Borek Šípek

-
Aa
+
a
a
a

Prag izlenimlerime bir başka cam ustasıyla devam ediyorum:Borek Šípek. Yıllar önce sevgili Ömer Madra’nın yönetimindeki Arredamento Dekorasyon dergisinde kendisinden uzun uzun bahsedilmişti. Sadece cam ustası olarak değil, porselen tasarımları ve çılgın mobilya tasarımlarıyla da beni bir şekilde neşelendirmiştir. Bu sefer de ilk fırsatta Prag merkezindeki Valentinska sokağındaki mağazası ‘Arzenal’e giderek birçok ürününü bir arada gördüm. Dükkanının en ilginç yönü de bir bölümünün Tai/Japon restoranı olması, böylelikle hem mimar hem de ‘şef’ olma arzusunu gerçekleştirebilmesiydi.

 

1949 yılında Prag’da doğan Borek Šípek, 1964-68 yılları arasında Prag Uygulamalı Sanatlar Okulu’nun Mobilya Tasarımı Bölümüne devam eder. 1968 yılı Prag işgalinden sonra Almanya’ya göç eder ve Hamburg’ta Mimarlık eğitimini sürdürürken tiyatro ve sahne tasarımıyla da ilgilenmektedir. 1977-79 yılları arasında Stuttgart’ta Felsefe okurken bir taraftan da Hannover Üniversitesi Endüstri tasarımı Enstitüsü’nde araştırma görevliliği yapmaktadır. 

Borek Šípek, ‘Ajeto’ kataloğunun kapak resmi

1979 yılında Delft Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde “Mimarlık ve Göstergebilim İlişkisi” konusunda Lisansüstü eğitimini tamamlayacaktır. Bundan sonra dört yıl kadar Essen Üniversitesi’de Tasarım Teorisi dersini verecektir. Cam obje ve mobilya tasarımları yapmaktadır. Uluslararası mimarlık alanında isminin duyulması kız kardeşi için 1983 yılında Hamburg’ta gerçekleştirmiş olduğu "Sipkova Evi" projesinin Alman Mimarlık Onursal Ödülünü alması sonucudur. Aynı yıl Amsterdam’a taşınır ve orada David Palterer ile birlikte "Alterego" adlı mimarlık ve tasarım bürosunu kurar. O yıllarda “Bambi” adlı sandalye tasarımıyla dikkat çekecek ve alışılmış tasarım kriterlerini zorlayarak cinsellik ve kendi deyişi ile "Neo-Barok" karışımı olan kendi stilini oluşturacaktır.

 

"İşlevselcilikten kurtuluş gerekiyordu"

 

"Evet, neo-barok olayını kendim türettim. Ama o zaman başka bir şey demek istiyordum, prensip olarak Barok Rönesansı izler. Rönesans aslında çok katı bir stildir, sadece bir stil değil aynı zamanda da bir yaşam tarzıdır. Gökyüzündeki yaşam düşüncesinin yansıtıldığı ve her şeyin belirgin bir şekilde kurallarının konduğu bir yaşam biçimi... Ondan sonra Barokun gelmesi bir tür kurtuluştu. İnsanlar kirli olabiliyorlardı, kendilerini pudralıyor, yalan söylüyor ve sarhoş oluyorlardı ve birdenbire Rönesansta kesinlikle mümkün olamayan her değer kırılmıştı. Ve ben de bunu yirminci yüzyılın sonuyla karşılaştırdım, uzun süre egemen olan işlevselcilik içinde, kullanım işlevi ağır basan ürünlerle. Ve benim düşündüğüm de bundan sapmak için bir kurtuluş gerekliliği idi. Eğer böyle bakılırsa bir hafifleme sözkonusuydu. Yaşamı o kadar da ciddiye almamak ve yaşamdan keyif almak...”

 

 Başkanlık Sarayı girişi

1988 yılında Lyon şehrinde Dekoratif Sanatlar Müzesi’nde ilk kişisel sergisini açan Šípek, 1989 yılında Hollanda’nın en önemli tasarım ödüllerinden biri olan "Kho Liang" ödülünü alacaktır. 1990 yılında tekrar ülkesine dönerek Prag Uygulamalı Sanatlar Akademisi'nde hocalığa başlar. Aynı yıl Amsterdam Steltman Galerisi'nde kişisel sergisi yer alır. Onu izleyen yılda diğer önemli iki olay Amsterdam Stedelijk Museum’daki sergisi ve Fransız hükümetinin Sanat ve Edebiyat dallarındaki Şövalye Nişanı ödülüdür.

