7 Haziran 2007Bağımsız İletişim Ağı
Seçimlere İstanbul 1. bölgeden solun ortak bağımsız adayı olarak giren Yrd. Doç. Dr. Ufuk Uras, ve Gazi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Aziz Konukman özelleştirmelerin övünülecek bir yanı olmadığını bianet'e söyledi.Uras özelleştirmeyi şöyle özetliyor: "Sermaye birikimi için yeni alanlar yaratılırken toplum için işsizlik, yoksulluk yaratılıyor, kaynaklar yağmalanıyor. Özel sektör kamusal malları devralarak, askeri alanda yatırımlara yönelerek, kendine yeni dinamizm katmaya çalışıyor."Uras, Meclis'e girmesi halinde kamusal yararı savunacağını, solun özelleştirilen kamu mal ve hizmetlerini kamuya geri vermeyi taahhüt ettiğini belirtti."Dünya birincisiyiz" Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı Osman Demirci, Dünya Bankası verilerine göre Türkiye'nin son dört yılda özelleştirmede 18 milyar dolarlık işlemle ilk sırada olduğunu açıkladı. Akşam gazetesi bu haberi "Türkiye, özelleştirmede 4 yılın dünya birincisi" diye verdi. Habere göre, Demirci, gelecek dönemde enerji ve ulaşım alanında büyük özelleştirmelerin gerçekleşeceğini, ulaşımda otoyol ve köprülerin özelleşmesi ile yeni otoyolların yapılmasının gündemde olacağını bildirdi.Dün Aliağa'da eylem yapan PETKİM işçileriyse özelleştirme yanlısı "IMF partilerine" oy vermeyeceklerini açıkladı. >Uras: İktidarda hangisi olsa fark etmeyecekti Özelleştirmeyle ilgili yanılgılardan biri, iktidardaki parti farklı olsa, sonucun farklı olabileceği kanısı. Uras Türkiye'deki ana akım partilerin hiçbirinin farklı bir şey yapmayacağını söylüyor: "Hepsi tektipleştirilmiş partiler, IMF programını uygulama temelinde seçime giriyorlar"İnsani yıkım Konukman, özelleştirmenin tipik sonuçlarının işsizlik, eğitim, sağlık gibi sosyal devletin yükümlülüğü olan kamu hizmetlerinin ticarileşmesi ve insani yıkım olduğunu söylüyor.Uras da Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'in insani gelişim endeksinde 92. sırada olduğunu anımsatıyor.Konukman: Özelleştirmek değil, kamuda yönetimi iyileştirmek Özelleştirmeyle ilgili ideolojik savların hepsinin çöktüğünü, akademik çalışmaların mülkiyet sahipliğiyle verimlilik arasında bire bir ilişki olmadığını gösterdiğini söyleyen Konukman "Çözüm mülkiyeti değiştirmek değil, aksayan yönetimin sorunlarını çözmekte, politikacı baskısı varsa özerk hale getirmekte. Önemli olan mülkiyetin kamuda kalmasını sağlamak."Yerlisi yabancısı fark etmiyor Konukman da, Uras da özelleştirmede "yabancı sermaye"ye karşı çıkıp "yerli sermaye"yi olumlayan anlayışın yanıldığını söylüyor.Uras "Sermayenin vatanı, milleti, dini, imanı olmaz. Esas olan kârı maksimize etmektir. Ulusal sermayeye önem atfeden yaklaşımların tezleri çöküyor. TÜPRAŞ Koç grubuna satıldı diye sevinildi, sonra Shell ortak oldu" diyor.Konukman da TÜSİAD'ı örnek veriyor: "TÜSİAD'ın bir sanayileşme stratejisi yok. Uluslararası sermayenin temsilciliğini üstleniyor."Konukman: Asıl yararlananlar erken kapitalistleşmiş olanlarKonukman tanımlarla oynanarak vadesi uzun olsa da yeni tesis için gelmeyen sermayenin doğrudan yatırım olarak gösterilmesinin hatalı olduğunu söylüyor. "Mülkiyetin yüzde 10'undan fazlasında değişim olduğunda doğrudan sermaye sayılıyor. Oysa bunlar yatırım değil, satış. Fabrika yatırımları hâlâ 1 milyar dolar civarında. Yani Türkiye'deki kapitalizmin, sermaye birikiminin uzun vadeli geleceğine de katkısı yok. Bundan geç kapitalistleşenlerin önünü keserek asıl yararlanan, erken kapitalistleşmişlerin sermayesi." (TK)