Haftanın Kitapları: 01.08.2013

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

Neil Gaiman

Anansi Çocukları

çev. Murat Özbank

İthaki Yayınları, 2013, 383 s.

Orijinali 2005 tarihli olan Anansi Çocukları’nın Türkçede yeni yayımlanması, dünya edebiyat gündemini biraz geriden takip ettiğimizi de hatırlattı aslında; gerçi çağdaş edebiyat ürünlerini geç de olsa en azından takip edebiliyoruz diye olumlu da düşünebiliriz tabii...

Geçtiğimiz günlerde, birçok alanda kalem oynatabilen bir yazar olarak Neil Gaiman’ın uzunca bir zamandır yetişkinlere yönelik yazdığı yeni kitabı yayımlandı yurt dışında. The Ocean at the End of the Lane (Yolun Sonundaki Okyanus) isimli bu romanla ilgili şöyle bir haber de var: Bu romanının yayımlanmasıyla birlikte Neil Gaiman'ın, doğduğu yere çok yakın bir şehir olan Porstmouth'un Şehir Konseyi'nden şaşırtıcı ve aslında güzel bir teklif aldığı ortaya çıktı. Yazarın bu son romanının adını bir sokağa/yola vermek istediklerini söyleyen konsey yetkilileri, bu teklifle Gaiman'ı oldukça mutlu etmişe benziyorlar. Kitabın “Yolun Sonundaki Okyanus” adını taşıması nedeniyle öncelikle seçilecek sokağın deniz kıyısında olması bekleniyormuş ancak Portsmouth Şehir Konseyi, Gaiman’ın 2005’ten beri yazdığı ilk yetişkin romanının adının verileceği sokağın/yolun doğrudan okyanusa ya da en azından Manş Denizi’ne bakmasında karar kılmış. Henüz ismin hangi sokağa verileceği bilinmese de, Gaiman'ın Portsmouth'u ziyaret edeceği 18 Ağustos tarihinde açılışın da yapılacağı tahmin ediliyor. Bu olay karşısında kendini çok şaşkın ve keyifli hissettiğini söyleyen Neil Gaiman da, “İnsan, hayal ettiği şeylerin gerçek dünyaya sızabileceğini hiç düşünemiyor,” şeklinde bir açıklama yapmış.

İşte Neil Gaiman cephesinde böylesi bir gündem varken; bizler de Türkçede yeni yayımlanan romanına dönebiliriz... Kısaca bahsetmek gerekirse; Gaiman, diğer kitaplarında yaptığı gibi, Anansi Çocukları'nda da gerçek dünya ile fantastik kurguyu iç içe geçirmiş. Kitap, Şişko Charlie Nancy'nin, babasının ölümüyle birlikte, onun bir tanrı olduğunu öğrenmesiyle tamamen değişen hayatını konu alıyor. Gaiman, yeryüzü üzerinde söylenegelen tüm öykülerin sahibi örümcek-tanrı Anansi'nin ve çocuklarının macerasını anlatıyor. Son bir not; Gaiman’ın bu romanının da yakında beyazperdeye aktarılacağı haberleri dolaşıyor...

Stephen King

Kubbe’nin Altında

çev. Pınar Öcal

Altın Kitaplar Yayınevi, 2011, 1024 s.

Stephen King’in Kubbe’nin Altında romanının Türkçedeki ilk baskısı 2011 yılında yapılmış olabilir, ama bu romanın hikâyesinin bir televizyon dizisi haline getirilmesi bugünlerde yeniden hatırlamamıza vesile oldu. Amerika menşeili FX kanalında 1 Temmuz akşamı başlayan dizinin yapımcılığını üstlenen isimlerden biri de Stephen Spielberg. Anlaşıldığı kadarıyla 13 bölümlük bir dizi olacak Kubbe, bir başka deyişle bir “mini series.” Oynayanların pek popüler oyuncular oldukları söylenemez ama hatırlanacaktır bir fenomene dönüşen Lost dizisi de aslında hemen hemen ilk defa karşılaştığımız oyuncularla kotarılmıştı. Bu dizinin de yeni bir Lost olup olmayacağı tartışılıyor.

