Tersane işçileri neden ölüyor?

Dünya Basınından
-
Aa
+
a
a
a

7 Şubat 2008Tülay Sağlam

Tuzla’daki Şahin Çelik Tersanesi’nde gemi boyama işinde çalışan 19 yaşındaki Metin Turhan denize düşerek öldü. Böylece ölenlerin sayısı son 7.5 ayda 14, son 8 yılda 50’ye çıktı. İddia çok; tersanelerde güvenlik olmadığı, riskli işlerin taşeronlar aracılığıyla sigortasız işçilere yaptırıldığı, ölenlerin de sigortasız olduğu, ölüm raporları değiştirilerek olayın örtbas edildiği, yakınlarının ‘kan parası’ verilerek susturulduğu vb... İşçiler, her ölenin ardından yürüyüş yapıyor, bu iddiaları gündeme getirip protesto ediyor. NTVMSNBC iddiaları sordu; tersanede yetkili işçi sendikası olan Liman, Tersane, Gemi Yapım Ve Onarım İşçileri Sendikası (Limter-İş) Başkanı Cem Dinç, ölen işçilerden İbrahim Levent’in eşi Ruhiye Levent, Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Başkanı Murat Bayrak ve konuyu sık sık köşesine taşıyan Sabah Gazetesi Yazarı Umur Talu anlattı.

İşçi Sendikası Başkanı iddia ediyor:İŞVEREN ÖNLEM ALMIYOR, İŞÇİLER ÖLÜYORLiman, Tersane, Gemi Yapım Ve Onarım İşçileri Sendikası (Limter-İş) Başkanı Cem Dinç:Tersanelerde meydana gelen ölümler yeterli iş güvenliğinin sağlanmamış olmasından kaynaklanıyor, işveren gereken önlemleri almıyor, işçiler ölüyor. Birincisi; sektör 2001 yılından beri hızla büyüyor ve buna paralel olarak da alan daralıyor. Alanın daralmasıyla birlikte iç içe geçmiş iş mekanları ve bundan dolayı da iş kazaları sürekli artıyor. İkincisi; 2000’e yakın yaygın taşeron şirket var. Ana firmalar işi, maliyet gücünü kaldıramayacak bu şirketlere devrediyor. İş güvenliğinin sağlanmaması, çalışma saatlerinin düzenlenmemesi, ücretlerin verilmemesi, sigortaların ödenmemesi gibi sorunlar taşeronların üzerine yıkılmış durumda. Taşeronlar ise bunları kaldıracak kapasitede değil. Üçüncü sırada işçilerin örgütsüzlüğü geliyor, işçilerin yüzde 10’u bile örgütlü değil, dolayısıyla haklarını arayamıyorlar. YEVMİYELİ İŞÇİLER ÖLÜYORTersanelerde her ay iki ölümlü kaza oluyor. 2006’da 18.500 iş kazası oldu. Bir yılda 18.500 iş kazası devasa bir rakam. Bunun minimuma inmesi için taşeronluk sisteminin yasalardaki gibi uygulanması gerekir. Çalışma saatleri ağır ve tehlikeli iş kolları yönetmeliğinde 7.5 saat diyor, 7.5 saat uygulandığı zaman da kazalar minimuma inebilir. Ölümlerin önüne geçilebilmesi için tersane patronlarının bunları göz önüne alması gerekir. 4857 sayılı iş yasasında ‘İşveren, asıl işi veremez, ancak uzmanlık gerektiren geçici işleri alt işverene verir’ diyor. Gemi işi de asıl iş olduğuna göre bunları taşeronlara veremez, yani taşeron firmaya inşaat, bilgisayar donanımı, vinç yapımı gibi işleri verebilir. Ama gemi işinin tüm yapımını, yani kaynak, montaj, boya gibi işleri veremez. Ölümler daha çok bu işlerde ve taşeron işçilerde oluyor. Kadrolu, yani ana firmalara bağlı olan işçiler hayatlarını kaybetmiyor, taşeron firmalarda yevmiyeli çalışan işçiler ölüyor. Bunun nedeni de iş güvenliğinin, maliyetleri kaldıramayacak, ağır ve tehlikeli iş kolları yönetmeliğini aynen uygulayamayacak taşeronların üzerine yüklenmesidir. Çünkü ana firma kendi kadrosundaki elemanlara gerekli şartları sağlıyor.TEHLİKELİ İŞKOLU YÖNETMELİĞİ UYGULANMALIKazaların araştırılması için 3 Ekim 2007’de oluşturulan ‘Tuzla Tersaneler Bölgesi İzleme ve İnceleme Komisyonu’nun hazırladığı raporu Çalışma Bakanlığı’na gönderdik. Bizim tersanelerden 4 ana talebimiz var: İşçi cinayetlerinin son bulması ve sorumluların yargılanması, Tuzla tersanelerinde daha erken emekliliği getiren İtibari Hizmet Kanunu’nun uygulanması, ağır ve tehlikeli işkolları yönetmeliğinin uygulanması ve TBMM Araştırma Komisyonu’nun oluşturulması. Bu taleplerden araştırma komisyonu talebimiz gerçekleşiyor, diğerlerinin de gerçekleşmesi için çalışacağız.

