Dink Cinayeti Soruşturması

-
Aa
+
a
a
a

1 Temmuz 2007Radikal GazetesiPerihan Mağden

Bu sitenin 2 yazarı: Ayşe Asuman Özdemir ve Gazi Güder DE 27 Haziran’da gözaltına alınmışlar.

Emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ve emekli astsubay Oktay Yıldırım’ın başını çektiği olaylarla alakaları nedeniyle. (Ve fakat Eskişehir’de mühimmatıyla anne evinde yakalanan emekli binbaşı Fikret Emek kadar dikkat çekmemişler.)

Ayşe Asuman Özdemir hanım emekli bir banka çalışanı, Gazi Güder beyefendi ise, aaa! çok çok şaşıracaksınız: yüzbaşılıktan istifa etmiş eski bir deniz subayı! ‘Siteye Göre Kim Kimdir’ kutusunda diyelim, Kuvvai Milliye Derneği ile Kuvvayi Milliye Derneği’nin nasıl 2 ayrı oluşum olduğu, Oktay Yıldırım’ın komando emeklisi olduğu, birlikte ismi anılanlardan mesela Veli Küçük ile Muzaffer Tekin’in aralarının ‘limoni’ olduğu gibi çok çok fayideli bilgiler var.

Ben bunlardan en faydalı bulduklarımla devam edeceğim. (Salı günü.)

Ama başımıza örülmeye çalışılan, çok vahim bir çorap söküldü ve her ilmeğinden yeni bir (emekli) askerin ismi çıkıyor. Ulusalcı, vatanperver, iyi çocuk emeklileri.

‘Asker’ demişken: Dink Cinayeti Soruşturması kapsamında Trabzon’da ortak inceleme yapan Mülkiye ve Jandarma müfettişleri uzlaşamamışlar. Raporda Mülkiye müfettişleri Jandarmayı inandırıcı bulmamış. Jandarma da n’apmış? Topu polise atmış. ‘Polis kusurludur’ demeye getirmiş. Raporunda.

Dink Cinayeti’ne zira Pelitli’nin jandarmaya bağlı bir bölge olmasının yanı sıra, mebzul miktarda Jandarma Gölgesi (Veli Küçük dahil) bulaştı: Diyelim azmettiriciler arasında ismi geçen Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci ifadesinde “Jandarmanın haber alma elemanı olduğunu ve Dink’in öldürüleceği istihbaratını jandarmaya verdiğini” söylemişti. (Demet Ergün, Timur Soykan haberi-Radikal)

Benim yazılarım da aynen Emekli (Vatanperver) Asker İlişkileri gibi, Çorapsöküğü Tekniği ile yazıldığından şimdi de Mülkiye Müfettişleri mevzulu şu habere bakalım, dilerseniz. ‘Polis Bulamadı Müfettiş Buldu’ Hürriyet-28 Mayıs.

“İstihbarat Şubesi’nin Ümraniye’de Yasin Hayal’in fırıncı ağabeyi ile ilgili yaptığı araştırmaya yer verilen raporda, ‘Adreste Osman Hayal’in tespit edilemediği tespiti EKSİKTİR. Osman Hayal, Tüylüoğlu ekmek fırınında çalışmıştır. TESPİTİ GEREKİRDİ’ denildi. İki başmüfettişten birinin aynı adrese gidip Osman Hayal’in çalıştığı fırını bulduğu, fırın sahibiyle bizzat görüşüp tutanağa geçirdiği kaydedildi.”

Yukarda alıntılanan rapor, Emniyet Müdürü(müz) Cerrah’a (görevi ihmalden) ağır suçlamalar yöneltilen rapor. “Kuvvetle muhtemel bir olayın önlenmesi için gerekli tedbirleri almadığı anlaşılan kişilerin kusurudur” yazılan rapor.

Yani n’olmuş? Yasin Hayal’in Dink Cinayeti Soruşturması’nda kilit önem taşıyan ağbisinin çalışmış olduğu yeri İstihbarat tespit edememiş!

