19 Mayıs 2008Hürriyet Gazetesi
10 yılda afetlere hazırlık için çok şey yaptık ama hiç yeterli değil. Özellikle de riskleri azaltamadık ve halka inemedik. Ben belediye başkanı olsaydım, öncelikle yapacaklarımı yazdım... Marmara'da yaşadığımız depremler gibi yıkımlara neden olabilen afetler, Türkiye'de afet ve acil durum yönetimleri konusunda daha yüksek standartlara, ortak bir eğitime, hazırlığa ihtiyacımız olduğunu gösterdi. Etkin afet yönetimi için öncelikle afetlere hazırlığı bireyden ve evden başlatmalıyız. Bu nedenle, belediye başkanı olsaydım öncelikle şunları yapmaya çalışırdım:1. Fay hatlarına ve zemine asla takılıp kalmazdım. İyimser değerlendirmelere aldanmaz en kötü olasılığa göre hazırlanırdım. Ayrıca yaptıklarımı hiç bir zaman yeterli görmez, şakşakçılardan, kurumsal milliyetçilik ve körlükten kaçınırdım.2. Şatafatlı fakat atıl arama kurtarma ekipleri kurmak yerine afetlere müdahale için itfaiyeye ve/veya itfaiye gönüllülerime yatırım yapardım. İtfaiye konusunda ülkemizde akretidasyonu sağlayacak İtfaiye Genel Müdürlüğü kurulması için çalışırdım. Afet planlarımı sadece binaların yıkılma riskine göre değil aynı zamanda yangın ve tahliye risklerini de dikkate alarak yapardım. Ayrıca, su kesintisi, yolların tıkanması gibi nedenlerle yangınlara taşıma suyla müdahale edilemeyeceğini düşünerek, sabit su tanklarını depreme dayanıklı hale getirir ve her yere hizmet verecek şekilde yaygınlaştırırdım. ŞARKICI, TÜRKÜCÜYLE VATANDAŞ TOPLAYIP BİLGİ VERİRDİM3. Gösterişli ve atıl afet yönetim merkezleri yerine içinde güvenli yaşamı öğreten müze, ilk yardım ve yangın eğitimleri de veren Afet Üsleri kurardım. Afet sonrası kendi kendisine yeterli olabilmesi için (şarkıcı, türkücü de getirerek) topladığım vatandaşlarıma ilkyardım ve yangın söndürme eğitimleri verirdim. Eğitimlerini tamamlayanlara ilk yardım çantası, duman detektörü ve yangın söndürücü dağıtırdım.4. Tüm belediye birimlerini ve kamu binalarını tansiyon ölçme aletinden Acil Sağlık Müdahale Setine kadar temel sağlık malzemeleri ile donatırdım. Bunları, mağazaların, sinemaların özel kurum ve kuruluşların da bulundurması için onları teşvik ederdim. 5. Yerel Afet Gönüllülüğünü (YAG) teşvik eder; öncelikle istekli ve kendi aralarında organize olmuş site, sokak, mahalleliye gerekli eğitim ve malzeme için yardımcı olurdum. YAG ve mahalle komiteleri ile beraber organize ettiğim tatbikatlara anaokulu öğrencilerinden mahalledeki en yaşlı bireye kadar çok geniş bir katılım sağlardım. BUNLAR BENİM İŞİM DEĞİL, DEMEZDİM6. Belediye binalarının, parkların, salonların, okulların afet anında geçici sığınma yeri olarak kullanılacağı bilerek buralarda en az üç günlük ihtiyacı karşılayacak temel gıda ve sağlık malzemelerini depolardım. Bu malzemeleri kullanma süreleri geçmeden ya yoksullara dağıtır ya da tatbikatlar da kullanarak yenilerdim.7. Afetten hemen sonrasında enkazı nereye dökeceğimi, yaralıları nerede toplayacağımı, yardımları nerede depolayıp nasıl dağıtacağımı ve barınma imkánlarını şimdiden belirleyip planlardım. Ayrıca tıkanan trafiğimi, yeşil alan eksikliğimi, dar sokaklarımı, problemlerimi de çözecek şekilde afetten sonra yeniden yapılanma için gerekli olan planlarımı da şimdiden hazırlardım. 8. Cep telefonları yaygınlaştıkça kentlerde telefon kulübeleri azalmakta. Bu nedenle, afet anında GSM şebekelerinin çökmesi durumunda kullanılması için Japonya'daki gibi "171 Sesli Mesaj Servisi," gibi sistemlerin GSM şirketlerince kurulması için çalışırdım. 9. Bitişik nizamdan vazgeçilecek, zemine uygun bina yapılmasını sağlayacak, sağlam zemin diye ormanlara ve su havzalarına çürük bina yapmak isteyen açıkgözleri de engelleyip, afetlerde kullanılacak tahliye yolları, toplanma alanlarını da göz önüne alarak kentsel dönüşümü planlardım.10. Belediye başkanı olarak asla "Bunlar benim işim değil" demez; 5393 sayılı Belediye Kanu'nun afetlerden korunmak ve bunların zararlarını azaltmak için zarar azaltmak, müdahale planları yapmak, halk eğitimi faaliyetlerini yürütmek, gerekli donanımları hazırlamak gibi bana görevler verdiğini hiç aklımdan çıkartmazdım.