Tersane ölümlerle ilgili iddialar korkunç..

HİÇ OLMAZSA BARET, GÖZLÜK VERİLMELİBiz sorunun tamamen ortadan kalkacağına inanmıyoruz. Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Ağustos ayında 5 işçinin seri bir şekilde peş peşe ölmesinin ardından Tuzla tersanelerini gezdi, incelemeler yaptı ve konunun araştırılacağını söyledi. Ama ne yazık ki Faruk Çelik gittikten sonra, yani Ağustos ayından itibaren 5 kişi daha öldü. Ölümlerin minimuma inmesi için uğraşıyoruz. Burada işçilerin de örgütlenmesi büyük önem taşıyor. Biz iş güvenliğinin sağlanması, hiç olmazsa tulum, baret, gözlük, kemer gibi temel güvenlik malzemelerinin sağlanması, çalışma saatlerinin ve sigortaların düzenlenmesi gibi konularda tersane sahiplerini zorlayacağına inanıyoruz.ÖLÜMLER ÖRTBAS EDİLİYORMetin Turhan ile birlikte 2000 yılından itibaren hayatını kaybedenlerin sayısı 50’yi buldu. Tersane patronları, taşeronlar aracılığı ile ölen ya da yaralanan işçilerin aileleriyle anlaşmaya çalışıyorlar. Ölen işçinin yakınına, ‘Mahkemeye gitmeyin size kan parası olarak 50- 60 milyar lira verelim’ diyerek dava açmalarını engelliyorlar ve olayın üstü örtülüyor. Bunun çok sayıda örneği var. Zorda kalıp anlaşanlar da var.Ölen işçinin eşi anlatıyor:PARAYI ALDIM VE ŞİKAYET ETMEDİMAğustos 2006’da iş kazası sonucu ölen İbrahim Levent’in eşi Ruhiye Levent:Eşim 16 yıllık kaynakçıydı. Senelik izin istediği zaman ‘kadrolu işçi değil, yevmiyeci’, diyorlar, ama ‘Maaşım niye kadrolu işçiler gibi’ dediği zaman da ‘kadrolu işçisin’ diyorlardı. Yani eşimin 16 yıl kadrolu mu, yevmiyeli mi çalıştığı ölünceye kadar bir muammaydı. Taşeron olduğu için hangi tersaneden iş alırsa orada çalışıyordu, bu arada tabii giriş çıkışlar olduğu için de sigortası da tam olarak ödenmiyordu. Yeni boyama yapılmış bir tankta kaynak yapmaya sokmuşlar, tankta meydana gelen patlama sonucu hayatını kaybetti.KAN PARASIYLA KAPANDI, PİŞMANIMEşim ölünce hiç bir hukuki süreç başlatamadım. Çünkü bizim kanunlarımıza göre bir hukuki süreç başlattığınız zaman 2- 3 yıl sürüyor. Ondan sonra tersane temyize gidiyor bu da en az 5 yıl oluyor. Tersane işçilerinin aldığı maaş ve geçim durumu belli. Zaten borç harç içindesiniz, elinizde avcunuzda bir şey yok, 7-8 sene bekleyecek durumunuz da yok. O zaman verilen kan parasını kabul edip oturuyorsunuz. Ben de buna mecbur olanlardan biriydim, bana 60 milyar lira verdiler, ben de şikayetçi olmadım. Ama bu şekilde kan parasıyla olay kapandığı için çok pişman oldum, keşke bir gelirim olsaydı da ben bu davayı sürdürebilseydim ve sonuna kadar gidebilseydim.

