10 Mart 2009
Yüce, ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan yargılandığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki savunmasında, iddianamede, Kuvayı Milliye 1919 Derneğinin ''tetikçi kanat sorumlusu olmak''la suçlandığını hatırlatarak, sadece dalga geçme ve şaka amaçlı yaptığı telefon konuşmaları nedeniyle 14 aydır cezaevinde olduğunu savundu.
İddianamede, toplumda küçük düşürülmek için küfürlü konuşmalarının yer aldığını ve bunun basına yansıdığını, ayrıca kendisinde silah bulunduğunun söylendiğini ifade eden Yüce, ''Silah da küfür olsa gerek. Biz Erzurumluyuz başkanım. Erzurum'da da küfürlü konuşmak meşhurdur'' dedi.
Terörle Mücadele Şubesinde ifadesi alınırken kendisine çok baskı yapıldığını, hatta bundan bunalarak ifadesini yarıda bıraktığını, savcılıkta devam edeceğini söylediğini öne süren Yüce, savcının kendisine, ''Veli Küçük ya da Fikri Karadağ'dan talimat alıp almadığını'' sorduğunu söyledi.
Kendisini savcıya götüren ve konuşmalarında bir şey olmadığını, en fazla 3-4 kez duruşmaya gitmesi ihtimali olduğunu söyleyen polisin, nezaretteyken kendisini ''Avukatın seninle görüşmeye geldi'' diye dışarı çıkardığını belirten Yüce, ''Polis, 'Avukatın seni çağırmadı. Sen suikast talimatını Veli Küçük ya da Fikri Karadağ'dan aldığını söyle. Ben savcıyla konuştum, seni serbest bırakacak' dedi'' şeklinde konuştu.
Kimseye iftira atamayacağını belirttiğini anlatan Yüce, hiçbir zaman suikast düzenlemek gibi bir amacı da olmadığını, buna delil olarak gösterilen telefon tapelerinin tamamen gayriciddi konuşmalardan oluştuğunu savundu.
İddia makamının dediği gibi uzman çavuşluktan atılmadığını, hastalığı nedeniyle ayrılmak zorunda kaldığını anlatan Yüce, Kuvayı Milliye 1919 Derneğinin Mersin Mitingi'ni TV'de izlediğini ve milli duygularla çok hoşuna gittiğini, bunun üzerine bilinmeyen numaralar servisinden derneğin numarasını alarak aradığını söyledi.
SİLAHSIZ BİR SUİKAST YAPILIR MI?Telefon görüşmesinde Fikri Karadağ'la tanışmak istediğini söylediğini ve kendisiyle bunun üzerine sadece 2 kez yüz yüze görüştüğünü, onun dışında telefonla konuştuklarını aktaran Yüce, bir telefon tapesinde, silah almak istediğini ancak 1000 TL olduğunu öğrenince 150 lira taksitle alıp alamayacağını sorduğu ifadelerini de hatırlatarak, şöyle konuştu:
''Kuvayi Milliye'nin şemasında, beni tetikçi kanat sorumlusu olarak göstermişler. Sözde Ergenekon terör örgütü bana silah vermiyor. Ben kendim silah arayışına giriyorum. Bana silah vermeyen bir örgüt, terör örgütü olabilir mi? Silahsız bir suikast yapılır mı? Bana 2 trilyon vereceklermiş, villa vereceklermiş suikast için. İddia makamı, suikasttan sonra bir de tatile gidecektik onu yazmayı unutmuş. Ben 1500 TL kredi kartı borcu nedeniyle 10 gün hapis yattım. Bana 2 trilyon verecek insan, benim kredi kartı borcumu da öderdi herhalde.''
Telefon tapelerinde yer alan Sedat Peker'den talimat aldığı ifadesinin de gerçeği yansıtmadığını belirten Yüce, kendisinin telefonda Peker'in Kütahya Cezaevi'nde olduğunu söylediğini kaydederek, ''Ancak o Kandıra Cezaevi'nde yatıyor o sıra. Peker'in nerede yattığını bile bilmiyorum. Demek ki karşımdaki insanla konuşmada resmen dalga geçiyorum'' dedi.
Yüce, askerlik görevini Güneydoğu'da yaptığını ve gösterdiği başarılardan dolayı takdir belgesi aldığını vurgulayarak, tapelerdeki konuşmalarına ilişkin, ''O dönemde Dağlıca operasyonu ve başka eylemlerde şehitlerin artmasıyla biraz duygularımız kabardı. Belki Güneydoğu'daki günleri hatırladık'' diye konuştu.
