Cannes Film Festivali'nden notlar

-
Aa
+
a
a
a

Fransız Akdenizi sahilindeki en önemli olayı Cannes Film Festivali’nin 56’ıncısı, tüm hızıyla sürüyor...

 

14-25 Mayıs günleri arasında düzenlenen festivalde, Türkiye hem var, hem yok...

 

Ana yarışma bölümünde, festivale son dakikada kabul edilen Nuri Bilge Ceylân’ın UZAK filmi yarışıyor... Hayli övgü alan filmlerden; görüntü yönetmeni ödüle yakın duruyor...

Ferzan Özpetek’in filmleri ile Turan Yavuz’un “Exile in

  Cüneyt Ayral, Cannes sokaklarında

Büyükada” filmi de festivalle birlikte kurulan, dünyanın en önemli film pazarında satışa sunulmuş. “Exile in Büyükada” Troçki’nin Türkiye’deki sürgün günlerini konu ediyor. Gönderlerdeki Türk Bayrağını görmek ise insana hoş bir heyecan veriyor.

 

Ama gelin görün ki her yıl Cannes Film Festivali sırasında açılan “Türk Filmleri Standı”nın kapısında kilit var... (Son dakika: Stand açılmış ve çok şanlı gidiyormuş...)

 

Festivalin ikinci günü çektiğim fotoğraf gerçekten üzücüydü... Türkiye’de ödenek ile ilgili sorunlar olduğu konusunda duyumlar almıştık almasına ama, böyle önemli bir sinema organizasyonu sırasında, hele hele filmlerimiz her yere yayılmış iken, standımızın kapalı durması hiç de hoş değil..

 

Festivalin Pazar bölümüne girmemiş olsaydık ve standımız olmasaydı neyse, hem var, hem kapalı.. Bu Türk Sinemasının imajı açısından hayli üzücü bir görüntü sergileniyor Cannes’da... İç çekişmelerin, iç hesaplaşmaların, uluslararası arenadaki Türkiye imajına yansımaması için daha çok gayret göstermek durumunda değil miyiz?

 

 

Cannes Film Festivali’nin başlamasıyla birlikte, Fransız Akdenizi sahilinde nüfus da iyice arttı, ama gerek ABD’lilerin, gerekse Uzak Doğu’luların azlığı dikkati çekiyor.. Her yıl pek çok konuğun ziyaret ettiği Hong Kong filmleri standı sanki karantinaya alınmış gibi, konukların uzağından geçtikleri bir stand şimdi...

 

Terör paranoyasından kendilerini kurtaramayan ABD’liler de iyice azınlıktalar. Festival sarayına giriş çıkışlarda ise iki yıldır uygulanmakta olan yoğun güvenlik önlemleri sürüyor. Kim olursanız olun didik didik aranıyorsunuz...

 

 Yaşasın Sinema!

Dünyada 15 gün süreyle dört binin üzerinde basın yayın kuruluşunun izlediği, Cannes Film Festivali dışında bir oluşum yok.. Diğer film festivalleri, özellikle televizyon kanallarında Cannes Film Festivali kadar ilgi çekmiyor. İşte bu yüzden de festivalin reklâm değeri çok yüksek. Kırmızı halıyı “şereflendiren” sanatçıların değerleri yükselirken, Festival jürilerine seçilmek de sinema kariyeri açısından özel bir önem taşıyor. Ayrıca festivali destekleyen kuruluşlar da ticari anlamda ciddi bir reklâm avantajı sağlamış oluyorlar. Belki de bu yüzden Cannes Film Festivali’ni destekleyen kurum ve kuruluşlar yıllardır değişmiyor...

 

Hollywood’a karşı AB fonları

 

Bu yıl Cannes Film Festivali bir ilke daha imza attı ve 15 Mayıs günü, 25 Avrupa Birliği ülkesi kültür bakanlarını kırmızı halıdan geçirerek konuk etti.

 

Hollywood ve Hindistan’ın Bollywood film endüstrileri karşısında güçlenmek isteyen Avrupa Sineması böylelikle bu endüstrinin daha nasıl gelişebileceği konusunu tartışabilme olanağını da elde etmiş oldu.

 

Avrupalılar genellikle kendi sinemalarını ve etnik filmleri, farklı ülkelerin bakış açılarını izlemeyi daha çok seviyorlar. Büyük Hollywood yapımları her zaman gişe yapsalar da Avrupalı eleştirmenlerin beğenileri hep kendi sinemalarından yana oluyor.

 

Avrupa Birliği, Avrupa Sinemasının oluşmasına yardımcı olabilmek amacıyla uzun süredir belli bir fon ile Avrupa ortak yapımlarını maddi olarak destekliyor. Türk filmleri de diğer Avrupa ülkeleri ile ortak yapımlara girişmeleri halinde bu fonlardan yararlanabiliyor.

