İranlı protestocu İsrail'e ders veriyor

Dünya Basınından
-
Aa
+
a
a
a

20 Haziran 2009Radikal / Haaretz

O yeşil rengi kıskanıyorum: İran'dan gelen görüntüler, bazı ulusların kendi kaderlerini kendi ellerine almaya çalıştığını gösteriyor. Bazı uluslar hastalıklı bir kayıtsızlıkla yüzeyde aheste aheste gezinmiyor, sonu gelmez bir gevşeklikle etrafa bakınmıyor. Ve bazıları bir sığır körlüğüyle liderlerini takip etmiyor. Belli ulusların tarihinde halkın yeter dediği anlar oluyor. Artık yeter.Çekler ve Ukraynalılar, Fransızlar ve Ruslar, Güney Afrikalılar ve Filistinliler, Taylandlılar ve Çinliler, Lübnanlılar ve şimdi İranlılar, en az bir kez ilham verici bir şekilde sokaklara döküldü ve bir etkide bulunmaya çalıştı. Bazıları başarılı oldu, bazıları başarısız, fakat en azından denediler. Kendilerini kötüden vahime doğru sürükleyen çuvallamış liderlerine teslim olmadılar. Bu sadece bir tiranlık rejimine karşı ayağa kalkmak meselesi değil; bu bazen demokrasilerde de adalet için mücadele etmek meselesi. Mücadele sadece seçimde verilmez; bu tür mücade-leler sokağa taşmalı. Burada da öyle.Özgür İsrail ne kadar özgür?Baskıcı İran'dan gelen görüntüler, karanlığı yarıp geçiyor. Binlerce kadın ve erkek protesto ediyor ve gösteri yapıyor, zafer işaretleri yapıyor ve sloganlar atıyor. Yüzleri açık, korkusuzca dikiliyorlar. Belki de bizim burada hayal ettiğimizden daha azı (çok bilmiş analizcilerimiz sadece karanlıkta bir İran olduğunu sanıyor), fakat özgür İsrail'dekinden daha fazlası olduğu muhakkak.İranlı kadınlar risk alıp seslerinin geri verilmesini talep ederken, İsrailli kadınlar kendilerini, alışveriş merkeziyle parkyeri arasında sessizlikle sarmalıyor. Tahran'daki adam, "Sesimiz nerede?" diye haykırırken, burada "Sonraki tatili nerede geçireceğiz?" diye soruluyor. Burada spor arabalarda, orada sokaklarda. Burada aptallaştırıcı televizyon ekranının karşısında, orada kötülüğün güçlerinin karşısında. Burada karanlıkta, orada halk protestosunun aydınlığında. Biz sokaklara olsa olsa bir festival varsa çıkıyoruz, belki de nadiren bir skandal patladığında. Tel Aviv'in yüzüncü yılı veya kitap festivali, bira festivali veya domates festivali - fakat asla protesto ederek değil. İran'da özgürlük için savaşıyorlar, burada tatil zamanı için.İsrail'de özgürlük olduğu doğru, fakat sadece bizim için, yani Yahudiler için. Tiranlık konusunda ayetullahların rejiminden aşağı kalır yanımız yok: Bizimki de işgal altındaki topraklardaki subayların ve yerleşimcilerin rejimi. Peki ne yapmamız lazım? İran'da polis gösterileri şiddet kullanarak dağıtıyor, vurup öldürüyor. Ya biz ne yapıyoruz?Fırsat bulursanız cuma günü Naalin'e veya Bilin'e gidin ve neler olduğunu görün. Burada da göstericiler benzer bir acımasızlıkla öldürülüyor, fakat İran'da kalabalık bir tiranlık rejimine karşı duruyor, buradaysa sadece bir avuç cesur insan silahlarını ateşleyen Sınır Polisi'ne karşı duruyor. Dahası, kurşunla sustu-rulan protestolar hakkında iki satır olsun yazmıyoruz. Kimseyi ilgilendirmiyor ve buna da demokrasi deniyor.Bir demokrasi sadece seçimlerle sınanmaz. Bir demokrasi günlük hayatla ölçülür. Ulusal hedeflere sadece iktidara aç siyasetçilerle ulaşılmaz; sokaklarda konuşmalı. Son anketlerde İsraillilerin yüzde 64'ü iki devletli çözümü destekle-diğini söylüyor. Gayet güzel. Fakat İsrail böyle bir çözümden adım adım uzaklaşır-ken, başbakan ileriye doğru küçük bir adım atıp ardından aşılması daha da imkânsız engeller diktiğinde, kimse bir şey yapmayı düşünmüyor. Son dönemde tek bir siyasi tartışma işittiniz mi? Sıfır.Başbakan Binyamin Netanyahu'nun konuşmasından sonraki gün, iki devletli çözümü istediği iddia edilen o aynı sessiz ve felç edilmiş çoğunluk sokaklara çıkıp işgalin sona ermesini isteseydi ne olurdu? İnsan ne olacağını sadece hayal edebiliyor. Veya o çoğunluk Arap Barış Girişimi'ne evet dememizi talep etseydi. Ne kadar büyük bir yükseliş yaşanırdı, gerçek bir değişim rüzgârı eser ve onun gücü belki ABD Başkanı Barack Obama, Netanyahu, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı harekete geçirip bir araya getirirdi. Fakat sokaklar sessiz olduğunda, geriye sadece liderler kalır ve onlar da ayakta kalmak güdüsüyle hareket ederler.Aynı derecede hayati kavşakİsrail şu an, en az İran kadar hayati bir kavşakta. Bir kez daha ele geçirilmeyecek bir fırsat var önünde; bu fırsat İsrail'deki bütün insanların geleceğini, en az seçim sonuçlarının İranlıların kaderini etkile-diği kadar etkileyecek. Buradaki fırsatın kaçırılması, en az Mahmud Ahmedine-cad'ın dört yıl önce iktidara gelmesi kadar belirleyici olacak. Fakat totaliter İran'a neler olduğuna bakın, bir de burada ne olduğuna bakın. İsrail Ortadoğu'daki yegâne demokrasiymiş, hadi oradan! (İsrail gazetesi, 18 Ağustos 2009)