı, sıfır oktav sesiyle ve şurupsu bir yıvışıklıkla Türk Pop Müziği söylüyordu. Tuğde, arabaya biner binmez çalan şarkıya büyük bir aşkla eşlik etmeye başladığı için, radyoyu kapattırma gibi bir şansım olmadı.
“Ah bu katil hüzzam, yakasız çek dedim, biraz daha aç radyoyu da. Sesler içime yağsın. Bu çorak ve kısır zaman şenlensin.".
Dünkü radyo alıntısı Nezihe Meriç'in Alaturka Şarkılar' ındandı, bilenlere tebrikler!
Tekrar merhaba herkes!
"Oh! Benim yerimi kimseler tutamaz. Yan gelirim kanepenin üstüne. Artık o sorar, ben söylerim. İkide bir alay eder güldürürüm. İçim hiçbir yerde bulamadığım rahatlığı bulur. Bir de radyoyu açarız..."
“Düşgücüne övgü: Birkaç yıl önce, BBC Britanyalı çocuklara televizyonu mu radyoyu mu tercih ettiklerini sordu. Neredeyse hepsi televizyon dedi. Bu, kedilerin miyavladığını, ölülerin nefes almadığını kanıtlamak gibi bir şeydi.
“Önce çiçekleri sulamak gerekiyordu, güneş tepeyi bulmadan. Ece önce çiçekleri suladı. Katmerli sardunya, boyuna erişmişti neredeyse, kadife güzelliğini sunuyordu sokaktan geçenlere. Balkondaki evcil ormandan devetabanı, kalın gölgesini mutfağa uzatıyordu.
“Çünkü bir bir yıkılmakta açsanız radyoları Sokaklar, köpekler, tanrının bütün eşyaları.” -Edip Cansever, Tragedyalar I