18 Şubat 2007Haluk Şahin
Şunca yıldır bu işin içindeyim, ama hâlâ yurdumuzda olup biten bazı şeyleri anlamakta zorluk çekiyorum. Hele bunlara evrensel ölçülerle baktığımda kafa karışıklığım daha da artıyor. Bakıyorum, aslında küçük bir işgüzarlık olarak geçiştirilebilecek olan bir olay, örneğin Eyüp Belediyesi'nin Piere Loti kahvesinin bulunduğu tepeye başka bir ad verme yönündeki gerizekâlı girişimi günlerce birinci sayfalardan inmiyor. Ama gene bakıyorum, evrensel ölçülere göre yılın en büyük haberleri olması gereken konulara kimse başını çevirip bakmıyor. Örneğin, El Kaide'nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı suikast yapma hazırlığı içinde olduğu ve girişimcilerin yakalandığı haberi. Ay başında başta Konya olmak üzere yedi ilimizde birçok operasyon yapılmış, çok sayıda insan gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Sonra? Sonra sessizlik... Nasıl olur? Eğer dünyanın en çok korkulan terörist örgütü kocaman bir ülkenin üstelik İslamcı kökenli başbakanına suikast hazırlığında yakalanacak ve kimsenin kılı kıpırdamayacak! Böyle bir şey Amerika, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde olsaydı haftalarca en birinci haber olmaz mıydı? Bizde olmadı. Niçin olmadı? Bu medyanın tercihi mi idi, yoksa başka birileri de mi böyle olmasını daha uygun buldu? El Kaide lafını duyunca alarma geçen yabancı basın niçin konuya ilgi göstermedi? Bir şeyler eksik ve noksan ama, ben sırrına erebilmiş değilim. Kimsenin dönüp bakmadığı bir diğer dehşet verici habere birkaç hafta önce değinmiştim. Suç oranlarındaki inanılmaz artışa ilişkin yazımı hatırlatayım: "Hepimizi çok yakından ilgilendiren şu bulgulara bir bakar mısınız? - 2006 yılında mala karşı suçlar 2005'e göre yüzde 64 oranında artmış; - Bu artış kişiye karşı suçlarda yüzde 61 olmuş; - Evden hırsızlık olaylarındaki artış yüzde 59 olmuş; - Kapkaçta artış ise yüzde 70 olarak gerçekleşmiş. Hırsızlık olaylarının yalnızca yüzde 11'i aydınlanmış, kapkaç olaylarının ise yüzde 19'unun faili yakalanmış... Yüzde 60-70 gibi akıl almaz artışlardan söz ediyoruz! Bu istatistikleri yabancı kriminolog ve sosyologlara gösterecek olsanız, önce 'Olamaz!' diye haykırır, siz ısrar edecek olursanız şu üç soruyu sorarlar: 1) İstatistiklerin hesaplanmasında kullandığınız sistem mi değişti? Eskiden ölçemediğiniz bazı suçları ilk olarak mı ölçüyorsunuz? 2) 2006 yılında ülkenizde savaş ya da devasa bir doğal felaket mi yaşandı? Siz bu soruların her ikisine de olumsuz yanıt verecek olursanız, 'Olamaz' diyeceklerdir. "Normal bir ülkede çok olağanüstü şeyler yaşanmamışsa böyle bir değişiklik olamaz. İstatistik biliminin kuralları buna izin vermez!" O zaman ülkenizin ya da 2006 yılının anormal olduğunu kabul etmekten başka çareniz kalmaz! Bütün bunlara rağmen bir açıklama yapmanız istense ne dersiniz? Ne oldu 2006 yılında?" Birkaç okuyucum dışında kimse yanıtlamadı bu sorumu. Medya ve siyasal partiler de fazla ilgi göstermedi. Sonuç? Sonuç yok. Şu kritik 2007 yılında, alacakaranlıkta sürüklenip gidiyoruz.