Ölenlerin adlarının yazıldığı dev pankartla protesto...

Sanayiciler Birliği Başkanı ne diyor?BİZİM KADAR GÜVENLİ VE TEDBİRLİ BAŞKA SEKTÖR YOKGemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat Bayrak:Tuzla’da hiç bir tersanede sigortasız işçi çalıştırılmıyor. Sigortasızlığın iş kazasıyla ne ilgisi var? Biz AB standartlarında, AB ülkelerine gemi yapıp satıyoruz, bırakın sigortasız işçiyi, meslek hastalığından bir zarar görmüş işçiyi dahi çalıştıramazsınız, bunlar konuşuyor ama havaya konuşuyorlar. Türkiye’de bizim kadar iş güvenliği ve iş emniyetiyle ilgili gerekli tedbirleri alan başka bir sektör yoktur. Biz örneğiz. Herkes bilip bilmeden konuşuyor ama bu işler öyle değil. Mesela bazı arkadaşlar bazı raporlar hazırlamışlar. Limter-İş Sendikası raportörler birliği midir, bunu anlayamıyorum. Siz bunların işçileri mi savunduğunu sanıyorsunuz, bunlar işçileri başka bir sendikadan koparıp kendi bünyelerine katmak istiyorlar ama bizim işçilerimizin hiç birisi sendika istemiyor zaten. SENEDE 5-6 ÖLÜM İŞİN DOĞASI GEREĞİAğır riskli işyerlerinde senede 5-6 ölümlü kaza oluyor, kazalar işin doğası gereğidir. Kimi suçlayacağız ki? Her ne sebeple olursa olsun, iş kazasını önlemek mümkün değil. Bu işyerleri

Tersane ölümleri Meclis gündemine de taşındı.

dünyada da böyledir. Biz bir araştırma yaptık, gemi inşa sanayinde dünyada en az ölü veren ülke Türkiye’dir. Yani bu kadar iyi tedbirler almışız ama yine de herkes ayağa kalkıyor. Tabii ki ölümü kimse sevmez ama bazı sendikacılar tersaneleri kan emici olarak gösteriyor, böyle bir şey olur mu? Bu sektör risk oranı en ağır yani Çalışma Bakanlığı’nın sırlamasında da en yüksek riskli olandır. Bu da bu iş yerlerinde mutlak surette tedbir alınmaz ise ölümlü kazalar olur demektir. İŞÇİ İNSAN DA, TRAFİKTE ÖLENLER İNSAN DEĞİL Mİ?Biz bütün tedbirleri alıyoruz, bazen işçide kabahat oluyor, bazen aracı, yani vinci kullananda oluyor. Yani bunu önlemek mümkün değil, işin doğası gereği böyle kazalar oluyor. 50 senelik şoför kaza yapıyor, 5 kişi birden gidiyor; yani bunu önlemek sizce mümkün mü? Bu işyerlerinde çalışanların sayısı 50 binin üzerinde. 50 binin üzerinde çalışanı olan ve ağır riskli işyerlerinde senede 5-6 ölümlü kaza oluyor; bu kaçınılmaz. Her gün trafikte yüzlerce binlerce kaza oluyor, o zaman bunlar niye önlenmiyor; aynı şey değil mi? Şimdi burada çalışırken ölen insan da, trafikte ölen insan değil mi? bunları önlemek mümkün değil.KAN PARASI DEĞİL, MADDİ YARDIMBu işyerlerinde her zaman taşeronlar çalışır. Bu işin doğasından kaynaklanıyor. Kan parası iddiası da doğru değil. Hiç öyle bir şey yok. Bizim arkadaşlarımız o kadar vicdanlıdır ki, gider ölen işçinin ailesine gereken maddi yardımı yapar. Ama bunu kan parası ya da olayı kapatmak şeklinde değerlendirip sabote etmek vicdansızlıktır. Yani siz hukuki süreci nasıl engelleyebilirsiniz, bir kere kamu davası devam eder. Bizim hakim ve savcılarımız bu konuda çok titiz çalışır, aile işverenle uzlaşsa bile amme davası devam eder. Yani gerçekler ortadayken iftiralar pasif kalır.

