. 30/01/07, 1, (ismi bilinmiyor), (31, erkek) Nijeryalı, Bern'deki (İsviçre) Witzwil Cezaevi'nde sınırdışı edilme korkusuyla kendini asarak intihar etti. (Kaynak: Vivre/Polbe)
. 29/01/07, 1, Abass Usman, (26, E) Nijeryalı, Preston Cezaevi'nde (Birleşik Krallık) kendini asarak intihar etti. Sahte evrak bulundurmakla suçlanmıştı. (Kaynak: IRR)
. 22/01/07, 2, (isimleri bilinmiyor), (menşei bilinmiyor), Bahçeköy'den (Yunanistan) tabut nakleden aracın altına tutunmuş halde bulundular. (Kaynak: MNS/TP)
. 22/01/07, 1 , S.P. Benjamin, (17, E), Güney Afrikalı, cesedi Los Angeles'da (ABD) kaçak yolculuk ettiği uçağın tekerlek boşluğunda bulundu. Birleşik Krallık'a gitmeye çalışıyordu. (NOB/IRR)
Avrupa Birliği sınırları içinde veya sınırlarına girmeye çalışırken yaşamını kaybettiği belgelenen mültecilerden dördünün bilgileriydi okuduklarınız.
19 senedir kayda alınmış 16 bin 264 mülteci ve sığınmacıdan sadece dördü. 2012 haziranından bugüne 49 sayfaya sıkıştırılmış bir ölüm listesi.* Amsterdam merkezli “UNITED for Intercultural Action”** isimli sivil inisiyatif, 1993 yılından beri ulus sınırlarında ya da bu sınırların içinde hayatını kaybeden mültecileri/sığınmacıları kayda geçiriyor.
19 senedir kayda alınmış 16 bin 264 mülteci ve sığınmacıdan sadece dördü. 2012 haziranından bugüne 49 sayfaya sıkıştırılmış bir ölüm listesi.*
Amsterdam merkezli “UNITED for Intercultural Action”** isimli sivil inisiyatif, 1993 yılından beri ulus sınırlarında ya da bu sınırların içinde hayatını kaybeden mültecileri/sığınmacıları kayda geçiriyor. Sanatçı Banu Cennetoğlu, 2006 yılından beri küratörler ve kültür kurumlarıyla işbirliği içinde bu listeyi farklı ülkelerde kamusal alanlarda, reklam panoları ve gazete ekleri aracılığıyla görünür kılıyor. Yani bugünlerde, örneğin metrodaki reklam panosunda gözünüze takılan bir liste olursa biraz daha dikkatli bakın, yaşamı pahasına ülkesinden ayrılmak zorunda kalan binlerce mültecinin artık bir cümleye dönüşmüş hayat hikayesini göreceksiniz.
“Liste bir sanat yapıtı değil”
SALT işbirliğiyle Türkçe’ye çevrilen ve İstanbul’da görünür hale gelen “Liste”yi ve sanatla sivil inisiyatif ilişkisini konuşmak için Banu Cennetoğlu ve “Helsinki Yurttaşlar Derneği”nden Emel Kurma, geçtiğimiz hafta SALT Beyoğlu’nda gerçekleşen bir oturumda bir araya geldi.
Banu Cennetoğlu’nun Hollanda’da bulunan “Ter Apel” sığınmacı/mülteci merkezine yaptığı bir ziyaret sonrası, 2002 yılında listeyi görünür kılmaya karar vermesi ve “Liste”nin ilk olarak Amsterdam sokaklarında görülmesi arasında beş yıllık bir süre var. Oturumun konusu sivil inisiyatif,politika ve sanat ilişkisi olunca, Cennetoğlu şöyle başlıyor söze:
“Liste bir sanat yapıtı değil. Kendime mal etme fikriyle barışamadım, sadece aracısı olabilirim. Bana sunulan olanaklar neyse - ki sanat pratiğimden geldiğim için imkanları oradan buluyorum – o olanaklarla yapacağım dedim. 2007 den beri farklı coğrafyalarda farklı işbirlikleriyle listeyi göstererek, insanların ulaşamadığı bilgiyi biraz daha göz önüne çıkarıp dürtmeye başlamak yaptığım.“
Çalışmanın insanları “dürtme” saiki ‘Liste’nin neden bir sanat galerisinde değil de sokakta, yolda yürürken ya da yolculuk ederken, yani tahmin etmediğimiz bir anda karşımıza çıkmasının nedeni. “O karşılaşmanın gücü olduğuna inanıyorum” diyor Cennetoğlu, “insanlarınların kafasında geri dönüşünün olmama imkanı yok. Kimlik yansımalarını gördüğümüz müze aslında çok korunaklı bir alan, sokak bundan farklı.”
İnsan öğüten sisteme karşı
Avrupa Birliği’nin 2005 itibariyle kurduğu Frontex (Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi için Operasyonel İşbirliği Ajansı), Avrupa Birliği üyesi ülkelerin komşularıyla olan sınırlarının korunmasını ve güvenliğini sağlamayı amaçlayan yeni bir sınır bekçiliği sistemi; dolayısıyla mültecilere ve sığınmacılara yönelik çok daha sert uygulamaların hukuki olarak önü açılmış oluyor. Türkiye de haziran itibariyle imzaladığı bir memorandumla bu sisteme katıldı. Sadece Avrupa’dan gelenlere mülteci statüsü tanıyan bir ülke olarak, Türkiye’nin “Frontex”i imzalaması, STK’lar açısından mülteci hakları mücadelesinin artık daha dar ve kontrollü bir zeminde yapılması anlamına geliyor.
“İnsan öğüten sistemin daha az insanı öğütmesini sağlamak için çalışıyoruz” diyor Emel Kurma. Avrupa’nın kaleleri daha sıkı örülürken ve Türkiye gibi mültecilerin geçit yollarındaki ülkeler bu kaleye yeni taşlar koyarken, her geçen ay gittikçe uzayan bu “Liste”yle karşılaştığınızda Emel Kurma’nın sözleri yine de aklınızda olabilir: “Bir ölüm ve kayıp listesi uzarken yaşayan bir hayat listesi de var. STK’da çalışanlar sanat alanında çalışanlardan bir açıdan daha şanslı bence. 10 vakadan birini sınır dışı edilmekten kurtarabilirsiniz. O günlük bir kazanımdır bu. Birbirinin sesini duyduğun, yürüyen bir mücadelenin sonucunu görebiliyorsun. Burada sadece mesele uzman iktidarına girmemek. Çünkü yapılacak en kolay şey, o isimleri ve kişileri çalışmanın nesnesi haline getirmek ve mülteciyi kurban olarak görmek. Yardım, himmet kavramları üzerinden düşünmeden yapmak lazım bu işi.”
“Liste”, 17 Kasım’a kadar İstanbul sokaklarında olacak.
Emel Kurma ve Banu Cennetoğlu’nun söyleşisinin bir kısmını Dinlemek için:
İndirmek için: mp3, 27.8 Mb
** Dünyadaki en büyük ırkçılık karşıtı örgütlenme olan UNITED, Avrupa'nın 49 ülkesinde; milliyetçilik, ırkçılık, ve faşizme karşı göçmen ve mültecileri destekleyen 560 örgütü kapsayan bir ağ.