Bizi bekleyen yaz havası ve tehlikeleri

-
Aa
+
a
a
a

12 Mayıs 2013Milliyet Gazetesi

Mart ayının başında 2013 yazı için hava sıcaklıklarının alarm verdiğini yazmıştım. Şimdi fikr-i takip icabı yaz havası tahminine, betona ve trafiğe tekrar bakmalıyız.

“2013, dünyanın gördüğü en sıcak yaz ve yıl olabilir” şeklinde bir iddiada bulunmadım çünkü (ve çok şükür!) El Nino bu yıl etkisiz. Yine de normalinden sıcak bir yaz geçirme ihtimali var. Alarm vermek bana düşmez ama önümüzdeki yaza ait tahminler, artan betonlaşma ve otomobil sayısı hiç hayra âlâmet değil. “Sıcak yaz, kent ısı adası ve yaz sisinin ne demek” olduğunu anlamak ve önlem almak zorundayız.Önce havanın, takvimlerde belirlediğimiz tarihlerden hiç ama hiç haberi olmadığını, yani onlara uymak zorunda olmadığını anlamalıyız. Yani, meteorolojik olarak 1 Haziran, astronomik olarak ise 21 Haziran’da yaz mevsimine girdiğimiz sadece kitaplarda yazar. Aslında atmosferik şartlar ne zaman uygunsa, yaz mevsimini andıran hava şartları o zaman kendiliğinden oluşur.

Bu nedenle takvimler yaz demese de baharda çok sıcak havalarla karşılaşabiliriz. Yani, ilkokulda öğrendiğimiz üçer aylık dört mevsim dünyanın hiçbir yerinde yok...35 derece olsa da maruz kalacağımız 44 derece

Şimdi 2013 yazı için kısa adı IRI olan “İklim ve Toplum İçin Uluslararası Araştırma Enstitüsü”, tarafından beklenen hava sıcaklığı tahminlerine tekrar bakınca Karadeniz ve güney illerimiz dahil olmak üzere Anadolu’nun doğusu hariç, Türkiye’nin büyük bir kısmında ve özellikle de batısında hava sıcaklıkları yüzde 70 oranda mevsim normallerinin üzerinde geçecek. Bu tahminlere göre, özellikle de yazın ilk aylarında hava sıcaklıklarının, 1981-2010 yılı ortalamasının, yani mevsim normallerinin üzerinde geçmesi bekleniyor.

Beni aslında sıcak havalar korkutmuyor. Beni korkutan yeşil bina ve kent olmaktan, yani insanca yaşanabilir olmaktan her geçen gün hızla uzaklaşan kentlerimizde başımıza gelebilecek olanlardır. Özetle, kent ısı adası, kötü ozon, kene, fare, sivrisinek, vb. miktarında aşırı sıcaklıklarda katlarca artış oluyor. Örneğin yeterince yeşil alandan ve planlanmadan yoksun şehirlerde hava sıcaklığı kırsal alana göre 9 dereceye kadar daha yüksek olabiliyor. Yani, hava sıcaklığı 35 C olan bir günde, maruz kalacağımız hava sıcaklığın 44 C’ye çıkabilecek olduğundan korkuyorum...Peki bu sis nereden geliyor?

Bir de hesapta olmayan yüksek bağıl nem var. Yani sıcak havalarda, kent ısı adası ve yüksek nemin bileşimi sonucu ortaya çıkan hissedilen aşırı hava sıcaklığı, kalp, solunum yolu hastalıklarını tetikleyerek kitlesel ölümlere de sebep olabiliyor. Örneğin, Avrupa’da 2003 Ağustos ayında ise Fransa ve İspanya civarında sıcak hava dalgaları nedeniyle yaklaşık 35 bin kişi hayatını kaybetmiş ve 13 milyar avroluk ekonomik kayıp olmuştu.

Yazın havalar günlük güneşlikken bile şehirler sanki bir tül perde gibi duran bir sisin altında kalır. Kaloriferler yanmadığına göre bu sis/pus nereden geliyor? Sıcak günlerde hava kirletici emisyonların birincil kaynakları motorlu araçlardır. Doktorların “yaz sisi” de dediği bu durum aslında modern hava kirliliğinin ta kendisidir. Fotokimyasal smog da denilen bu durum araçların egzoz gazlarındaki hidrokarbonlar ile güneş ışınlarının etkileşimi yer seviyesinde “ozon” gazının oluşmasına neden oluyor. Yerdeki ozonun solunması Amerika’da akciğer kanserinin ikinci en büyük nedeni olarak biliniyor. Ayrıca hava kirliliği ile solunum problemleri ve kalp krizleri arasında da ilişki var.Özetle yoğun trafik ve endüstri bölgelerinde kronik bronşitlerin,astımlı hastalar ile yaşlı insanlarda kalp rahatsızlıkları riskinin, fotokimyasal smog olayının yoğunlaştığı şehirlerde görme bozukluklarının artması, akciğer kanserinde hızlı artış görülmesi büyük ölçüde modern hava kirliliği ile ilgilidir...

Sonuç olarak önümüzdeki yaz, ısı stresinden, böceklerden, kirleticilerden, vb.’inden kaynaklanacak olan sağlık problemlerini azaltacak bir şekilde birey ve aileler ile birlikte kurum ve kuruluşları yapması ve yapmaması gerekenler konusunda, bilinçlendirmesi ve eğitilmesi için gerekli olan çalışmaları uzmanlık seviyesinde     hemen başlatılmalıyız.