Başmüfettiş-lerden biri ise adresi ellerinde bulunan Tüylüoğlu fırınına gidip sahibiyle görüşmüş, gereken tespiti yapmış.

Fırın nerde? Ümraniye’de.

27 adet (3’ü eksik) bombanın bulunduğu Oktay Yıldırım’a ait sarmaşıklı gecekondu da Ümraniye’deydi, mesela. Dink’in mahkemesinde Oktay Yıldırım, Veli Küçük ve diğerleriyle görüntülenen Muzaffer Tekin’in de sık sık orada kaldığı söylentilendi.

Veli Küçük, Askeriyemiz’in varlığını bir türlü içine sindirip de kabul edemediği JİTEM’in kurucularından biri kabul ediliyor, mesela. Ne örgü ama!

Şimdi lütfen Dink Cinayeti’ne dair başka bir habere geçelim: YOK DENİLEN GÖRÜNTÜ VARMIŞ başlıklı. (21 Nisan-Hürriyet) “Olay günü saldırının gerçekleştiği yere yakın banka ve kuruluşların kameralarına polis el koydu. Failin eşkâlini net olarak ortaya koyan, yakalanmasında büyük rol oynayan ve onu kaçarken gösteren kamera kayıtları Akbank şubesinde ortaya çıktı. Olay yerine en hâkim ATM kamerasındaki kayıtlar incelendi, bunlardan sadece öğleden sonrasına ait kayıtlardan kısa bir bölüm kamuoyuna yansıdı.

Cumhuriyet Savcıları ve müdahil avukatlar İstanbul Emniyeti’ne olayla ilgili kamera kayıtlarını sordu.

Emniyet’ten, “Olayın gerçekleştiği öğleden sonraya ve olaydan bir gün öncesine ait gün boyu kayıtların bulunduğu, olay sabahı ve öğle arasına ait kaydın BULUNMADIĞI yanıtı geldi.”

Sonra ne oluyor peki? Müdahil avukatlar ve savcılar kendileri soruyorlar Akbank’a.

Ve olumlu yanıt alıyorlar! Yani, olay sabahına ait Emniyet’in YOK dediği kamera kaydı var.

O sabaha ait kaydın üstüne kayıt yapılmış, kaygısızca.

O kadar. (Zamanında teslim alınmadığı için muhtemelen.) Kasetteki çift kayda rağmen olayı çözebilecek, dünyaca ünlü bir uzmana ulaşıyorlar.

Bakalım ne olacak şimdi? Sabah görüntülerinden (polisimizin YOK dediği) neler çıkacak?

Olay Günü Sabahı’nın görüntüleri feci şekilde önemli. Bakalım ne hazırlıklar, ne girişimler yapmış Çocuk Katil O. saatler boyunca.

Ben yalnız başına olduğuna kat’i surette inanmıyorum, diyelim. Öyle mi, değil mi?

Sonra nedir o BEYAZ BERE hadisesi? Bakınbana! bakınbana! Hatırlayınbeni! hatırlayınbeni! sembolü değil ise, yakalandığında cebinden çıkan beyaz beresi, nedir          peki?

Oysa otobüs yolculuğu ve molalar boyunca sürekli cep telefonuyla görüşen Küçük O.’nun sim kartlarına bilmemkaç aramadan SONRA, cep telefonuna ise HİÇ ulaşılamadı. Bildiğimiz kadarı ile.

Beresi cebindeydi ama. Kartvizit gibi.

Hrant Dink Cinayeti’nin çok çok derin uzantılarının barizliği ortada.

Doğru dürüst bir soruşturma, tamamıyla nesnel/yargının bağımsızlığı ilkesine dayalı bir duruşma, en tabii hakkımız. Talebimiz.

Yarın sabah (eski DGM) Beşiktaş’taki Mahkeme Salonu’nun önüne! Hepimiz.

http://www.agos.com.tr/index.php?module=news&news_id=4074&cat_id=8