14 Temmuz 2013Milliyet Gazetesi
Biz Artvinliyiz Türküsü”nde dendiği gibi Arhavi’de başlayıp, Hopa’da dağları aşıp, Borçka, Çoruh boyunca yola devam ettiğinizde birbiri ardına sıralanmış dumanlı dağları, balta girmemiş ormanları, ağaçkakan sesleri, keskin kişniş kokuları, şelaleleri, kara gölleri ve yeşil yaylalarıyla karşılaşırsınız. Artvin’in zengin doğası, otantik mimarisi ve mutfak kültürü insana ilaç gibi geliyor.
Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Doç. Dr. Temel Göktürk’ün yürütücülüğünü yaptığı “TÜBİTAK İklim Değişimi Temelli Doğa Eğitimi” projesine katkıda bulunmak için Artvin’e, ilk defa gittim. Söylendiği gibi misafirperver ve şakacı insanlarının özü ve sözü sevgi dolu!
Dağlarında kürtük, kar sisi ve sesi de var
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aydın Tüfekçioğlu’nun bize özetlediği Artvin’in zengin iklim ve bitki örtüsünü burada anlatmam mümkün değil ama tüm Türkiye’de 81 ilin sahip olduğu fauna ve flora zenginliğinin yüzde 15’i tek başına Artvin’de! Örneğin, Avrasya’da en büyük doğal ormanları barındıran Camili havzası, yeşil vadilerden yüksek Alpin çayırlarına kadar insan tahribatına maruz kalmamış ender bir ekosistem. Yani gökyüzüne komşu olan kale şehir Artvin, bulutların üzerinde eğitim verilebilecek, tartışılmaz bir “Doğa Eğitim Merkezi”. Artvin Çoruh Üniversitesi, canlı doğal kaynak kaçakçılığının engellenmesinden geleceğin Artvin’inin inşa edilmesine kadar pek çok konuda yoğun çalışma içerisinde. Rektör Prof. Dr. Mehmet Duman’ın Artvinlilerle birlikte Artvin’i bir üniversite şehrine dönüştürerek şehre yaptıkları katkılar inanılmaz. Rektöründen şoförüne bu zor coğrafyadaki insanların bitmez tükenmez enerjilerini Macaheli’deki Kafkas arısının eşsiz balından aldıklarını düşünüyorum.
Artvin’de biyoçeşitliliği tehdit eden ana etmenler, ekosistemin bozulması (baraj yapımı, madencilik ve HES), türlerin aşırı kullanımı, toprak, su ve hava kirlenmesi, yanlış ormancılık ve tarımsal faaliyetlerdir. Tüfekçioğlu’na göre Artvin’de korunan alanlar artırılmalı, var olan alanlardaki ormancılık faaliyetleri, bitki ve hayvan varlığının korunması çalışmaları planlı şekilde yapılmalı.
Artvin ili, su kaynakları bakımından zengin. Her daim dağlarında kürtük, kar sisi ve sesi de var. Bu nedenle Artvin’in de derelerinde adına kısaca HES denilen santrallar yapılıyor. Artvin ili sınırları içerisindeki derelerde toplam 100’den fazla regülatör ve HES yapılacakmış. 10 adet baraj da kurulacağı için artık Artvin’i “Barajlar Kenti” olarak adlandıranlar da var. Maalesef bu HES’ler incelendiğinde projelerinde insan ve çevre unsurlarının önemli oranda göz ardı edildiği görülüyor. Projelerde hidroelektrik santrallerinin yapılacağı alanlarda yaşayan toplumun derelerdeki suya olan ihtiyaçları ve alınması gereken önlemlere yeterince yer verilmemiş...Çoruh Nehri’nin sularını 249 metre yükseklikteki gövdesiyle dizginlemiş olan Deriner Barajı’nın önden görünüşü.
HES sayısı azaltılmalıBarajların inşası ile, Çoruh Vadisi boyunca bitki türlerinin yaşam alanı su altında kalmakta. Ayrıca Artvinliler, çengel boynuzlu dağ keçisinin, karacasının, kelebeklerinin, engereğinin, alabalıklarının, geyik böceğinin vb. canlıların da yok olmamasını istiyor. Bu nedenle, HES sayısı ciddi oranda azaltılmalı, alt alta aynı dere üzerinde birden fazla HES’e izin verilmemeli, suyun az olduğu dönemlerde işletme yapılmamalı, halkın su kullanımı göz önünde bulundurulmalı...Madenler yönünden de zengin olan ilde, Murgul yöresinde bakır çıkarılmakta olup Cerattepe yöresinde ise altın ve bakır madeni çıkarılması için çalışma yapılmakta. Bu durum, “Bizden geçti artık çocuklarımızın hesabını yapıyoruz” diyen Artvinlileri endişelendirmekte. Her 5 Artvinli’den 4’ünün göç ettiği, yeşilliğin ve suyun olmadığı bir Artvin’de yaşamanın anlamı olmayacak ve göç daha da artacak.
Bu büyülü doğada insan, sadece ayakkabı izini bırakabilir. Çünkü Artvin’i Artvin yapan sadece korunması gereken doğasıdır. Bulutlara da uzanmak istiyorsanız Artvin sizi bekliyor.