4 Ekim 2007Tülay Sağlam
15 Ekim’den itibaren kamu hastaneleri, yatarak tedavi gören hastaya ilaç ve malzeme aldıramayacak; hastayı tahlil ve tetkik için başka bir sağlık kurumuna sevk edemeyecek. Uygulama 15 Haziran’da, hastanelere hazırlıklarını tamamlamaları için 4 ay geçiş süresi tanıyarak başlatıldı. Ancak 15 Ekim’e kısa süre kaldığı halde, hastaneler altyapısını tamamlayamadı. Başta üniversite hastaneleri olmak üzere kamu hastanelerinin yetkilileri, yeni düzene hazır olmadıklarını, bu durumda 15 Ekim’den itibaren bırakın kanser hastalarını, en basit hastalıklar için bile kamu hastanelerinin ‘tehlikeli’ olabileceğini söylüyor. NTVMSNBC’ye konuşan doktorlar, “Program uygulanamaz, uygulansa bile hayati sorunlar yaşanır” diyor.
Prof. Özdemir Aktan (İstanbul Tabip Odası Başkanı)KALİTEDEN ÖDÜN VERİLECEKHiç bir kamu hastanesi bu uygulamaya hazır değil, özellikle İstanbul’da çok ciddi sıkıntılar yaşanacak. Burada esas zor durumda kalanlar üniversite hastaneleri. Çünkü üniversite hastanelerinin giderleri daha fazla. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ödediği paralar da bunu karşılayamıyor. Sağlık kurumlarının bu fiyatlarla bu işi kaldırması mümkün değil. O zaman ne olacak, kaliteden ödün verilecek. Mesela bir kez kullanılması gereken malzemeyi birkaç kez kullanmak ya da daha düşük kaliteli ürünlere yönelmek zorunda kalınacak. KANSERİ BIRAKIN EN BASİT TEDAVİ BİLE AKSAR En azından süreyi uzatmaları ya da hastanelere bu işi bu fiyatlarla nasıl yapacaklarını anlatmaları lazım. Aksi taktirde bırakın kanser tedavisini ya da ilik naklini, en basit tıbbi işlemler bile aksar ve muhakkak sorun yaşanır. Çünkü maalesef hastanelerin bir çoğu ilaç, ameliyat eldiveni, ameliyat ipliği, baticon ve katater gibi basit olanların yanı sıra maliyeti çok daha yüksek olan malzemeleri de hastaya aldırıyor. Çünkü Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ödediği parayla bu maliyeti kaldıramıyor. ÖZEL HASTANEYE HAKSIZ AVANTAJBurada bir de rekabet eşitsizliği var, özel hastaneler korunup kollanıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu özel hastanelerin fark almasına ses çıkarmıyor ama kamu hastanelerinin fark almalarını engelliyor. ‘Sağlıkta dönüşüm’ programını, ‘hastanın cebinden daha çok para çıkacak’ diye eleştirenlerin bugün haklı çıktığını gördük. Çünkü hasta üniversite hastanesine gidip sorun yaşayacağına ve hayatını riske atacağına, ‘farkını vereyim de adam gibi tedavi olayım’ diyerek özel hastaneye gidecek. Zaten yıllardır doğru dürüst yatırım yapılmayan üniversite hastanelerinin gelirleri çok ciddi şekilde düşürüldü. Özel hastanelere haksız bir avantaj sağlanıyor, kamu hastanelerinde ise sağlık sistemini durdurmak için her şey yapılıyor. Özel hastanelerin önü açılıyor, bunu siyasi bir yatırım olarak değerlendirmek mümkün. Prof. Cihan Uras (Cerrahpaşa Tıp Fakültesi)AMELİYATLARDA HAYATİ TEHLİKELER OLACAKAmeliyatta kullanılması zorunlu olan malzemeleri hastalara aldırarak bu ihtiyacı ancak karşılıyoruz, eğer eksiklikler tamamlanmadan böyle bir uygulamaya geçilirse o zaman ameliyatlarda bir çok sorunla karşılaşırız. Örneğin bir kalın bağırsak kanseri ameliyatında, bağırsağı dikmek için otomatik aletler