 

1992 yılında Çek Cumhuriyeti Başkanı Vaclav Havel tarafından Prag Kalesi’ne mimar olarak atanır. Aynı zamanda Başkanlık Sarayı olan Prazsky Hrad'ın yüzyıllardır süren bir geleneği de dönemlerinin önde gelen mimarının Prag Kalesi baş mimarlığını yürütmesidir.  Šípek kalenin restorasyonundan ve Başkanlık Sarayında yapılacak yeni mekân düzenlemelerinden sorumludur. Gavin Keeny “Šípek is not Šípek” başlıklı makalesinde saray girişini şöyle tanımlıyor:

“Bu kanatlı portico’nun ikonografik anlatımı nedir? Bronz alınlık, altın kaplamalı dişi leopar, düğmeli cam kapı gibi öğelerin hepsi Prazsky Hrad'ta var olan mimari biçimlere bir göndermedir. Patine edilmiş bronz alınlık katedral kopleksi çatı eğrisinin belirgin bir türevidir. Altın kaplamalı dişi leopar Çek arslan armasının bir devamıdır (protokol sorunu nedeniyle arslan figürü kullanılmamıştır). Üstünde cam düğmeler olan cam kapı eski Prag demir kapılarına gönderme yapar, ve aynı zamanda çağdaş güvenlik kurallarına; yayaların çarpmaması için düz cam levhaların yüzeyinde bazı işaretler vardır. Kırmızı İsveç granit basamaklar mimar Plecnik’in programı çerçevesinde kalenin değişik yerlerinde kullanılan zemin kaplamasının aynısıdır. Heykeltraş Michael Gabriel’in yapmış olduğu kanatlı dişi leopar ve pirinç kapı kolu yine Masaryk yönetiminde Plecnik’in değişik portallerde gerçekleştirmiş olduğuayrıntılı çalışmalara saygıdır.” 

Šípek, 1993 yılında Hollanda’da ikinci önemli ödülünü aldığında, Mimarlık ve Uygulamalı Sanatlar dalındaki Prins Bernhard Fonds ödülü olan 100.000 Guldeni Prag Kalesinin restorasyonuna bağışlayacaktır.

Vaclav Havel, Šípek’e yazdığı mektupta şöyle diyor: “Sevgili Borek, yaklaşan bin yıla adanmış vazo için çok teşekkür ederim. Evet, uygarlığmızın devasa parçalara ayrıldığı bir gerçek gibi görünüyor- ürkütücü, ve yüzyıl dönümü bizlere ve bizden sonrakilere yeni ümit arayışı için bir çağırı. Sevgiler,Vaclav Havel.”  

Vaclav Havel’in mektubu

(Başkanlığı sırasında ülkesi için güzel şeyler yapan Havel’in bu ümit arayışını Irak olayı içinde çöpe attığı gerçeği birçoğumuz gibi beni de çok rahatsız etti.)

Borek Šípek’in 1992 yılında gerçekleştirdiği kişisel sergilerden biri de Vitra Design Museum da yer aldı. 1992-98 yılları arasındaki açtığı diğer kişisel sergiler arasında Amerika’da Denver Sanat Müzesi ve New York Steltman Galerisi, Prag Milli Müzesi sayılabilir. Gerçekleştirmiş olduğu veya katkıda bulunduğu mimari projeler içinde Paris’teki modacı Karl Lagerfeld Butiği, Hollanda ve Almanya'da özel konutlar, Kyoto’daki Opera Binası, Apeldoorn/Hollanda Belediyesi için 62 apartman ve Tokyo’daki ‘Komatsu’ büyük mağazasının cephesi sayılabilir. 1998 yılında Šípek, Viyana Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi’ne Tasarım Profesörü olarak atanacaktır. Bu kadar çok ülke dolaşmasını ve çok değişik konularda çalışmalar yapmasını 2002 yılında Prag'da açmış olduğu sergiyle ilgili Radio Prague'da yayınlanan röportajından izleyebiliriz:

 

"Cam üfleyicileri arasında olmaktan keyif alıyorum"

 

"Ben gerçekten de göçebeyim. Öncelikle yaşam hikayem nedeniyle göçebeyim. Ben burada Prag'da doğdum, sonra Almanya’ya göç ettim ve orada eğitimimi sürdürdüm, daha sonra da Hollanda’ya gittim, bir İngiliz hanımla evlendim ve Hollandalı çocuklarımız var. Ve şimdi de Avusturya’da hocalık yapıyorum ve en çok da Bangkok’ta bulunmayı seviyorum. Buraya kadar davranışlarımla göçebeyim; bu işin bir yönü. Diğer yönü ise gerçekten de tasarımın değişik alanları arasında sürekli dolaşıyorum. Bazı tasarımcılar sadece mobilya yapıyorlar, bazıları ise sadece porselen veya sağlık gereçleri. Ben ise mimarlıktan modaya kadar uzanan değişik alanlarda çalışıyorum. Bu da bir tür göçebelik sayılır. Bu nedenle de göçebeliğin bence çift anlamı var.” 