"İnsanca çalışma koşulları istiyoruz" pankartıyla yürüyüş...

Gazetecinin yorumu:HEM BAŞARI HEM DE VAHŞET VARSabah gazetesi yazarı Umur Talu: İşin iki boyutu var: Bir tanesi bu tersaneler anormal bir başarı kazanmış durumda. Bildiğim kadarıyla gemi inşasında Türkiye, Avrupa birincisi oldu. Ama başarının öteki yüzünde de bir vahşet var. Bu son olay da bu vahşetin çirkin yüzünü ortaya koydu. Çünkü denizden çıkan işçinin cesedi, polis gelene kadar gemide asılmış, yani denizden çıktığı gibi öyle bırakmışlar. Özetle şunu söyleyebilirim ki başarının diğer tarafında taşeronlaştırma, güvencesiz bırakma, en basit güvenlik tedbirlerini boş verme, mümkün olduğunca maliyetleri düşürme, sigortasızlık, pervasızlık ve umursamazlık var. DEVAMLILIK, İHMAL VE ÇİRKİNLİKBu tersanelerden iki tane milletvekili çıktı, biri AKP diğeri MHP milletvekili ve ikisi de tersane sahibi. Yani tersaneciyi ve onun çıkarlarını temsil eden milletvekili dahi çıkarıyorsunuz ama işçilerin temsili açısından sendikalaşma mümkün olmuyor. Tabii ki işverenler, ‘Çok kötü koşullarda çalıştırıyoruz, bu insanlara köle muamelesi yapıyoruz, son 7.5 ayda 14 kişiyi öldürdük ama ne yapalım, iyi para kazanıyoruz’ demezler. Tabii ki otobüste, uçakta yani her yerde kaza olabilir ama burada bir devamlılık, bir ısrar ve her olayda bir ihmal ya da çirkinlik var. Mesela, işçilerin öldükten sonra sigorta kaydı yapılmaya çalışılıyor. ‘Kalp krizinden öldü’ denilen işçinin elektrik çarpmasından öldüğü bilinen bir yerden bahsediyoruz. İŞÇİ KAYITLI DEĞİLSE KAMU DAVASI DA AÇILMAZKesin ölü sayısı bilinmiyor çünkü bazıları kayda bile geçmiyor ama 7.5 ayda 14 ölü olduğu kesin. Kayıtlar sağlıklı değil çünkü bir çok işçi tersanelere ziyaretçi kartıyla giriyor. Olayların örtbas edildiği yönünde bir iki örnek biliyorum. Aile şirketle anlaştığında kamu davası devam eder ama eğer kamu davası açılmışsa. Yani eğer işçi kayıtlı değilse, ölümü dahi kayıtlara geçmemiş ise olay aileyle tersane arasında kalabilir. Bu şekilde kapatılmış olaylar olduğunu biliyorum. Sonuçta bu insanlar 300-500 lirayla çoluk çocuk geçindirmeye çalışıyorlar. Yani 30 bin liraya da bu olayların kapatıldığını duydum.Tuzla tersanelerinde ölenlerin listesi

http://www.ntvmsnbc.com/news/434678.asp