Yağmur durduğunda...

-
Aa
+
a
a
a

25 Kasım 2012Milliyet Gazetesi

Kahkaha ve gözyaşları ile birlikte izlenen “Yağmur Durduğunda” adlı oyunda önemli iklim olaylarıyla birlikte insan yaşamından kesitler veriliyor

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Hakan Çimenser’in yönetiminde sahneye konulan “Yağmur Durduğunda” adlı yeni oyun, kendi oğlunu yutmuş Roma tanrısı Satürn gibi bugün yiyip bitirdiğimiz hayatımızı ve doğamızı anlatıyor. Kahkaha ve gözyaşı ile izlenen bu güzel oyun önemli iklim ve hava olaylarıyla birlikte insanın yaşamından çarpıcı kesitler veriyor. Oyunda geçen hava ve iklim olaylarını bilerek oyunu seyretmeniz durumunda geçmişi ve geleçeğimizi çok daha kolay anlayabilirsiniz.Gökten balık da yağar mı?

Oyun gökyüzünden düşen kocaman bir balık ve bunu memnuniyetle kabul eden sıkıntılı bir babayla başlıyor. Aslında gökten birçok kez, balık, kurbağa, tavuk, kudret helvası, vb. yağdı. Örneğin, Mart 2010’da Avustralya’daki çöl kasabasının sakinleri, bir anda gökyüzünden balık yağmaya başlayınca şaşkına döndü. Balıklar yere düştüklerinde hâlâ canlıydı. Kasaba sakinleri yağanların timsah olmadığı için memnun olduğunu söylüyordu!

Benzer bir şekilde 1618’de Macaristan’da kırmızı yağmur ve taş, 1666’da İngiltere’de çamur ve mezgit, 1856’da yine İngiltere’de dikenli balık, 1892’de Almanya’da midye ve 1954’te İngiltere’de kurbağa yağmuru olduğuna dair kayıtlar var. 2039 yılında Gabriel York’un önüne düşen nesli tükenmiş balık işte böyle nadiren görülebilen bir doğa olayı.

Yazsız yıl: 1816 yılında patlayan Tambora Volkanı, Endenozya’dan tüm dünyaya saldığı milyarlarca ton kül ile yeryüzünü güneş ışınlarına büyük ölçüde kapatmıştı. Sadece kış aylarında değil tüm yıl boyunca yağışlar tümüyle kar şeklinde oldu ve o yıl dünyanın hiçbir yerinde güneş görülemedi; yani yaz mevsimi dünyaya gelmedi!Muson yağmurlarında 18 bin çocuk boğuluyor

Muson: Arapça’daki “mawsin” kelimesinden bizler “mevsim” kelimesini türetmişiz, İngilizler de (monsoon) muson kelimesini. Muson aslındaArap Denizi’nde (kuru ve yağışlı olan) iki mevsimin birinden diğerine geçişi tanımlayan “yönü değişen rüzgarlar” olarak tanımlanır. Osmanlı’da da yıl, musonlar gibi Kasım (kış) ve Hızır (yaz) olmak üzere ikiye ayrılmıştı.

Bangladeş’te boğulanlar: Muson denince akla gelen ülkelerin başında Hindistan ve Bangladeş gelir. Bir zamanlar Doğu Pakistan olarak var olan Bangladeş, Pakistan, Hindistan ile birlikte kuru ve ıslak iki mevsimden oluşan musonları çok şiddetli bir şekilde yaşar. Muson yağmurlarının beslediği 700 adet nehir taşarak her yıl 18 yaşından küçük 18 bin çocuğun boğulmasına neden olur. Bundan dolayı Bangladeş’te “Uluslararası Boğulma Araştırma Merkezi” kurulmuş. Her yıl 70 bin civarında çocuk da boğulmadan son anda kıl payı kurtarılabiliyor.

İklime ne yaptık? Özetle insanlığın son yüzyıllar içinde karada ve suda yaptığı ve hâlâ yapmakta olduğu tahribatın bir sonucu olarak toprak ve su ile birlikte havanın da bileşimi önemli ölçüde bozuldu. Sonuç olarak ne kadar çok sera gazı, o kadar sıcak hava. Ne kadar çok sıcak hava, o kadar çok kuraklık, kıtlık, orman yangını, sıcak hava dalgası, tropikal hastalık ve düzensiz yağış... Aile iklimimizin bozulması da çabası! Böylece, şu an 100 yaşına gelen Hatice anneannemin sürekli olarak söylediği gibi; “Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi... Toprağa ne ekildi de bitmedi... Bu dünyaya kim geldi de gitmedi... Hangi dert hangi sıkıntı bitmedi...”