Yaratıcılık ve Yeniliğin Psikodinamiği
Yaratıcı ve yenilikçi yönetim iki konsepti birbiri ile ilişkilendirir; yaratıcılığın özü ve yeniliğin akılsal süreci ile organizasyon içinde bu sürecin yerleştirilmesi.Yaratıcılığın DoğasıYaratıcılığın geleneksel düşünme biçimini yıktığını ve dünyayı değişik biçimlerde gördüğünü biliyoruz. Bu iki resmi üstüste getirip üçüncü bir resmi görmeye çalışmak olgusudur. Bir şekilde sonu sürpriz ile biterek güldüren şakalar, fıkralar gibi. Beklenmeyen olgusunun insan üzerinde yarattığı tedirgin edicilik aslında yaratıcı kafa için özlenen, istenen hatta tercih edilen durum. Bunu hep iyi şeylermiş gibi algılamayın. Bu tip insanların dünyalarından aldıkları hazzın yanında sürekli olarak başarısızlık ile karşılaşabilecekleri bir tek başına yolculuğu içerisinde olduklarını unutmayın. Bu riskli görevi sonuna kadar götürebilmeleri için, yalnız başınalıklarını sürdürebilmeleri için, herkese genel paketten ayrılabilmeleri için, ayıp ile hatta hepten reddedilme ile yüzleşebilmeleri için çok kuvvetli bir bünyeye sahip olmaları gerekmektedir.Yaratıcılık elbet din ile başladı, onu sanat takip etti sonra kendine bilimde yer edindi ve en sonunda da ticarete burnunu soktu.Şimdi artık sosyal aktivitelerde yaratıcı olmayanı hemen hemen hiç yok. Peki yaratıcılık ile yenilik arasında ne fark var? Bir kere yaratıcılık kıt yenilik ibadullah. Yenilik alışagelmedik şeyler ya da değişiklikler yapmaktan ibaret. Örneğin paçası bilmem kaç santim pantalon yapmak yenilik ama bermuda şort icat etmek yaratıcılık. Birincisinde zaten insanların giymekte olduğu bir şeyde yaptığınız değişiklik ile satış olgusunu stimüle ediyorsunuz diğerinde ise insanların sahip olmadıkları tarz bir giysiyi piyasaya sunarak yeni ihtiyaç yaratıyorsunuz.Yaratıcılığı bir de şöyle açıklayabiliriz;Dün düşünülemeyeni bugün düşünmek.İkinci fark kullanılan yöntemlerde. Yaratıcılık için alışagelmiş olduğumuz düşünme yöntemi geçerli değildir, halbuki yenilik doğrudan bu tarz düşünmeyi gerektirir çünkü yapacağınız yenilik doğrudan böyle düşünen insanlara hitap edecektir. Yenilikçiler ait oldukları dünyanın onlarla birlikte ancak onların önünde olan insanları iken yaratıcı olanlar ait oldukları dünyanın önünde ama onlardan ayrılmış insanlardır.Düşünce zincirlerinde de farklılık vardır. Yaratıcı insan dikine düşünür. Bilinçsizliğin bir karakteristik özelliği de olan kopukluklar yaratıcılıkta da mevcuttur. Buna karşılık yenilikçi insan yatay düşünür. Analojilere, geçmiş tecrübelere sezgiden çok daha fazla yer verir düşünce sisteminde. Kopukluk yerine birbiri üzerine inşa edilmiş düşünceler sonuca vardırır bu düşünce sistemini. Dolayısı ile de yenilikçilerde daha az his dünyası daha az endişe mevcuttur.
İş içerisinde Yaratıcı Kişilik Oluşumu
Yaratıcı insanlar nasıl düşünürler ve nasıl bu düşüncelerini gerçeğe dönüştürürler? Hangi etkenler yöneticileri hayal gücü kuvvetli, üst düzey idarecilerini yenilikçi, girişimcileri keşif ve icada yönelik insanlar yapar? Okuduklarımıza göre bunların nedeni organizasyon yapısı diye düşünürüz. Ancak bu tam anlamı ile gerçek değildir. Burada esas kritik öge bahsettiğimiz kişilerin doğal kişilikleridir. Kişilikler aynen parmak izleri gibi birbirlerine benzer ama birbirlerinden mutlak olarak bağımsızdırlar.
Benzer elemanlardan oluşurlar ancak bu benzer elemanların sonsuz kombinasyon olasılıkları her bireyi ayrı bir kişilik haline getirir. İnsanlardaki dışa yönelik eylemler ile içe yönelik davranışların kompleks bir birleşimidir kişiliklerimiz. İşte bu bireysel kişilikler yaratıcı yöneticilerin bir ürün oluşturmada öncülüklerinin, üst düzey yöneticilerinin yeni stratejiler saptamada cesaretlerinin, girişimcilerin de yeni iş oluşturmada dinamizmlerinin altında yatan esas faktördür.