Geçen Cuma günü 15 teröristin yakalandığını, bunların 13'ünün, hiçbir eyleme katılmadıkları gerekçesiyle serbest bırakıldıklarını ifade eden Yüce, ''Bunların amacı zaten Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmek. Bunun için bir de eğitim alıyor. Sonra geliyor, 'pişmanım'... Pişmanlık Yasası'ndan yararlanıyor. Peki ben ne yaptım Sayın başkanım? Bir eyleme mi katıldım? Eşimden çocuklarımdan aylardır ayrıyım. Eşim şu an belediye yardımıyla geçiniyor. Benim hesabıma 14 aydır sadece 50 TL yattı. Çocuğum Bursa'da hasta, sakat kalma ihtimali var, tedavisini yaptıramıyorum'' dedi.
ÇAPRAZ SORGUSavunmasını tamamladıktan sonra çapraz sorgusu yapılan Muhammet Yüce'ye, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel tarafından ''gazeteci-yazar Fehmi Koru, DTP milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Ahmet Türk ile yazar Orhan Pamuk ve Diyabakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'e yönelik suikast planlarına ilişkin davanın sanıklarından Selim Akkurt ve Fikri Karadağ ile yaptığı telefon görüşmeleri'' soruldu.
Yüce de Fikri Karadağ'dan dernek binası için yer istediği için ''Size yanlış yapan biri varsa harcayalım'' dediğini söyledi.
Ortada bir suikast planı bulunmadığını, Karadağ'ın da bu planlardan haberi olmadığını ifade eden Yüce, şunları kaydetti:
''Biz Orhan Pamuk'u, Sebahat Tuncel'i öldürdüğümüzde ne olacak? Vatan için yapsak bile 'sen provakotör müsün, kimsin' diyecekler. Yapılır mı böyle bir şey? Biz PKK'dan korktuğumuz için suikasttan vazgeçmedik. Vatanımıza zarar gelecekti. Türkiye ikiye bölünecekti. Orhan Pamuk'u öldürmek Türkiye'ye yarar getirmez. Getireceğini bilsem bu işi yapardım. Orhan Pamuk bizim sayemizde rant sağladı. Türkiye'de gladyo tarafından öldürülenler Uğur Mumcu, Hablemitoğlu gibi Atatürkçü insanlardır. Sebahat Tuncel'i cezaevinden çıkartıp meclise sokmuşlar. Bizim ne haddimize. Bu konuşmalar tamamıyla gayriciddi. Kendi aramızda yaptığımız gırgır şaka.''
Bu suikast planlarını telefonda Fikri Karadağ'a anlatmasının nedenini ''şekil yapmak, hava atmak'' olarak açıklayan Yüce, ''Asker olduğu için yakın gördüm. O da beni tersledi. Kuvva yemini hoşuma gitmişti'' dedi.
Üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin ''O yeminde ölmekten öldürmekten söz ediliyor'' demesi üzerine Yüce, ''Onlardan etkilenip aramıştım Karadağ'ı'' diye konuştu.
Yüce, suikast planlarıyla ilgili telefon konuşmalarına ilişkin sorulara da ''Dilin kemiği yok, atar tutar'' karşılığını verdi.
MAHKEME HEYETİ BAŞKANI ŞENGÜN'DEN TEPKİMahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de telefon görüşmeleriyle ilgili Yüce'ye, ''2 kez yüz yüze, birkaç kez de telefonla görüştüğün kişiye 'Şunu, bunu öldüreceğim' demenin anlamı ne? Gırgır, şamata diyorsun. 'Ayşe ile Fatma ile oturdum' demiyorsun da hep adam öldürmekten söz ediyorsun. Nedir yani? Bir dönem askerlik görevinde de bulunmuşsun. Bunları Karadağ'a niye anlatıyorsun? Baban yaşında adam. Sen uzman çavuşsun, o albay. Peki o seni nasıl dinleyebiliyor?'' diye sordu.
Yüce'nin ''Beni kırmamak içindir'' demesi üzerine Şengün, ''Senin ne özelliğin var da kalbini kırmayacak? Teyzenin oğlu ile geyik yaptın tamam da bu kişi seninle geyik muhabbeti yapacak kapasitede insanlardan değil ki...'' dedi.