Bugün aslında bayram

-
Aa
+
a
a
a

31 Ağustos 2011Taraf Gazetesi

Bugün bayram! Ne çok şarkı, türkü, şiir, deyiş vs. vardır bayrama dair. Yazıya oturur oturmaz, fark ettim ki, zihnim bunların işgali altında.

Barış Manço’nun sesi çınladı önce: “Bugün bayram erken kalkın çocuklar/ giyelim en güzel giysileri.” Tamam, artık çocuk değilim; yine de erken kalktım. Kocaman adam olmuşuz, işimiz gücümüz var, dünyanın meseleleri bizden sorulur! E haliyle “en güzel giysilerimi(zi) giymek” için olamaz erken kalkışımız. Benim derdim, bu yazıyı yetiştirmek!

Bayram neşe, sevinç, huzur, kardeşlik demektir. İşte en beylik bayram şarkısı da öyle diyor zaten: “Hayat bayram olsa/ insanlar el ele tutuşsa/ birlik olsa/ uzansak sonsuza.”

Bugün bayram; ama hayat öyle değil! Ne yurtta barış var ne de cihanda! Sahi iki gün sonra “Dünya Barış Günü” değil mi? Cihanı bırakalım bir kenara, bu memleket kaç bayramdır barışa hasret! Bu bayramı da, barışa en uzak noktada idrak ediyoruz. En çok Cem Karaca’nın sesinden duymaya alıştığımız şarkının sözlerini “barış”a uyarlamak, münasebetsizlik olmaz herhalde: “Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar.”

Barış olmayınca, bayram da bayram olmuyor haliyle. O zaman da hasret kalıyoruz pek çok olağan güzelliğe. Ahmed Arif’le devam edelim: “barışa, bayrama hasret/ uykulara, derin, kaygısız, rahat/ otuziki dişimizle gülmeğe/ doyasıya sevişmeğe, yemeğe.”

Bu hasret, doludizgin devam ediyor. Ölüleri saymakla meşgulüz hâlâ! Hava harekâtında şu kadar “terörist etkisiz hale getirildi” diye anons ediyor Genelkurmay, bayram kutlama mesajı niyetine herhalde.

Öte yandan, operasyonlara karşı “canlı kalkan” olmak için yürüyen insanlara gaz bombası atıyor polis, bayram şekeri niyetine herhalde. Bir insan hayatı daha yok oluyor, öfke biraz daha kabarıyor. Daha bu insanın cenazesi kalkmamışken, mayın patlatıyor PKK, havaifişek niyetine herhalde. Üç insan daha ölüyor, öfke biraz daha kabarıyor.

Sezen Aksu’nun sesinden yükselen o keskin ihtarın doğru olmadığını söyleyebilir miyiz: “Masum değiliz hiçbirimiz!”

Sartre’ın, Cezayir’e yönelik Fransız saldırısına ve savaşın acımasız akışına kayıtsız kalan topluma hitaben söylediği “hepimiz katiliz” sözü yerine, “hiçbirimiz masum değiliz” demeyi tercih ediyorum.  Bunu söyleyince, kızan çok olur, biliyorum. Acı ve keder, öfke ve nefret kaynağı haline gelince; taraflar kendi konumlarının sorgulanmasına kolay kolay tahammül etmezler. Bu yazıya büyük siyasi tahlil lafları katmak istemiyorum, ama araya bir iki cümle sokuşturmaktan da kendimi alamıyorum: 

Demokratik siyasetin en önemli meselesi, “nefretin denetim altına alınmasıdır” (Alain Badiou). Sürekli tekrar eden şiddet, nefretin dizginlerinden boşalmasına yol açar. Sırf bu nedenle bile, demokratik siyasetin imkânlarını hızla bitirir. Bu yüzden, “şiddet döngülerini durdurarak daha az şiddet içeren sonuçlar üretmek istiyorsak, keder siyasi olarak savaş çığlığından başka neye dönüştürülebilir sorusunu sormamız” gerekiyor (Judith Butler).

Herkesin ölüsü kendine acıysa, herkesin öfkesi kendine haklıysa ve nefret giderek en büyük hakikat haline geliyorsa nerede kalır bayram, nasıl kutlanır? O halde “bayram benim neyime”?

Oldu mu şimdi, diyebilir kiminiz, bayram günü böyle bir yazı uydu mu? Belki de haklısınız! Biraz zorlayarak, çocukluk anılarından, hayatın hoşluğundan, gelecek güzel günlerden söz eden beylik bir bayram yazısı da yazabilirdim muhtemelen. Lakin böyle durumlarda, aklıma hemen Melih Cevdet’in “yalan” adlı şiiri geliyor ve teslim alıyor kalemimi:

Ben güzel günlerin şairiyim

Saadetten alıyorum ilhamımı

Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum

Mahpuslara affı umumiden...

Çocuklara müjdeler veriyorum

Babası cephede kalan çocuklara...

Fakat güç oluyor bu işler

Güç oluyor yalan söylemek...

Erken kalktım şu bayram günü. İçimde sevinç yoktu, neşe yoktu. Şeker tadında bir yazı yazamadım, bu haldeyken yazamazdım da. Edip Cansever’in şu dizeleri vardı aklımın bir köşesinde. Ruh halimi her zaman karşıladığını söyleyemem bu dizelerin; ama bugün tam da öyle hissediyorum:

Gülemiyorsun ya, gülmek

Bir halk gülüyorsa gülmektir

Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.

Her şeye rağmen “iyi bayramlar” demek isterdim, ama dilim dönmüyor. Dilimde Kayahan’ın “bugün aslında bayram” şarkısı varken, nasıl dönsün?

Bu gün günlerden bayram

Barış amcan da gitti

Şimdi işler daha zor...