5 Nisan 2007Erol Önderoğlu
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Susurluk Raporu'nda devletin "pişmanlık" duyduğu 15 yıllık Musa Anter cinayetiyle ilgili geniş kapsamlı bir soruşturma başlattı.Başsavcılık, bir süre önce İsveç'ten "devlet beni korursa, mahkemede tanıklık yaparım" diyen itirafçı Abdulkadir Aygan'ın iadesi için girişim başlattı ve cinayette adı geçen "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım, itirafçılar Aygan, Ali Ozansoy, Cemil Işık, Şırnaklı Hamit ve ölen binbaşı Ahmet Cem Ersever hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkardı. 20 Eylül 1992'de yaşanan cinayetle ilgili bianet'e değerlendirme yapan Anter Ailesi'ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne temsil eden avukat Selim Okçuoğlu, soruşturmanın, AİHM'deki mücadelenin önünü kesmeyi amaçlamasından endişe ettiğini açıkladı.Bundan 15 yıl önce yaşanan ve Anter'in yaşamını yitirdiği saldırıda ağır yaralanan Orhan Miroğlu ise, "Son derece önemli bir girişim. Umarım Türkiye'de karanlık bir dönemin aralanmasına ve bugün de yeni kimlikleriyle aramızda dolaşan çok sayıda siyasal, ekonomik statülü bir çok savaş suçlusunun yargılanmasına vesile olur" dedi. Anter Ailesi AİHM'in kararına itiraz etti Türkiye yetkililerinin dosyanın kapanması için Anter Ailesi'ne tazminat önerdiği olayla ilgili AİHM, 19 Aralık 2006 tarihinde açıkladığı kararında Türkiye'yi, toplam 28 bin 500 avro (54 bin 150 YTL) tazminata mahkum etmişti. AİHM, raporda cinayetin devlet görevlilerince işlendiğini, en azından onların bilgisi dahilinde gerçekleştirildiğini ortaya koyan ciddi bilgiler içerdiğini bildirerek, hem bu bağlantı nedeniyle hem de cinayeti etkin şekilde araştırmadığı için Türkiye'nin "yaşam hakkı"nı iki kez ihlal ettiğini açıklamıştı. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 2. maddesinin iki kez ihlal edildiğini hükmeden AİHM, Anter'in yakınlarının da "mahkemeye etkin başvuru hakları"nın da kısıtlandığına, Sözleşmenin 13. maddesinin ihlaline de karar vermişti. AİHM'nin bu kararını yetersiz bularak "yaşam hakkının ihlali yönündeki kararın daha net ifade edilmesi" için AİHM Büyük Dairesi'ne itirazda bulunduklarını anımsatan Av. Okçuoğlu, geçen yıllarda itirafçı Abdulkadir Aygan'ın kamuoyuna açıkladığı sözlerin "somut ve ulaşılabilir" olduğunu, AİHM'nin de zaten cinayette yasadışı paramiliter güçlerin parmağının olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi. Okçuoğlu: AİHM'den ağır karar çıkmasını önlemek için mi? Aygan'ın açıklamalarının araştırılması gerektiğini söyleyen Av. Okçuoğlu, suç duyurularının halen geçerli olduğunu açıklayarak Anter Ailesi'yle görüştükten sonra yeni soruşturma kapsamında Diyarbakır Savcılığı'na kendi taleplerini ulaştıracaklarını ifade etti. Ancak Okçuoğlu'nun soruşturmanın yeniden açılmasıyla ilgili bir kuşkusu var: "AİHM'ye yaptığımız ve daha detaylı ve ağır bir ihlal kararı çıkarmamızın önüne geçmeyi amaçlayan bir girişim olabilir. Ama yanılmak da isteriz." Aygan'ın mutlaka dinlenmesi gerektiğini açıklayan Av. Okçuoğlu, bu konunun aydınlaması için adli ve soruşturma makamlarının kendileriyle işbirliği yapmalarını istiyor. Miroğlu: Çektiğimiz acıyı bir nebze de olsa hafifletir Musa Anter'in öldüğü saldırıda yaralanan Orhan Miroğlu ise, Aygan'ın itiraflarının kendisinin "uluslararası bir savaş suçlusu" olduğunu ve sadece saldırının aydınlatılmasının değil, bütün bir karanlık dönemi aydınlatabileceğini gösterdiğini açıkladı. Aygan'ın bir an önce İsveç'ten istenmesi ve Türkiye'de adil bir yargılama sürecinden geçirilmesini talep eden Miroğlu, "Bu toplumun geçmişiyle yüzleşmesi anlamında da bir milat olabilir. Tuttuğumuz yası, çektiğimiz acıyı bir nebze de olsa hafifletecek" diye konuştu. Aygan'ın itirafları karşısında hükümet ve kamuoyunun suskunluğunu çok şaşırtıcı bulduğunu aktaran Miroğlu, "Aygan'ın sözlerinden sonra Ankara'da şikayette bulunmuştum. Aradan çok uzun süre geçmesine karşın ne bana ne de avukatıma hiçbir tebliğ yapılmadı" dedi. Miroğlu, dileğini şöyle açıklıyor: "Umarım Türkiye'de karanlık bir dönemin aralanmasına ve bugün de yeni kimlikleriyle aramızda dolaşan çok sayıda siyasal, ekonomik statülü bir çok savaş suçlusunun ve sivil halka karşı gerçekleşen amansız ihlallerin sorumlusu birçok insanın toplum vicdanında ve adalet karşısında mahkum olmasına vesile olur." Savcılık, gıyabi tutuklama kararı çıkarttı Doğan Haber Ajansı (DHA) muhabiri Özgür Cebe'nin haberine göre,faili meçhul dosyalar arasında yer alan ve yirmi yıllık zaman aşımı süresine tabi olan dosyada, Anter'i kaçırıp öldürdükleri iddiasıyla aralarında "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım, itirafçılar Abdulkadir Aygan, Ali Ozansoy, Cemil Işık, Şırnaklı Hamit ve ölen binbaşı Ahmet Cem Ersever hakkında soruşturma açıldı. Öncelikle İsveç'te yaşayan Abdulkadir Aygan'ın bu ülkeden iadesi istendi. İşlediği cinayetlerden dolayı pişmanlık duyarak yerleştiği İsveç'te itiraflarda bulunan Aygan'ın iadesi için hakkında düzenlenen iade talepnamesi Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'ne gönderildi. Mahmut Yıldırım ile Ali Ozansoy, Cemil Işık ve Şırnaklı Hamit isimli kişiler hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Binbaşı Ersever'in 1993 yılında Ankara'da faili meçhul bir cinayete kurban gitmesi nedeniyle hakkında yürütülen soruşturma, ilgili nüfus müdürlüğünden istenen ölüm kaydının gelmesinden sonra dosyadan düşürülecek. "Apê Musa" olarak da bilinenKürt aydın Musa Anter, Kültür ve Sanat Festivali için gittiği Diyarbakır'da, 20 Eylül 1992'de katledildi. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın Susurluk Araştırma Raporu'nda, cinayetin devlet tarafından işlendiği kabul edildi. Anter cinayetiyle ilgili itiraflar, raporun Ek 9. dosyasında yer aldı. Ancak raporun bu ekleri, "devlet sırrı" oldukları gerekçesiyle açıklanmadı. (EÖ/TK)* Musa Anter cinayetiyle ilgili bianet haberlerinin listesi için tıklayın.