kullanıyoruz. Eğer bu malzeme yoksa hem ameliyatta hem de ameliyattan sonra hayati tehlikeler olacaktır. Önce üniversitelerin altyapıları düzenlenmeli, gerekli tüm malzeme ve ilaçlar temin edilmeli. Böyle bir uygulamaya ancak ondan sonra geçilebilir, yoksa şu anki üniversite hastanelerinin ekonomik gücü bu kadar ağır bir yükü kaldıramaz. Prof. Tugan Beşe (Cerrahpaşa Tıp Fakültesi)MALZEMELERİ YIKAYIP BİRKAÇ KEZ KULLANIYORUZBu tip olaylar yıllardan beri var, bize sürekli ‘dışarıdan malzeme aldırmayın’ derler, biz de ‘o zaman siz verin’ deriz, veremezler. Sonra bir alım yaparak verirler, ama üç gün sonra onun da devamı gelmez. Yani bu tip uygulamalar yıllardan beri mevcut. Buradaki en önemli nokta altyapı. Altyapı oluşturulmuş, hangi kliniğin hangi ameliyatta, ne kullanması gerektiği belirlenmiş ve bu malzemeler depolara doldurulmuş ise problem olmaz. Ama bence böyle bir şeyin olma ihtimali yok. Örneğin; ameliyatın tekniğini kolaylaştıran malzemeler var. Bunların da dispozbl yani hastaya özel, bir kez kullanılıp atılacak uçları var. Biz zaten bu malzemeleri bile hiçbir zaman bir kez kullanamıyoruz, tekrar yıkayıp tekrar steril edip bir kaç kez kullanıyoruz. Bu malzemelerin mutlaka temin edilmesi lazım, bunları devlet vermezse hastaya aldırmak zorunda kalıyoruz. Dışarıdan aldırdığınız zaman, bunu satan yer de üzerine ciddi kâr koyuyor, ama bunları devlet alacak olursa daha ucuza geliyor. Kısacası zaten sıkıntı yaşıyoruz, altyapı oluşturulmadan düğmeye basılırsa sağlık sisteminde çok ciddi aksamalar olur. Dr. Altan Ayaz (Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri)REÇETEYİ HASTAYA VERİRKEN UTANIYORUMBen mesleki pratiğimi tam da böyle bir işin göbeğinde yapıyorum, Dışkapı Hastanesi acil servisinde çalışıyorum. İlaç ya da malzeme alması için karda-kışta ya da geceyarısı reçeteyi bir hastaya verirken gerçekten utanıyorum, böyle olmaması lazım. Bir hastanenin tıbbi tedavi için gereken tüm ilaç ve malzemeyi temin etmiş olması lazım. Bu uygulamanın başlangıç tarihi aslında 15 Haziran’da çıkarılan Sosyal Güvenlik Genelgesi’ne dayanıyor. Bizim o genelgede olumlu bulduğumuz tek madde budur. Yatan hastaların tıbbi ihtiyaçlarının hastane tarafından karşılanmamasının yarattığı sıkıntılar inanılmaz boyuttadır. Hastane kapılarında bekleyen eczacı çırakları ya da reçete kapmak için yarışan malzemeciler ile geceyarısı hasta yakınlarının eline reçete tutuşturulup, ‘hadi git şu ilacı bul da gel’ denmesi çok içler acısı bir manzara. HASTANIN LEHİNE AMA GÜÇLÜĞÜ DE ORTADABunların ortadan kalkacak olması açısından düzenleme hastaların lehinedir. Ancak pratikteki güçlükleri de ortadadır. Madem bu konuda böyle hayırlı bir adım atılıyor, o zaman buna yönelik bazı kolaylıklar da gösterilmeli. Bunun için de sosyal güvenlik kurumu yetkilileri, sağlık teşkilatları, bakanlık ve diğer kurum yetkililerinin bir araya gelip neler yapılacağını acilen konuşması lazım. Aslında çok kolay düzenleyeceğimiz üç-beş maddeyle işin içinden kolaylıkla çıkarız. Özünde vatandaş için olumlu altyapı oluşmadan uygulamaya koyamazsınız. Çünkü hasta hastanede ilacı bulamaz, dışarıdan alamaz ve sevk de edilemezse o zaman ne yapacak? Bunları göz önüne almak lazım.