Yaratıcılık yıldırım düşmesi gibi spazmotik yani anlık kasılma şeklinde bir olgudur. Ancak aynen yıldırımın düşmesi için gereken şartların oluşması sürecinde olduğu gibi yaratıcılığın oluşması içinde önce neden sonra birikim, konsantrasyon ve çalışma gerekecektir. Yaratıcı insanlarda genellikle normal bir çocukluk evresine de rastlanmaz. Farklılıkları ve hatta terslikleri yaratıcılıklarının oluşumunun gereğidir diyebiliriz. Erken çağ sorunları, örneğin aile ihtilafları, gerek kendilerinde gerekse ailelerinde oldukça yaygındır. Çoğunlukla gerek kültürel gerekse entellektüel birikimleri karar almada (bu kararların mutlaka doğru kararlar olduğunu sanmayınız) olguları çok değişik açılardan görebilmelerini sağlar.
Sanatçılar üzerinde yapılan çalışmalar iki tip düşünme modelini önümüze koymuştur. Bunlardan birincisi ‘’zıt düşünme’’ modelidir ki buna ‘’janusian thinking’’ de denmektedir. Janus kafasının her iki tarafında da sakallı bir yüz bulunan ve ayrı yönlere bakan Roma Tanrısıdır. Bu tarz düşünme zıt düşünceleri kavramlaştırabilme ve birleştirebilme yeteneğine işaret eder. Diğer tarz düşünme modeli ise ‘’homospatial düşünme’’ olarak isimlenir ve aynı yeri işgal eden birden fazla varlığı aynı anda düşünebilme yetisini işaret eder. Gene sanatçılarda birşey yaratabilmeden önce daha uzun süre düşünen ve son form oluşmasının daha fazla süre aldığı insanların daha özgün eserler ortaya çıkardığı görülmüştür.
Mental Karakteristikleri
Yaratıcılık Kapasitesi ile Yaratıcılık Performansı arasında bir farklılık mevcuttur. Birincisi bir yetenek ikincisi ise bu yaratıcılığa özgü sonuçlar demektir. Örneğin mükemmel derecede yaratıcılığı olan bir doktor aynı yaratıcılığı avukat olarak gösterebilir miydi? Genelde bu sorunun cevabı olumludur. Evet, eğer bir insanda yaratıcılık yeteneği varsa hemen hemen hangi dalda çalışırsa çalışsın bu yeteneğini ortaya koyabilmektedir. Ancak bu konuyu da özel yetenekler isteyen örneğin sanat dallarına yaymamak gerekir. Yaratıcılık özel bir yetenek sahibi olmaktan çok genel yetenek sahibi olmak ile en güzel şekilde tanımlanabilinir.
Yaratıcı insanlar üzerinde yapılan araştırmalar genel olarak "yükseklerin" (yüksek yaratıcılıkta bireyler) "alçakları" özellikle şu konularda çok geride bıraktığını göstermiştir;
Kavramsal Çeşitlilik– Yüksekler sıradan istekler için çok daha fazla sayıda fikirleri çok daha kısa sürede oluştururlar. Örneğin yüksekler bir tuğlanın birden çok daha fazla biçimde kullanılmasını düşünürler.
Kavramsal Esneklik – Yüksekler çok daha çabuk vites değiştirerek değişik yaklaşımlar oluştururlar.
Özgünlük – Yükseklerin değişik sorulara beklenilmeyen cevaplar verme yeteneği ve eğilimi mevcuttur. Aynı olgu tepkiler için de geçerlidir.
Karmaşıklık Tercihi – Yüksekler basidin dışına çıkma arzusu içindedirler. İlk görünene pek aldırmazlar.
Yargılama Bağımsızlığı – Özellikle fikirlerine karşı çıkıldığında yüksekler daha sabit fikirli ve inatçı olurlar.
Farklılık– Yüksekler kendilerini topluma ait hissetmezler. Dışındakilerin boş şeyler ile uğraştıklarını düşünürler. Kendilerini toplumun geride kalanlarından çok daha yalnız ve izole edilmiş hissederler.
Otoriteye Karşı Olma – Yüksekler otoriteyi kalıcı olmaktan çok geçici bir olgu olarak düşünürler. Otorite onlar için genel ve mutlak bir kumandalar zinciri olmaktan çok sadece içinde bulundukları anlık durum için şarta bağlı bir gerekliliktir.
Dürtü Kabullenişi– Yüksekler özgür ruhlarının iç seslerini dinleyerek eğlendirici hatta çılgın fikirler düşünmeyi ve konuşmayı severler. Biraz garip olarak düşünülmek onları rahatsız etmez.
Genel olarak değerlendirirsek yaratıcı tipler basitlikten ya da en azından son derece şeffaf ve ayan beyan ortada bir yaşam tarzından hoşlanan insanlar değildirler. Çözümlenememiş olgulara toleransları vardır, sonuca odaklanmış ve yalın çözümler arandığında bile soyut teklifler ile ortaya çıkabilirler. Disipline edilmemiş patlamaları, ani kalkış ve duruşları, iç parlamaları, ve sürekli fikir değiştirmeleri belirgin özellikleri arasındadır. Hiçbir zaman siyah ve beyazda odaklanmayan ancak sürekli ton değiştiren grilerde bulabilirsiniz onları.
Özellikle reklam dünyasında aranılan bu tarz insanların huzursuzluk, muhalefet ve isyankarlık temel güdüleridir.
Size bir İskoç Atasözü hediye edeyim;
Yaşarken mutlu olun çünkü çok daha uzun bir süre ölü olacaksınız.
Haftaya: Kişilik kutuplarında yaratıcı sürecin tarifi