DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Açık Radyo'ya RTÜK tarafından verilen kararın Anayasa'ya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına açıkça aykırı olduğunu belirtti.
RTÜK tarafından “Açık Radyo’nun lisansının iptal edilmesi kararı” tamamen siyasi bir karardır. Kararın hukuken hiç bir izahı yoktur.
RTÜK maalesef bağımsız ve tarafsız bir kamu kurumu olma niteliğini çoktan yitirmiş durumdadır.
Düşünceyi özgürce açıklamak demokratik bir toplumun ve hukuk devletinin asgari şartlarından biridir. Toplumun geniş kesimlerini ne kadar şoke ederse etsin, resmi söylemin dışına ne kadar çıkarsa çıksın bir fikrin paylaşılmasının, bir düşüncenin dile getirilmesini engellemek tüm toplumu susturmak gibidir.
Allah’ın insana verdiği en temel hasletlerden biri düşünebilmesidir. Düşünmek ve düşündüklerini ifade edebilmek insanı Allah’a ve içinde yaşadığı topluma karşı sorumlu kılan yegane unsurdur.
İfade edilen düşüncenin hoşumuza gidip gitmemesi; bizi rahatsız edip etmemesi; o fikri doğru bulup bulmamamız ifade hürriyetinin sınırını belirleyemez.
Yakın geçmişte inançlarının ve düşüncelerinin ifadesi yüzünden devletin her türlü baskısına maruz kalmış olanların bugün iktidar olunca düşünceyi baskı altına alması, durup üzerine ciddiyetle düşünmemiz gereken bir durumdur.
@acikradyo’nun “Açık Gazete” isimli bir programına katılan konuğun ifadelerinde geçen "Ermeni, yani Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109. Yıldönümü, sene-i devriyesi. Bu yıl da yasaklandı biliyorsunuz Ermeni soykırım anması" şeklindeki ifadeleriyle ilgili olarak Açık Radyo’nun lisansı iptal edilmiştir.
Bu sözlerin tarihi gerçeklerle, resmi söylemle ya da toplumun geniş kesimlerinin hassasiyetleriyle örtüşmüyor oluşu bu sözlerin söylenebilme özgürlüğünün yok sayılmasını haklı kılmaz.
Bir fikre katılmayabiliriz, o fikrin dile getirilmesi bizi kızdırabilir, o fikir tarihi gerçeklerle uyumlu da olmayabilir fakat bir fikri savunmakla o fikrin ifade edilebilmesi hürriyetini savunmak arasındaki büyük farkı gözetmek zorundayız.
Türkiye, her türlü fikrin özgürce söylenebildiği bir ülke olmadan hiç bir sorununu çözemez.
Sorunlarımızı çözebilmek için her şeyden önce konuşabilmek zorundayız. İfade hürriyetinin hukuk devleti tarafından korunmadığı bir ortamda ise kimse konuşamaz. Bugün sizin hoşunuza gitmeyen bir ifadenin söylenmesinin yasaklanmasını alkışlıyor ve bu yasakçı zihniyet karşısında susuyorsanız, bilin ki yarın da sizin fikirlerinizi ifade etmenizin önündeki engeller çoğalacaktır.
RTÜK tarafından verilen karar Anayasa'ya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına açıkça aykırıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş dönemlerde emsal nitelikte vermiş olduğu kararlarda "ifade özgürlüğünün sadece toplum tarafından kabul gören veya zararsız ya da ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerli olduğu da gözetilmelidir." şeklindeki yorumu düşünce ve ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumdaki sınırlarının ne denli geniş olması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Anayasa Mahkemesi geçmiş kararlarında "Bu değerlendirmeyle uyumlu olarak tarihsel gerçeklerin ortaya çıkarılması bakımından kullanılacak terimlerin ve açıklanacak yorumların - bir topluma veya kişilere karşı nefret aşılayarak şiddete tahrik edecek veya haklı gösterecek nitelikte olmadığı sürece - ifade edilmesine imkân tanınması gerekir." demek suretiyle ifade ve düşünce özgürlüğünü geniş tutmuş "Ermeni Soykırımı ya da Katliamları demenin" ifade özgürlüğü sınırları içinde değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin bir perspektif göstermiştir.
Özetle RTÜK’ün Açık Radyo’nun lisansını iptal etme kararının hukuka açıkça aykırı olduğu ortadadır. Her daim kamunun çıkarını gözetmesi gereken ve bağımsız ve tarafsız olması gereken bir kurumun bu tarz siyasi uygulamalardan vazgeçmesi ve hukuka uyması toplumun barış ve huzuru için elzemdir. Eminim ki bu zorbalık en geç Anayasa Mahkemesi'nden dönecektir.