İstanbul Modern

-
Aa
+
a
a
a

İstanbul Modern Sanat Müzesinin açılışındaki gecikmeler sizce nelere bağlanabilir ?

 

Oya Eczacıbaşı: Hedeflemiş olduğumuz açılış, yani İstanbul Modern olarak hedeflediğimiz açılış Nisan sonuydu. Başbakanımızın gelişi ve bize gösterdiği ilgi ve destekle binanın tahsisi sonucunda biz açılışımızı öne çektik ve tarih 11 Aralık oldu.

 

Herhalde sizin bahsettiğiniz gecikme, son yılların gecikmesi. İlk başta, izin verirseniz şöyle belirteyim: İstanbul Modern Sanat Müzesi'nin kuruluş öyküsü aslında 1987 yılına dayanıyor. O yıllarda İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın (İKSV) düzenlediği İstanbul Bienali'inin birincisi yapılmıştı. Ve İKSV'nın kurucusu Nejat Eczacıbaşı, o günlerdeki ismiyle İstanbul Çağdaş Sanat Sergileri'nin gördüğü ilgi ve şehre getirdiği canlılıktan esinlenerek böyle bir girişimin öncülüğünü üstlendi. Ardından mekân arayışlarımız başladı. İki yıl boyunca devam etti ve sonunda Feshane Binası'nda karar kılındı. Burası bir 19. yüzyıl endüstri yapısıydı. Ve buranın restorasyonu o yıllarda ünlü müze mimarı Gae Aulenti tarafından üstlenilmişti. Kendisi daha önce Paris'in ortasındaki d'Orsay Tren İstasyonu'nu müzeye çevirmişti. Güzel ve iddialı bir çalışma sonunda, bu mekân bu kez 3. Uluslararası İstanbul Bienali'ne ev sahipliği yaptı. 1993 yılında yerel yönetimlerle ilgili sorunlar yaşadık ve manevi, hatta maddi kayıplarla bu mekânı terk ettik.

 

Ondan sonraki 11 yılda, İstanbul'daki çok sayıda binayı inceleyip envanterini tuttuk. Hatta aramızda metruk binaların eksperi olduğumuzu da söylüyoruz. Sonunda Antrepo Binası'nın modern sanat yapıtlarını teşhir etmek üzere en uygun, hatta ideal mekân olduğunda karar kıldık. Nitekim 8. İstanbul Bienali'nin küratörü Dan Cameron da bir müzeci olarak, Antrepo için bu yönde görüş beyan etti.  Daha sonraki günlerde müze müdürlerini İstanbul'a davet ettiğimizde, sıralamada ilk başa bu binayı koyuyorlardı.

 

Fakat tabii buradan da izin almak oldukça zordu. Burası yedi bakanlığa bağlıydı ve böyle bir amaçla bize 11 yıldır kapanan kapılara tekrar gitmek bizi zorluyordu ama ilk olarak Maliye Bakanı'na ulaştık. Kendisi 24 saat gibi kısa bir süre sonra olumlu bir yanıtla bize ulaştı. Geçici ve cüzi bir kira ile bize devretmeyi önerdi. O da bizi yoran bir süreç oldu. Fakat bir müze sözkonusu olduğu zaman birinci şart kalıcı bir mekân olması. Kalıcı olmayan ve sürekli bir kira ortamında bunu gerçekleştirmek bizi çok zorladı. En sonunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın manevi destekleriyle sorunumuz çözüldü. Kendisi burayı bize tahsis ederek sorunlarımızı paylaştı. Hatta gümrüklü bir yolu da bize açarak giriş sağladı. Biz de yoğun bir çalışma süreciyle bu olayı gerçekleştirdik. Açılışımız 11 Aralık'ta yapılıyor. Müze 1 Ocak'a kadar ücretsiz gezilebilecek. Daha sonra çok küçük ücretler söz konusu olacak.

 

Modern sanat kütüphanemiz de halka geç saatlere kadar açık olacak. Onun yanında bir de sinemamız bulunuyor. Bu salonu konferans, seminer ve panellerle, bir oditoryum olarak da kullanmayı planlamaktayız. 200 m2lik eğitim merkezimizde de eğitim gören öğrencileri ağırlamayı amaçlıyoruz. 20 bine yakın bir öğrenciyi eğitimden geçirmeyi planlıyoruz. Burası aslında bir kültür merkezinin ayağı olarak ortaya çıktı. Bir ayağı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, diğeri Tophane-i Amire Kültür Merkezi, öteki ise İstanbul Modern...

 

Müzede "1. Etap"tan ne kastediyorsunuz?

