17 Mayıs 2010Referans Gazetesi
Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan, 11 Mayıs 2010 günü, ‘mali kural' konusundaki tamamlanan çalışmalar hakkında etraflı bilgi verdi. Mali kural uygulamasına geçilmesini çok olumlu karşıladığımı daha önce de belirtmiştim. Görüşümü koruyorum. Mali kuralın önemi ve gizemi yazılan denklemde değil, uygulama başarısında. Bu nedenle uygulamaya ilişkin açıklamalar bana daha önemli geliyor. Bu yazıda en önemli nokta olmamasına rağmen, bir örnek olmak üzere, ‘kamu iktisadi teşebbüsleri'ne (KİT) ilişkin düzenleme ele alınıyor.
Mali kural bağlamında kamu açığı, KİT dışındaki kamu kesimini (genel yönetim) kapsıyor. KİT'lerin dışarıda bırakılması bir sorun doğuruyor mu? Hayır. Çünkü yapılan açıklamada KİT'ler üzerine açık bir kısıt getirilmiş. KİT'lerin tümü düşünüldüğünde borçlanma gerekleri toplamı sıfır olacak. (Yaklaşık 2003-2009 dönemi bütçe transferleri hariç KİT dengesi ortalaması.) Görüldüğü üzere, mali kural bağlamında KİT'ler bir holding (KİT-holding) gibi düşünülüyor. Konulan kural ‘KİT-Holding'in net olarak borçlu duruma düşemeyeceği anlamına geliyor. Dolayısıyla ‘KİT-Holding'in bir üyesinin borçlanabilmesi, diğer üyelerinin borç verilebilir fazla yaratmasına bağlı. Bu bir KİT'in, doğrudan, başka KİT'lerden borç alması anlamına gelmiyor. KİT'ler daha önce nasıl borçlanıyorlarsa öyle borçlanacaklar. Ama kaynak aramaya çıkmadan önce ‘KİT-Holding'in diğer üyelerinin durumunu hesaba katmaları gerekiyor. Bu kuralın uygulamaya nasıl yansıyacağının açıklığa kavuşmasında yarar var. Bir örnek yardımıyla açıklamaya çalışayım: Bir KİT'in, hem bireysel hem de toplumsal açıdan kârlı bir projesi olsun. Bu projeyi finanse edebilmek için borç alması gereksin. Ancak bu kısıt nedeniyle söz konusu KİT'in bu borçlanmayı yapabilmesi için ‘KİT-Holding'in diğer üyelerinin en az aynı miktarda fazla yaratmış olmaları gerekecek. Eğer bu koşul gerçekleşmezse, söz konusu KİT, kendi yönetim kusurundan kaynaklanmayan bir nedenle kârlı bir fırsatı kaçırmış olacak.
Bir başka sorun da ‘KİT-Holding'in genel durumunda bir değişiklik olduğunda, bunun KİT'lere nasıl yansıtılacağı ile ilgili. Yapılan açıklamaya göre KİT'lere ilişkin mali veriler üçer aylık ve yıllık olarak Hazine Müsteşarlığı tarafından kamuoyuna açıklanacak. Bu çok olumlu bir gelişme. Buradan hareketle her KİT'in yönetiminin ‘KİT-Holding'in durumu hakkında üç ayda bir bilgi sahibi olacağını varsayabiliriz. Belli bir tarihte açıklanan verilerde ‘KİT-Holding'in fazla verdiğini düşünelim. Bu bilgiye dayanarak bir KİT iki yıl vadeli borçlanmış olsun. Üç ay sonra yayımlanan verilerde ‘KİT-Holding'in kalan üyelerinin hiç fazla vermediği, sadece söz konusu KİT'in yaptığı borçlanma yüzünden konulan kuralın ‘ihlal edildiği' ortaya çıkmış olsun. Bu yönde bir gelişme olabileceğini bir KİT öngörebilir miydi? Bu beklenmiyorsa söz konusu KİT kusurlu sayılabilir mi? Bu durumda, "Aldığın borcu iade et" denilemeyeceğine göre ne yapılacak? Kural ihlali sineye mi çekilecek? Diyelim ki, bu KİT'in yöneticileri, böyle olacağını bilmelerine rağmen, kendileri için gerekli kaynağı bu sorun ortaya çıkmadan önce temin edebilmek için borçlanma yoluna gittiler. Bunun müeyyidesi nedir?
Bu noktada akla bir başka sorun daha geliyor. Elinde bireysel ve toplumsal ölçütlere göre kârlı projeleri olan birden fazla KİT'in aynı anda borçlanma talebiyle ortaya çıktığını düşünelim. Bu KİT'ler arasında borçlanmada öncelik sırası nasıl belirlenecektir? Alışık olduğumuz düşünce biçimi, "Tabii ki DPT belirler" biçiminde oluyor. Ama bu çözümün, aşırı merkezileşmeye yol açma başta olmak üzere pek çok siyasal iktisat sorununa yol açması tehlikesi yok mu? İşte tüm bu nedenlerle, ‘KİT-Holding'in işleme kurallarının ortaya konulması gerekiyor. Bu bir ‘iktisadi tasarım' sorunu olarak algılanmalı ve çözüm üretilmelidir. Mali kural uygulaması başlamadan önce bu tür sorunlara açıklık getirilmesinde yarar olduğunu düşünüyorum.