 

Festival çerçevesinde düzenlenen Avrupa Film Günü sonrasında, 25 Avrupa Birliği ülkesinin kültür bakanları ortak bir deklarasyon yayımladılar ve Avrupa’nın film ve yaratıcılık konusundaki değerini ortaya çıkartmak için gereken her türlü desteğin sağlanacağının altını çizdiler...

 

Avrupalı kültür bakanlarının açıklaması, bundan böyle Avrupa’daki orta öğrenim okullarında da sinema eğitiminin yaygınlaştırılacağını anlatıyor..

 

Avrupa Birliği’ne üye olmak isteyen Türkiye’nin de, bu yönde yasal değişiklikler yapması şimdi zorunlu hale geliyor, çünkü kültür bakanları açılımlarını Avrupa Birliği anlaşmasına dayandırıyorlar ve üye ülkeleri sinemayı ve ona bağlı olan yaratıcı sanatları desteklemeyi zorunlu kılıyorlar...

 

Viva il cinema!

 

Yaşasın sinema anlamındaki, festivalin bu yılki afişi ve söylemi elbette çağrışım yapmakta olduğu gibi, ünlü İtalyan sinema adamı Federico Fellini’nin anısına hazırlanmış. Filmler, toplantılar, konferanslarla anılmakta olan ünlü İtalyan sinema adamı Fellini için yapılmış olan “Ciao Federico” (Yönetmen: Gideon Bachmann) filmi de festivalin seçilmiş filmleri arasında gösterildi.

56’ıncı Cannes Film Festivali’nden sonra en çok neler ve kimler konuşulacak derseniz, birisi elbette festivalin açılış filmi. Gérard Krawcztk’nin “Fanfan” filmindeki rolü ile Penélope CRUZ, Hollywood sinemasındaki yerini sağlamlaştırırken, yarışma dışı gösterilen bu filmin ABD yapımı olması ve açılış filmi olarak

Avrupa Sinema gününden önceye rastlaması nedeniyle hayli eleştiri konusu...  Film değil, yönetim!...

 

Wachowski kardeşlerin yarışma dışı gösterilen Matrix Reloaded’ı –malum- tüm dünyada gişe rekorlarına aday...

 

Festival jürisindeki Aishwarya Rai, Hintli artist güzelliğiyle, kısa film jürisindeki Amerikalı yönetmen Marry Lea Bandy ise dev yuvarlak gözlük çerçevesiyle dikkat çekenlerden..

 

Charlotte Rampling de oyunculuğu ve hanımefendiliği ile dillerde dolaşıyor. François OZON’un yönettiği “Yüzme Havuzu” filmindeki başrolünün Charlotte Rampling’e ödül getirmesi bekleniyor. Erkek oyunculardan, usta Fransız oyuncu Philippe Noiret, “Les Cotelettes” (Yapımcı: Bernard Blier) filmi ile öne çıkacaklar arasında sayılıyor.

 

Bu yıl festivalin birincisi kim olur? Şimdi tüm basın, eleştirmenlerin yorumlarını bekliyor ve Altın Palmiye’nin kimin elinde ışıldayacağını merakla bekliyor.

 

Cannes Festivali’nin ikinci günü konuştuğum birkaç eleştirmenin buluştukları noktalar şöyle:

 

Charlotte Rampling ve Philippe Noiret ödül alırlar
Türk filimi UZAK da ödüle uzak değil.. Altın Palmiye olmasa bile sinema tekniğinin ödüllerinden birisini kapıp götürmesi olası
İranlı yönetmen Samira Makhmalbaf’ın “Panj é Asr”ı (Öğleden sonra saat 5) Altın Palmiye’ye en yakın duran aday olarak öne çıkıyor

 Uzak ödüle uzak değil

Her gece, kırmızı halıdan ünlüler gelip geçerken ve Fransız Akdeniz sahilinin bu küçük kasabası insanlarla dolup taşarken, yarışmadaki heyecan da gittikçe artıyor.

 

Pupi Avati’nin “il cuare altrove” filmi de konuşulanlar arasında...

 

Festivalin “Bir bakış açısı” bölümünde dikkat çeken filmlerden birisi de Young Adam. İskoçya’dan gelen film şanlılar arasında yer alıyor... 

 

Sylvain Chomet’in çizgi filmi bir başka merak konusu. Festivalin çizgi filme ödül verip vermeyeceği merakla bekleniyor...

 

Cannes Festivaline paralel olarak süren uluslararası film pazarında ilgi gören yapımlar ünlü artistlerin, sanatçıların yaşam öyküleri.

Bunlar arasında en çok satanlar listesinde de ünlü Fransız şarkıcısı Edith Piaf’ın yaşam öyküsü yer alıyor.

 

Festival devam ediyor, 25 Mayıs’a kadar da sürecek...

 

 

Cannes'dan fotoğraflar (Cüneyt Ayral), tıklatarak görüntüleyebilirsiniz