 

OE: "1. Etap"tan kastettiğimiz şu; burası bir oluşum aslında. Ve bugün sizlerle bu oluşumu paylaşmayı arzu ettik. Tabii ki değişime açık. İlk baştaki sergiler; Bilhassa Türk modern ve çağdaş sergileri tematik olarak oluşturuldu. Kronolojik düzene daha sonra geçeceğiz. Bu oluşumu vurgulamak için "1. Etap" diyoruz. İddialı bir şekilde İstanbul'a bir Modern Sanat Müzesi kazandırıyoruz dememek için, bir ihtiyacımızı, eksiğimizi kapatmak için yola çıktık. İnşallah günün birinde biz de iddialı bir şekilde o 1. Etabı atıp İstanbul Modern Sanat Müzesi'nin bütün etaplarını gerçekleştirebiliriz.

 

Modernliği siz nasıl tanımlıyorsunuz ?

 

OE: 20. Yüzyıl sanat yapıtları olarak tanımlıyoruz. Burada görsel sanatlara ilişkin dört koleksiyondan oluşan bir havuz yapıldı. O havuzda Türkiye İş Bankası, Nejat Eczacıbaşı Vakfı, İstanbul Modern'in kendi koleksiyonu gibi koleksiyonlar vardı. Zaten bağışlar da başlamıştı ki, o da 1992'ye dayanıyor. Örneğin Fahr-el Nisa Zeid'in ailesi bir yapıtını günün birinde zaten sizin bir Modern Sanat Müzesi kuracağınıza inanıyoruz diyerek bağışlamışlardı. Bu tür bağışlarla çekirdek koleksiyonumuz oluştu.  Onun yanında da video sanatı ve yeni medya alanında da bir koleksiyon alanımız oluşturuldu. İzleyiciler, istedikleri sanatçının video yapıtını kütüphanemizde bulmak olanağına sahip olacaklar. Bu arada Fotoğraf Müzesi'nin de bir nüvesini de oluşturduk. Ve sinema, derken de bütün görsel sanatları kapsadık. Modern sanatları bu şekilde oluşturduğumuzu düşünüyorum.

 

Neden dış kaynaklı bir baş küratör tercihine gidildi ?

 

OE: Baş küratör Rosa Martinez'in tercih edilmesinin nedeni, bizi uluslararası platforma taşımada çok büyük bir hamle yapmış olması. Örneğin uluslararası partnerimiz Deutsche Bank yapıtlarından örnek ve ödünç kullanma hakkı verdi.  İstanbul'a hangi yapıtlar uygun olacaktı ? Bunu nasıl seçecektik ? Şimdiye kadar ne sergilenmişti ? Bize verileni kabul etmek yerine bizim bazı tercihlerle gitmemiz gerektiğine inanıyorduk. Burada eğitim amacı da ön plandaydı. Tabii sadece Deutsche Bank ve Berlin Guggenheim değil, aslında İspanya'daki büyük koleksiyoner kurum La Casa'dan da destek aldık. Ve seçimi Rosa Martinez'in yapmasının daha doğru olduğunu düşündük. Ama üst kattaki çağdaş Türk sanatına ayrılan bölümde Rosa bir "izleyici" olarak aramızda bulunuyor. Orada Levent Çalıkoğlu, Ali Akay ve Haşim Nur Gürel'in katkılarıyla oluşan tematik sergiler oluştu.

 

2005 yılında mekânın kapılarını, Ferit Edgü'nün küratörlüğüyle bir süreli sergiye, Fikret Mualla sergisine açacağız. Daha sonra Abidin Dino'nun bir retrospektifi Eylül ayında açılacak ve tekrar başka küratörlerle çalışmaya devam edeceğiz. Yani Rosa Martinez'in tercih nedeni, ülkemizin sahip olduğu çağdaş birikimi yurtdışına tanıtabilmek üzere, kurduğu ilişkilerin önemine dayanıyor. Rosa bizim erişmekte güçlük çektiğimiz kaynaklara erişebiliyor. Bildiğiniz gibi kendisi 2005 Venedik Bienali küratörü ve aynı zamanda da Moskova Bienali'nin de yardımcı küratörlüğü görevini üstleniyor. Kendisinin bu ortamlarda İstanbul Modern'den bahsetmesi bile bize göre çok büyük bir artı puan.

 

Müzenin size göre en heyecan verici yanı nedir ?

 

Tabii ki ülkemizin modern ve çağdaş birikimini gün ışığına çıkarmak, toplamak, değerlendirmek, ülkemizde varolan yaratıcılık ve dinamizmi gözler önüne sermek...

 

İstanbul Modern : http://www.istanbulmodern.org