Inti İllimani; 1960 yılların başında Santiago’da Asya kökenli bir aile tarafından işletilen ‘Çinli’ adlı bir kulüpte müzik yapmaya başladı. Burada üniversitede okuyan ve geceleri biraraya gelerek müzik yapan gençler, kısa zamanda büyük ilgi gördü ve kulüp her gece tıka basa dolmaya başladı. Ancak gençlerin okuduğu üniversitenin rektörü, "Bu çocuklar devrimci, artık toplum içinde böyle şarkılar söylemelerine engel olmalıyız" diyerek, topluluğun bu kulüpte şarkı söylemesini yasakladı. Bu kararla ortada kalan grup üyeleri ise, ayrılmamaya ve birlikte çalışmaya karar verdi. Şili’de verecekleri ilk büyük konser için, henüz bir adı olmayan bu gruba, bir arkadaşları ‘Inti-Illimani’ ‘Güneş - Tanrı’ adını verdi ve topluluk böylece resmen kurulmuş oldu.
30 yılı geçkin bir süredir birarada müzik yapmaya devam eden Inti-Illimani; 16 Ağustos Cumartesi akşamı, Türkiye’deki hayranlarıyla buluştu.
Bu buluşma öncesinde; Inti Illimani topluluğunun en eski üyelerinden Horacio Duran’la (charango, cuatro, percussion, vocals) değişen dünya ve Inti-Illimani üzerine konuştuk...
Inti-Illimani’nin kurulduğu yıllarda (1967) dünyanın ve Şili’nin koşulları nasıldı ve o günden bu yana Inti-Illimani’nin müziğinde neler değişti?
1967 yılında Şili’de Santiago’da ilk kez birlikte çalmaya başladığımız dönemde, tek düşümüz, insanların hissettikleri, yaşadıklarıherşeyi enstrümanlarımızla ve şiirin gücüyle dile getirebilmekti. Bu bizim temel düşümüzdü. Ve tabi ki ülkemizde adalet ve demokrasi için savaşmak da. O dönem büyük başkan Allende iktidardaydı Şili’de.
Biz hâlâ grubun kurulduğu dönemdeki çok eski şarkıları seslendiriyoruz. Yani 30 yılı aşkın süredir seslendirdiğimiz şarkılar var. Aynı zamanda yeni tarzları da kullanıyoruz bestelerimizde. Ama bunları da köklerimizin dayandığı müziklerle birleştiriyoruz. Bir bakıma çok şey değişti Inti-Illimani’nin | Horacio Duran |
müziğinde. Biz daima popüler müziğe, yeni tekniklere açık olduk. Ama popüler besteler yapan grup üyeleriyle topluluğun geçmişten gelen müziğine sadık kalan besteciler hep birlikte çalışıyorlar. Örneğin, şarkılarımızın büyük bir bölümünü besteleyen ve yıllardır müzik direktörlüğümüzü yapan Horacio Salinas var; grubun en eski üyelerinden biridir Horacio. Salinas’ın besteleriyle Inti-İllimani’nin yeni ve genç üyelerinin besteleri, köklerimizden büyüyen sesimize uygun bir biçimde iç içe geçiyor.
Inti-lllimani’nin şarkıları, başta Latin Amerika ülkelerinde olmak üzere, İtalya’da,Avrupa’da ve hatta tüm dünyada marş gibi benimsenip ezbere söyleniyor. Farklı kültürlerden gelen, dünyanın dört bir tarafındaki insanları bu kadar etkileyebilmenizin nedeni sizce ne?
Bir sanatçı için bu soruyu yanıtlamak çok güç. Tüm sanatçılar yaptıkları işlerin insanlara ulaşmasını, anlaşılmasını hayal eder. İnsanlar bizim yaptığımız müziği çok farklı nedenlerle seviyor olabilirler. Ama sanırım bu sevginin temelinde, bizim işimizi sevmemiz, müziğimize tüm sevgimizi veriyor olmamız yatıyor. Bunun sonucunda da dünyanın dört bir yanından pek çok insan bizi dinliyor, bizim müziğimizi seviyor. Biliyoruz ki Türkiye’de de bizi dinleyen, Güney Amerika’dan gelen bu müziği seven çok insan var. Bunun nedenini bilmiyorum, ama şunu söyleyebilirim; Güney Amerika'dan beslenen bu müzik, bizim ülkemiz Şili’den, yerli kültüründen gelen bu müzik bizim kıtamızın özelliklerini taşıyor. Adaletten ve özgürlükten bahseden şarkılarla dolu çok ateşli, aşk dolu, etkileyici bir müzik bu. Sanırım tüm bunlar insanların bizim yaptığımız şarkıları sevmesini sağlıyor.
