14 Ocak 2008
Malatya'da Zirve Yayınevi'nde Almanya uyruklu Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in boğazlarının kesilerek öldürülmesiyle ilgili davanın üçüncü duruşması bugün yapılıyor.
cnnturk.com'un haberine göre sanıklar Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker, Cuma Özdemir ve Salih Güler Malatya Kapalı Cezaevi'ne ait araçlarla güvenlik önlemleri altında Malatya Adliyesi'ne getirildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül de duruşmayı izlemek için adliye binasına geldi. Ayrıca, Geske'nin eşi Suzanne Geske ile Necati Aydın'ın eşi Şemse Aydın'ın yanı sıra sanık yakınları da duruşmayı izlemek için mahkeme salonunda yerlerini aldı.
Üskül "Bu ihlalle ilgili bilgilenmek ve duruşmayı izlemek istedim. Türkiye laik bir devlettir. Laikliğin temel gereklerinden birisi de inanç, din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına almaktır. Devlet bütün inançlara eşit mesafede durmak durumundadır. Durum böyleyken burada bazıları inançları nedeniyle böyle bir cinayetle karşı karşıya kalmıştır. Bu kabul edilemez" dedi. Üskül bir gazetecinin "Sizce burada gerçek zanlılar mı yargılanıyor?" sorusunu "İşin adli yönüyle ilgili hiçbir değerlendirme yapmayacağım. Olay yargı organlarının elindedir. Bu konu mahkeme heyeti ve iddia makamı arasında tartışılacak bir konudur. Basında bazı görevlilerin adları geçiyor. Bütün görevlilerle ilgili soruşturma ve inceleme yapılıyor. Suç unsuruna rastlanırsa adalete teslim edileceklerdir" diye yanıtladı.
Sanıklar hakkında, öldürülen 3 kişiye karşılık, üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Suzanna Geske: 2005'te yayınevini bastılar
Bu arada Taraf gazetesinin dünkü haberinde Suzanna Geske'nin "2005 Aralık ayında Ülkücü bir grubun yayınevini bastığını, bu baskının eşinin öldürülmesinden sonra bir arkadaşı tarafından dile getirildiğini, ancak, o dönemde emniyetin bu bilgiyi kayıtlara geçirmediğini söylediği" belirtiliyor.
Geske olayı şöyle anlattı:
"Bir arkadaşım emniyette ifade verdi. Altı-yedi saat orada kaldı. Bir olay anlattı. Fakat, o olayı emniyette yazamadılar. Arkadaşım, ısrar ettiği halde, 'Bu olay kayıtlara geçsin' dediği halde, kaydetmediler. Arkadaşıma, 'Biz bunu yazarsak, Türkiye'yi çok kötü görecekler' diyerek, yazmadılar. Demek ki, bazı şeyleri hemen silmek istiyorlar. Benimle kişisel olarak doğrudan ilgisi yoktu ama, Malatya'daki Hıristiyanlarla ilgiliydi.
"Malatya'da kargo şirketinin önünde bir grup, protesto gösterisi yapmıştı. Aynı grup, kargo şirketinin önündeki eylemden yaklaşık bir hafta sonra yayınevini bastı. Baskın sırasında yaptıkları bozkurt işareti aynı grup oldukları izlenimini veriyordu.
"Yayınevinde bulunan H.Y. ve Martin De Lange'ı tehdit edip gittiler. Yayınevi cinayetinden sonra, Malatya Emniyet Müdürlüğü'ne ifade veren H.Y., 2005'in aralık sonunda yaşanan bu olayı tüm ayrıntılarıyla anlattığı halde, polisler H.Y'nin ifadesini de kayıtlara geçirmediler. Yani, bu baskın olayı kayıtlara hiçbir şekilde geçirilmedi."
Günaydın'ın hastane kayıtları Emniyet gecikmesi nedeniyle kanıt olmadı
Öte yandan geçtiğimiz günlerde Malatya davası sanığı Günaydın'ın hastanede uyandıktan sonraki zamana ait görüntü kayıtları, Emniyet mahkeme onayına geç sunduğu için mahkeme tarafından kabul edilmedi ve "delil olma" niteliğini yitirdi.
Bu olay üzerine bianet'in görüştüğü müdahil avukatlar "Sadece 'ihmal' olma ihtimali düşük" demişlerdi. (NZ/TK)
http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/104139/malatya-davasinin-ikinci-durusmasi-basladi