Allan Peterkin 1001 Sakal çev. Zarife Biliz Sel Yayıncılık, 2014, 275 s. |
Şimdi burada tek tek sıralamaya kalkışmayalım ama hakkında bunca atasözü ve deyim, günlük dilde bunca kullanım varken, üstelik argodaki farklı anlamlarını da hesaba kattığımızda sakalın bir kültürel tarih öğesi niteliğine fazlasıyla sahip olduğu aşikâr. Dolayısıyla Allan Peterkin’in, aşina olduğumuz yerel tatlara çok rastlamasak da, evrensel anlamda sakalın kültürel tarihinde odaklanan 1001 Sakal kitabının, yayımlanmakta geç bile kaldığını söyleyebiliriz!
Allan Peterkin’in merakı, bir gün yolda karşılaştığı üç erkekten birinin sakallı olduğunu fark etmesiyle başlıyor. Araştırmasını biraz daha genişletmeye karar verdiğindeyse, kitabının ilk tohumları atılmış oluyor. Genel olarak şu soruların izini sürdüğünü söyleyebiliriz Peterkin’in: Sakal bırakmamızın altında yatan bilinçaltı sebepler nelerdir? Sakal, bıyık neden karanlıkla, sapkınlıkla ve şeytani şeylerle ilişkilendirilir? Tıraş olmanın törensel sembolizminin altında yatan nedir? Eğer bazı sakallar arketipsel ise (Noel Baba ya da Şeytan’ınki gibi), biz modern erkeklerin sakal ya da bıyığımızla ele verdiğimiz şey nedir? Bu konformizm mi, isyan mı, yoksa ikisi arasında yarı gönüllü bir uzlaşma mı? Kadınlar sakaldan hoşlanıyorlar mı? Peki, hiç hoşlandılar mı? Yüzdeki kılların postmodern, postfeminist anlamları neler? Niçin reklamcılar giderek sakallı, bıyıklı modelleri tercih ediyor?
Bol bol kullanılan fotoğraflar ve çizimler eşliğinde yalnızca sakalı ele almamış Peterkin, bıyık ve favoriler gibi yüzün “alternatif ifade araçları”nın yanı sıra, kaçınılmaz olarak, tıraşın tarihine de değiniyor. Uygulamaya ilişkin ipuçları da bir hayli yararlı olacaktır diye düşünüyorum. Bununla birlikte, Türkiye’de bıyık unsurunun daha baskın olduğu savunulabilir. Gerçi çok fazla beklemeyeceğiz gibi görünüyor; bıyığın kültürel tarihiyle ilgili de bir kitabı var Peterkin’in ve üstelik Sel Yayıncılık’ın da yayın programındaymış...