Askeri müşterek

-
Aa
+
a
a
a

10 Nisan 2006Can Dündar

Bir "masa" lafı ortalığı birbirine kattı. Başbakan "Silahı bırakın, masaya gelin" deyince zıpladı herkes...Başbakan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu, ABD'de Hamas için "Binde bir değişme ihtimali varsa teröristle bile masaya oturulur" deyince infial büyüdü.Sivil bir çözümün ihtimali bile bütün partileri bir anda "askeri müşterek"te birleştirdi.Muhalefet masayı taşlamaya başladı.Başbakan öyle korktu ki, 3 gündür ağzından kaçırdığı lafı düzeltmeye çalışıyor.***Buna şaşmamak lazım; çünkü toplum (evde, okulda, trafikte, dizide, bilgisayar oyununda) her alanda şiddet yoluyla sonuç alınacağına inandırılmış durumda..."Kana kan, intikam" sloganı itidal telkinlerinden daha fazla taraftar topluyor.Sükûnet çağrıları, TV'deki şiddet görüntülerinin, şehit cenazelerinin çığlığında eriyor. PKK vurdukça milliyetçilik, şovenizm büyüyor.Muhalefetin "O masayı yıkarız" diyerek askeri çözümde buluşması da diyalog arayışını suç haline getiriyor.Öyle bir ortam ki "masa" lanetli sözcük; "silah" kutsal....***Ama silahı denedi Türkiye...Şiddeti yücelten mesajlara alkış tutarak 20 yıl aralıksız savaştı.Sonuç:Güneydoğu'ya 30 bin ölü, 150 milyar dolar para gömüldü.Sonunda Abdullah Öcalan yakalandı, savaş bitti sanıldı.Bugünse başa dönmüş gibiyiz; hatta daha tehlikeli bir noktada:Türkler ile Kürtlerin birbirine düşman edilmesi riskinin kenarında...Bir dostun korkuyla söylediği gibi, "İnsanların birbirinin ismini sorup ateş açacağı bir Yugoslavya faciasının arifesinde..."***Zorlu bir kavşak bu:Bir yol bizi Lübnan'ı harabeye çeviren türden etnik bir iç savaşa götürüyor.Diğeri, bu sorunu geride bırakarak dünyaya açılmış bir demokratik refah toplumuna..."Kan dökelim, ayrılalım" ya da "Kan dökelim, ezelim" diyenler ilk yola çekiştirip duruyorlar.Oysa biz dağılmış bir imparatorluğun çocuklarıyız:Ayrılmanın acısını biliyoruz; birlikte yaşamanın keyfini bildiğimiz kadar... O yüzden ilk yola çekiştirenlerin dışında kalan büyük çoğunluk olarak aklıselimi konuşturup bu tehlikeli gidişe barışçıl bir çare bulmak zorundayız.***Evet, durum kötü görünüyor, ama avantajlarımız da var:Asırlık, bir arada yaşama geleneğimiz...Kız alıp vermiş, aynı türküleri söylemiş, etle tırnak kadar iç içe geçmiş oluşumuz...Örgüte kızıp halka vurmanın sonuç vermediğini, sorunu daha da kökleştirdiğini gören askeri ve sivil yönetici kadrolar...Ve bölgede, kışlada, dağda 20 yıllık savaşın yorgunluğu...***Son 10 günde yaşananlar, silahların yeniden konuşmasının nelere yol açtığını hepimize gösterdi.Şimdi siyaset, silahın yerini ele almalıdır.Herkes çözüm için seferber olmalıdır. Çözümün ilk koşulu herkesin, şiddeti, terörü, silahı bir yöntem olarak kesinkes reddetmesidir.Bakın Avrupa'da geçen yıl IRA, geçen hafta da ETA silah bıraktı.Nasıl oldu bu?Yarın da ona bakacağız.[email protected]

http://www.milliyet.com.tr/2006/04/10/yazar/dundar.html