Kitap üzerinden hikayesine bakacak olursak, Chester's Mill adındaki küçük bir Amerikan kasabasında geçiyor hikaye. Herkesin birbirini tanıdığı, iyi geçindiği bir kasabadır Chester's Mill. Ve bir anda güzel, güneşli bir günde bu küçük kasabanın dünyayla olan bütün bağlantısı görünmez bir güç tarafından kesilir. Kubbe şeklindeki bu şeffaf kalkan, kasabanın önemli bir bölümünü içine alıp hapsetmiştir. Örneğin uçaklar bu kubbe şeklindeki kalkana çarpar, arabalar infilak eder; herkes panik içindedir. Hiç kimse bu kalkanın nedenini, ne zaman geldiğini ve ne zaman ortadan kalkacağını bilemez durumdadır. Bir kaos ortamı ortaya çıkar. Bir yandan da bir Irak savaşı gazisi ve acımasız bir politikacı “Kubbe'nin altındaki” gücü ele geçirmeye kararlıdır... Daha geniş bir çerçeveden değerlendirecek olursak da; Stephen King hikayelerinin tipik özelliklerini barındıran bir hikâyesi var aslında Kubbe'nin Altında’nın. Mekânın küçük bir kasaba olması; olağanüstü bir durumun her şeyi altüst etmesiyle o sevimli görünen küçük kasabanın, birbirini yakından tanıyan, seven insanların, yani bu güzel görüntünün altında yatanların yavaş yavaş ortaya çıkması tam da Stephen King'in kullanmayı sevdiği motifler...

Şimdiye kadar beş bölümü gösterilen dizi, kitapta 300’lü sayfalara ulaşmış durumda. Elbette kitaptaki kadar ayrıntı söz konusu değil dizide; yine de hikâyeyi hangi yönden takip edeceğine herkes kendi karar verecektir elbette!

George Orwell

Kitaplar ve Sigaralar

çev. Levent Konca

Sel Yayıncılık, 2013, 119 s.

George Orwell’in 1984 kitabını hiçbir zaman unutmayacağız sanırım, kimi anlayışlar unutulmasına da müsaade etmeyecek gibi görünüyor. Bu yönüyle 1984 her ne kadar Orwell’in magnum opus’u ise de, diğer metinlerini göz ardı etmemize bahane değil elbette. İşte Kitaplar ve Sigaralar, Orwell’in farklı yönlerini de ortaya koyuyor. Kitaplar ve Sigaralar'da eleştirmenlik ve sahaflık da yapmış olan Orwell'in sansürden başlayıp eleştirmenliğin çelişkilerine uzanan geniş bir yelpazede edebiyat camiasına ilişkin gözlemlerinden oluşan makaleleri bir araya getirilmiş. Bunlardan biri de “bir kitap eleştirmeninin itirafları” başlığını taşıyor; “kitap köşesi”ne ne kadar da uygun! “Uzun süre boyunca gelişigüzel yapılan kitap eleştirmenliği iyice nankör, sinir bozucu ve tüketici bir iştir. (...) Değersiz kitapları övmeyi içermekle kalmaz, kendiliğinden duygular uyandırmayan kitaplar hakkında tepkiler icat etmek anlamına da gelir. Eleştirmen ne kadar bıkkın olursa olsun, mesleki açıdan kitaplarla ilgilidir ve her yıl çıkan binlercesinin arasından muhtemelen elli ya da yüz kitap hakkında zevkle yazabilir. Eğer mesleğinin erbabıysa bu kitapların on ya da belki yirmisini bulabilir, ancak daha büyük olasılıkla ancak iki ya da üçünü bulabilecektir. İşinin geri kalanı, eleştirir ya da yererken ne kadar dürüst olursa olsun özünde palavradır. Ölümsüz ruhunu giderden aşağı döker, her defasında yarım pint.”

Gordon McAlpine

Edgar ve Allan Poe’nun Gizemli Serüvenleri

res. Sam Zuppardi

çev. Bilge Ceren Şekerciler

Kolektif Kitap, 2013, 190 s.

Edgar Allan Poe’yu pek tanımayan yoktur sanırım. Ama Edgar ve Allan Poe isimli ikizlerle herkesin yeni tanışacağına şüphe yok. Anlaşılan o ki Kolektif Kitap, böylesi çocuk kitaplarının peşinde. Daha önce de Agatha Christie ile Alfred Hitchcock’un çocukluklarında arkadaş olup birlikte maceralara atıldıklarıAlfred ve Agatha’nın Maceraları serisini yayımlamaya başlamıştı. Söz konusu isimlerin takipçileri açısından bu kitapların birer çocuk kitabı olması pek de önemli olmayacaktır eminim!

Poe ikizlerinin ilk gizemli serüveni şöyle: “Poe ikizleri, çok sevdikleri kedileri Roderick Usher kaçırılıp evden uzaklara götürülünce, amca ve yengeleriyle birlikte yollara düşerler. Yolculukları sırasında karmaşanın, gizemin ve pek tabii ki soruların ardı arkası kesilmez: İkizler birbirlerinin akıllarını nasıl okumaktadır? Onlara yol gösteren tuhaf mesajları kim göndermektedir? Öbür Dünya’dan onlarla iletişime geçen Edgar Allan Poe’nun ta kendisi midir? Neden çılgın bir bilim insanı, Poe ailesini yıllardır izlemektedir?”