 

 K.L. Vazoları 1995-2002  (Yükseklik: 180-220 cm)

Aslında birçok kişi için ‘cam’ ile eşanlamlı ama, kendisi ahşap, mermer, bronz ve metal gibi değişik malzemelerle çalışıyor. Örneğin ‘Scarabas’ adlı Cumin Luigia’da usta bir marangozlarla geliştirdiği mobilya koleksiyonu değişik malzemelerin bir arada kullanıldığı tasarımlardan oluşuyor. Šípek adı şirketin yöneticisinin adı olan Cabas ile anagram oluşturuyor ve de biçimlerin akla getirdiği kutsal böceğe gönderme yapıyor. Cam gerçekten de onun ençok sevdiği malzeme ve bu mobilya koleksiyonunu tamamlayan ‘Scaralux’ aydınlatma tasarımlarında ustalığını bir kez daha ortaya koyuyor. Küçük duvar apliklerinden masa lambalarına ve görkemli avizelere kadar uzanan bu programın her parçası el işçiliği ürünü ve Novy Bor/ Kuzey Bohemya’daki Ajeto cam ocaklarında gerçekleştirilmekte. Kendisi de burada yaşamayı sevdiğini söylüyor.

“Cam muhteşem bir malzeme. Çok fazla cam çalıştığım için sadece cam tasarımlar yaptığım zannediliyor. Ama beni en çok etkileyen olay cam ocaklarındaki yaşam. Cam üfleyicilerinin çalışma şekilleri prensipte bir bale koreografisi gibi. Ve aynı zamanda cam ocağında varolan dostluk... Cam üfleyicileri arasında olmaktan korkunç keyif alıyorum. Orada olduğum zaman da onlarla birlikte çalışıyorum.” 

Tasarımları için, Šípek, daha ziyade insanların yaşam biçimlerinden etkilendiğini söylüyor:

”Aslında gördüğüm nesneler değil, yaşam şekilleri. Ama zaten nesneleri bizim bir parçamız olarak görüyorum; bizimle yaşayan canlı varlıklar. Nesneleri hükmettiğimiz şeyler olarak görmüyorum. Onları bizi etkileyen nesneler olarak görüyorum. Eğer örneğin bir fincan iyi yapılmışsa bizi çok etkileyebilir. Onu nasıl tuttuğumuz veya onu nasıl kullandığımız... Orada nesnelerle birlikte yaşamaktan nesnelerle aramızda bir ritüel oluşuyor. Ve bunlar da daha fazla tasarım yapmak için bana esin kaynağı oluyor.”

 

İtalya’da Alessi, Cleto Munari, Driade Spa, Maletti, Sawaya&Moroni; Avusturya’da Leitner ve Wittmann; İsviçre’de Vitra ve Milus; Fransa’da Sèvres ve Daum; Almanya’da Anthologie Quartett ve Süssmuth; Hollanda’da Steltman Collection; Belçika’da Scarabas ve Çek Cumhuriyeti’nda Ajeto firmaları için tasarlamış olduğu sayısız ürün çeşitliliği şaşırtıcı.

 Spirale, 2002 (Yükseklik: 16 cm)

Bütün bu esin kaynaklarının hayal gücünün üst sınırlarında çılgın bir çeşitlemeye dönüşürken ona neden "duyguların şekillendiricisi" dendiğini anlamak daha kolay. Sevmeyebilirsiniz, tarzınız olmayabilir ama kullandığı malzemeleri böylesine özgürce yorumlaması insanı en azından şaşırtıyor, güldürüyor hatta kanatlandırıyor.

 

Eğer yolunuz Prag şehrine düşerse, klasik turistik gezi programlarının içinde yer alan Eski Şehir merkezinin çok yakınında olan Arzenal mağazasına şöyle bir göz atın. Šípek rüyalarını gerçekleştirdiği bu mekân için şöyle diyor:

 

 'Arzenal' mağazasının alt katı, Eylül 2003

"Kültürel kesişme diyoruz ve gerçekten de burada değişik kültürleri bir araya getirmeye uğraşıyoruz. Bazı düzenlemeler yapıyoruz, birkaç sergi yaptık. Fotoğraf sergisi; modanın bazı taraflarını buraya çekmeye uğraştık. Hatta küçük konserler düzenledik. Bunları yoğunlaştırmak istiyoruz. AIDS Fonu için organizasyonlar yaptık, Uluslararası Af Örgütü ile birlikte çalışmak istiyoruz. Böylece -sadece ticari bir olay değil- gerçekten de, ticareti kültürel taşıyıcılarla birleştirebileceğimize inanıyorum.”

 

Kaynakça:

Borek Šípek, Paris-Praha 2002, Arzenal Prague

Kultursalon- Martina Zschocke /Radio Prague (10.11.2002)

Sipek is not Sipek, Gavin Keeny  http://lava.ds.arch.tue.nl/gallery/praha

www.radio.cz

www.ajeto.com

www.scarabas.com

www.steltman.com/sipek