28 Eylül 2006Can Dündar
Dün Avrupa Parlamentosu Türkiye'yi görüşürken, ben de Türkiye'de "Avrupa dosyası"nı inceliyordum.Avrupa eski Avrupa değil. Bunu 11 Eylül'den beri biliyoruz. Sadece birkaç gözlem aktaracağım.
* * *
Geçen ay Berlin'de devlet radyosu "Radyo Multi kulti"ye konuk oldum.Çokkültürlülüğün sesi olan bu radyo, Türkiyeli göçmenlere ülkelerinden haberler veriyordu. Radyo kurulduğunda göçmenlerin Türkiye'den TV izleme imkânı yoktu. Türk gazeteleri oraya ulaşmıyordu. O yüzden radyo önemli bir ihtiyaca cevap veriyordu. Radyoda sohbet ederken öğrendim ki, son dönemde bütçeleri kısılmış, kadroları azalmış.Hıristiyan demokrat hükümet diyormuş ki:"40 yıldır buradasınız, artık ülkelerinizin gazeteleri burada basılıyor, televizyonlarınız uydu aracılığıyla evlerinize ulaşıyor. Dolayısıyla kültürünüzü, dilinizi yaşatma sorununuz yok. Tersine buranın dilini öğrenme sorununuz var. O yüzden bu yayınlar artık yarardan çok zarar veriyor."Almanların bugüne kadarki uyum politikasından hayal kırıklığına uğradıkları belli. "Bu yayınlarla uyuma hizmet etmedik, uyumu daha da güçleştirdik " diyen görüş öne çıkıyor.
* * *
Bu yılbaşı İsveç Radyosu da Türkçe yayınına son verdi. Radyo yönetimi, 28 yıldır sürdürülen Türkçe "Merhaba" programını yayından kaldırırken yeterli dinleyici olmamasını gerekçe gösterdi, ama radyonun program şefi daha açık konuştu: "Türkler 40 yılı aşkın süredir İsveç'teler. Şimdiye kadar İsveççeyi öğrenmeliydiler. Öğrenmedilerse bu onların sorunu."Radyo, Türkçe yayınlara son verdiği 15 Ocak 2006 günü Kürtçe yayınları artırma kararı aldı.
* * *
Geçen sene Amsterdam'a gittiğimde de aynı yakınmayı dinlemiştim:Çokkültürlülüğün kalesi sayılan Hollanda da göçmenlere verdiği haftada 2.5 saatlik anadil eğitimini kaldırmıştı. Gerekçe: "Uyumu güçleştiriyor ."30 yıldır her akşam kamu radyo kanalı NPS'den yapılan 45 dakikalık Türkçe yayını da haftada 45 dakikaya indirmişlerdi; yine "Bu yayınlar Türklerin uyumuna engel oluyor" gerekçesiyle...Daha önce Hollanda'nın 4 büyük kentine her hafta yarım saat Türkçe yayın yapan MTNL televizyonu da 2005 başından itibaren Hollandacaya döndü.Dün haber geldi:Hollanda'da soykırımı kabul etmeyen Türk adaylar seçime sokulmuyor.
* * *
Bütün bunlara tanık olduktan sonra, Avrupa "Anadilde yayın ve eğitim hakkı ver. Soykırımı tartışmaya aç" diye kapıya dayandığında, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" demez misiniz?"Sen önce kendine bak" diye diklenmez misiniz?Elbette buna hakkımız var. Ancak şu tuzağa düşmemeliyiz:11 Eylül'den beri Batı dünyası korkunç bir paranoyaya kapılıp liberal politikalarını terk etti diye Türkiye kendi demokratikleşme atılımından vazgeçmemelidir. Yapılacak şey, hortlayan ırkçılığın peşine takılmak değil, tersine bu ikiyüzlülüğü ortaya koymak ve dünyanın en belalı bölgesinde demokratikleşmenin örneği olmaktır.[email protected]