Amerika İçin Nükleersiz Bir Gelecek

Dünya Basınından
-
Aa
+
a
a
a

The Guardian

Türkçe Çeviri Yeşil Gazete'den alınmıştır.

Amerika’nın yaşlanan nükleer reaktörleri yaşları ilerledikçe daha da güvensiz hale geliyor. Yenilenebilir enerjiler ise yeşil ve temiz bir seçenek sunuyor.

Etkilenen dört reaktörden üçünün tamamen eridiği Japonya’daki Fukuşima nükleer felaketinin, daha önceki bilinen felaketlerden çok daha kötü olduğunu gösteren yeni detaylar ortaya çıkıyor. Bu sırada Birleşik Devletler’de de Missouri Irmağı’nda yaşanan büyük su baskınıyla ikisi de Omaha yakınındaki iki nükleer santral alarm vermeye başladı.

Cooper nükleer santrali için düşük seviyeli alarm verildi ve nehrin 8 cm daha yükselmesi halinde santralin kapatılması gerekecek. Bu baskına bağlı olarak Fort Calhoun nükleer santrali 9 Nisan’dan beri kapalı ve Prairie Adası’ndaki nükleer santralin iki acil durum dizel jeneratörü aşırı sıcaklık sebebiyle bozuldu. Bu durum, yani acil durum jeneratörlerinin devre dışı kalması, Fukuşima’daki erimeye yol açan en önemli sorunlardandı.

Mayıs ayında Fukuşima felaketine tepki olarak Avusturya’nın Tarım, Orman ve Çevre Bakanı Nikolaus Berlakovich, Avrupa’nın 11 nükleersiz ülkesiyle bir toplantı düzenledi. Almanya’nın bile 10 sene içinde tüm nükleer santrallerini kapatacağı ve yenilenebilir enerji için araştırmalara devam edeceğini açıklamasıyla toplantıya katılan ülkeler de çözüm için nükleersiz bir Avrupa talebinde bulundular. Sonra geçen hafta İtalya’daki genel seçimlerde seçmenlerin yüzde 90’ından fazlası başbakan Silvio Berlusconi’nin ülkedeki nükleer santralleri yeniden başlatma planlarına karşı çıktı.

Ulusal nükleer enerji programı liderleri, bu hafta Viyana’da nükleer güvenlikle ilgili Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun toplantısında bir araya geldi. Bu toplantı Fukuşima’ya karşılık olarak düzenlendi. İronik olarak da ABD’nin Nükleer Düzenleme Komisyonu (NRC) başkanı Gregory Jaczko’da dahil olarak üzere bakanlar toplantının hiç nükleer santrali olmayan bir ülkede olmasına karar verdiler: Avusturya Avrupa’daki yeni antinükleer ittifakın ön sırasında yer alıyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun toplantısı Associated Press’in ABD’de on yıllardan beri nükleer enerjiyle ilgili düzenleyici kurumların, nükleer santrallerin çalışmasına devam etmeleri için güvenlik önlemlerinin seviyesini düşürdükleri yönündeki haberinden önce yapıldı. Ülkede nükleer santrallerin tümü 1979’daki Three Mile Island felaketinden önceki yıllarda kuruldu. 104 santralin orijinal lisansları 40 yıllıktı ve Associated Press’den Jeff Donn şöyle yazdı:

“1960 ve 70’lerde ilk santraller kurulduğunda, bu lisansların süresi bitmeden çok önce daha gelişmiş modellerle değiştirilecekleri umuluyordu.”

Kurulum maliyetleri, güvenlik endişeleri ve radyoaktif nükleer atıkların binlerce yıl depolanması problemi sermaye sahiplerini bu fikirden uzaklaştırdı. Yeni nükleer santraller kurmak ve geliştirmek yerine, santral sahipleri – Obama’nın seçim kampanyasının en önemli destekçilerinden Exelon gibi şirketler – Nükleer Düzenleme Komisyonu’na 20 yıllık uzatma için başvurarak eski reaktörleri daha uzun süre işletmeye çalıştılar.

Yenilenebilir enerji teknolojileri geliştirme konusunda ABD’den daha iyi olan Avrupa bunları hızlandırma konusunda da oldukça hazır görünüyor. ABD’de ise Nükleer Düzenleme Komisyonu (NRC) Southern Şirketi’nin Three Mile Island felaketinden beri ABD’de yapılacak ilk yeni nükleer santrali olan Georgia’daki Vogtle santralinin genişletilmesi planını onayladı. Plan 8,3 milyar dolar kredi garantisi veren başkan Obama tarafından da desteklendi. Southern, Westinghouse’un yeni AP1000 reaktörünü kurmayı planlarken, çevre grupları koalisyonu yeni reaktörün güvensiz olduğu gerekçesiyle dava açtı.

Obama “Amerika’nın nükleer geleceği için mavi kurdele komisyonu” dediği bir komisyon kurdu. Bu komisyonun 15 üyesinden biri Exelon Şirketi’nin (Obama’ya seçim kampanyasında katkıda bulunan aynı nükleer enerji şirketi) başkanı John Rowe. Komisyon ülkenin nükleer enerjiyle nasıl başa çıktığını görmek için Japonya’ya bir gezi düzenledi – Fukuşima felaketinden bir ay önce. Mayıs ayında komisyon nükleerin ABD’nin enerji karışımının bir parçası olması gerektiği yönündeki görüşünün güçlendirdi.

Oysa ki ABD’nin enerji politikasında bunun yerine enerjiyi etkin kullanan binaların yapımı ve uygun yerlerde güneş ve rüzgar enerjisi teknolojilerinin geliştirilmesi için ulusal programlar hazırlanması yer almalı. Bunlar dış kaynaklı olmayabilir ve enerji ihtiyacımızı kısa sürede düşürerek, nükleer, yerli kömür ve ithal petrol konusundaki dışa bağımlılığımızı azaltabilir. Böyle bir program ABD’li üreticiyi destekleyerek parayı ülke ekonomisi içinde tutabilir. Böyle bir politika aynı zamanda Fukuşima’ya karşı basit, etkili ve makul bir cevap olacaktır.

Makalenin İngilizce aslını okumak için:  22 Haziran 2011, Guardian

Çeviri: Hande Turhan – Yeşil Gazete