1973 yılında ilk kez Şili dışında bir ülkede konser vermek üzere İtalya’ya gittiğinizde; Şili’de askeri darbe oldu ve pasaportları geçersiz duruma gelen Inti-Illimani üyeleri bundan sonraki 15 yılı İtalya’da geçirmek zorunda kaldı. Sürgünde geçen 15 yılın ardından Şili’ye döndüğünüzde nasıl bir manzarayla karşılaştınız?
Bu söyleşiyi dinleyen/okuyan herkese söylemek istediğim bir şey var. 1973 yılından 1988 yılına kadar İtalya’da sürgünde yaşamak zorunda kaldık. Çünkü diktatör Pinochet tarafından ülkemiz Şili’de yasaklanmıştık. Biz ülkemize demokrasiyle birlikte dönebildik ancak. Bu 15 yılın ardından Şili’ye döndüğümüzde ilk gördüğümüz şey, ülkemizde bizi daha önce hiç görmemiş binlerce gencin varlığıydı. Biz Şili’den uzaktayken burada yepyeni bir nesil yetişmişti ve bu genç nesil bizi hiç görmediği halde, bir şekilde bizim müziğimizi duymuş, Inti-Illimani’yi sevmişti ve şarkılarımızı ezbere söyleyen bir genç nesildi. Karşımızda, özellikle de genç insanlardan oluşan bu kadar kalabalık bir dinleyici kitlesi bulmak bizi önce çok mutlu etti. İlk farkettiğimiz buydu.
Başka bir açıdan baktığımızdaysa; Pinochet’nin başında olduğu diktatörlük rejimi altında ülkede çok fazla şey değişmişti. Özellikle de bizim için. Pinochet çok muhafazakâr bir yapı kurmuştu Şili’de. Çok sayıda insan kaybedilmişti. Sonunda 1990 yılında Şili’ye yeniden demokrasinin gelmesiyle pek çok şey, daha iyi yönde değişti. Pinochet rejiminin sona ermesinin ardından geçen 13 yıl içinde artık her şey çok daha iyiye gidiyor Şili’de.
Günümüzde politik ideoloji ve sanat, müzik arasındaki ilişki sizce nasıl biçim değiştirdi?
Bu soruya yanıt vermeden önce altını önemle çizmem gereken bir nokta var. Biz sanatçılar, her zaman, her yerde dünyada olan biteni, hissettiklerimizi, gördüklerimizi söylemek zorundayız. İnsanların yaşadıklarını bir şekilde, ama mutlaka dile getirmek zorundayız. Bu öncelikli görevimizdir. Bu yüzden bizim için politikayı sanattan ya da hayattan ayırmak mümkün değildir. Biz sanatçılar bir bütünüz. Bir kişi ya da bir grup; ama bölünemeyiz. Kendimizi insanlardan, dünyadan soyutlayamayız. Dünya üzerinde olan biten her şeyden etkileniriz.
Pinochet’nin diktatörlük rejimi altındayken bu rejimle çok savaştık ve aleyhinde şarkılar söyledik. Ama artık Şili’de, ülkemizde bu hikâye sona erdi. Çok açıktır ki, artık o dönemde yaptığımız şarkıları söylemiyoruz. Ama başka duygularla bestelediğimiz yeni şarkılar var söylememiz gereken. Yani politika ve sanatı birbirinden ayırmak olanaksız. Sanat, sanatçının etkilendiği, hissettiği her şeyden etkilenir.
Inti-Illimani fotoğraf galerisi için tıklatın
(Bu söyleşi Açık Radyo'da yayınlanmıştır)