Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etüdleri Enstitüsü'nün (HÜNEE) şubat ayında tamamlayıp Devlet Planlama Teşkila-tı'na teslim ettiği zorunlu göç araştırmasının sonuçları belirlenen tarih olan haziran ayından beri açıklanmıyor. Sonuçlarının önce Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'na (UNDP) sonra da kamuoyuna açıklanması öngörülen araştırmanın akıbeti hakkında herhangi bir bilgi de verilmiyor. İki aydır raporla ilgili yönelttiğimiz sorulara Devlet Planlama Teşkilatı'ndan (DPT) ne muhatap bulabildik, ne de herhangi bir yanıt.
'GÜVENLİK KURUMLARINA DANIŞILDI'DPT'den bir yetkili araştırmanın sonuçlarının ismini vermek istemediği bazı kurumlara "görüşleri alınmak üzere" aktarıldığını, bu kurumlardan alınacak yanıta göre raporun açıklanıp açıklanmayacağının netleşeceğini söyledi. İsminin yayınlanmasını istemeyen yetkili, söz konusu kurumların güvenlik kurumları mı olduğuna yönelik sorumuza ise "evet" yanıtı verdi.Araştırmayı yürüten Hacettepe Üniversitesi'nden öğretim üyeleri ise çalışmalarının akıbeti hakkında bir bilgilerinin olmadığını belirtti. HÜNEE müdürü Prof. Dr. Sabahat Tezcan bu yıl 23 Şubat'ta bir toplantı yaparak araştırma sonuçlarının 2006 ilkbaharında kamuoyuna bildirileceğini açıklamıştı. Ancak o günden bu yana herhangi bir gelişme olmadı. Prof. Dr. Tezcan, son olarak asistanı aracılığıyla raporun yakın zamanda açıklanacağını öne sürdü; fakat net bir tarih vermedi.
EN KAPSAMLI GÖÇ ARAŞTIRMASIAKP hükümeti Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Komisyonu ile üç yıl önce yaptığı görüşmelerden sonra Türkiye'deki zorunlu göçle ilgili tüm verilerin toplanmasına karar verdi. Çalışma için HÜNEE görevlendirildi. HÜ-NEE'nin geçen yıl eylül ayında başladığı Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması ismini taşıyan çalışmayla Güneydo-ğu'da 1990'dan bu yana yaşanan göç olaylarının nedenleri, sayısal boyutları, göç edenlerin gittikleri yerlerde yaşadığı uyum sorunları, geri dönüp dönmemeye yönelik düşüncelerinin tespit edilmesi amaçlanıyordu.Proje kapsamında ilk olarak köylerinden çıkarılan ve büyükşehirlerde yaşamak zorunda bırakılan 70 mağdurla derinlemesine (uzun söyleşilerle) görüşmeler yapıldı.
7 BİN MAĞDURLA ANKET YAPILDIDiyarbakır, Batman, Van, İstanbul, Adana ve Mersin'de gerçekleştirilen bu görüşmelerde köylerinden çıkarılan insanların yaşadıkları sıkıntıları, bundan böyle ne planladıkları soruldu. Derinlemesine görüşmelerin bitmesinden sonra araştırmanın ikinci ayağında da 5 bin 347 aile ile görüşüldü ve 7 bin 316 kişiyle anket yapıldı.Anket çalışması Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi (KDRP) kapmasındaki 14 ilde, bu illerin dışında yoğun göç alan 10 ilde ve geriye kalan 57 il arasından seçilen 8 ilde gerçekleştirildi. Bu saha çalışması kapsamında KDRP kapsamındaki illerden göç etmiş tüm nüfus hakkındaki temel bilgilerin; yerinden olmuş nüfus hakkında demografik ve sosyo-ekonomik bilgilerin ve yerinden olmuş nüfus tanımı içerisinde yer alan ama bu nüfus grubunun bir alt grubu olan bölgedeki silahlı çatışmalar nedeniyle yaklaşık son 20 yıl içinde köylerini/yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmış nüfus hakkındaki detaylı bilgilerin toplanması amaçlandı.
TESEV'İN ÇAĞRISI YANITSIZ KALDITürkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) temmuz ayında açıkladığı 'Zorunlu Göç ile Yüzleşmek: Türkiye'de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası' başlıklı çalışmasında Devlet Planlama Teşkilatı'na çağrıda bulunarak araştırma sonuçlarının kısa zamanda açıklanması talebini dile getirmişti. TESEV, çalışmasında şu ifadeleri kullanmıştı: "Araştırma kapsamında yapılan anketin soru kağıdında yer alan tüm sorulara ilişkin bulgular ivedilikle kamuoyuna açıklanmalı; verilere 'gizli' kaydı konulmamalı; araştırma raporunda yer almayan bilgiler bilgi edinme hakkı çerçevesinde talep edilebilmeli."
» Mağdurlara sorulan sorulardanARAŞTIRMA esnasında 70 göç mağduruyla 6 ilde en az üç saat süren derinlemesine görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde sorulan sorulara ulaştık, ilk kez yayınlıyoruz:» Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? » Türkçe'yi sonradan mı öğrendiniz? » Göç etmeden önce geçiminiz nasıldı? » Göç ettiğiniz yere gelmeden önceki maddi koşullarla şimdiki koşullarınız arasında fark var mı? Buraya gelince daha mı iyi oldu, daha mı kötüleşti? » Göç etmeye nasıl karar verdiniz? » Göç ettiğiniz yerde ne tür sorunlarla karşılaştınız? » Göç ettiğiniz yerin sakinlerinden nasıl bir tepki aldınız? » Geldiğiniz yerde bir yabancılık yaşıyor musunuz? » Ailenizde sosyal güvencesi olan var mı? » Şu anda, su yol, elektrik gibi sıkıntılarınız var mı? » Sorunlarınız için devlete başvurdunuz mu? » Burada yaşamaya devam etmeyi düşünüyor musunuz? » Köyünüze dönmek istiyor musunuz? Neden? » Tazminat Yasası'nı duydunuz mu? Başvurdunuz mu? » Hak aramak için bir yere başvurdunuz mu?» Hem Türkiye'ye hem akademik özgürlüğe zarar
TESEV'İN Zorunlu Göç ile Yüzleşmek başlıklı çalışmasının hazırlayıcılarından Dilek Kurban:» Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etüdleri Enstitüsü yetkililerinin, 23 Şubat 2006 tarihinde Ankara'da UNDP tarafından düzenlenen çalıştayda araştırmanın sonuçlarının 2006'nın bahar aylarında kamuoyuna duyurulacağını açıklamalarının üzerinden yedi ay geçmesine rağmen rapor hâlâ açıklanmış değil. Bu konuda resmi yetkililer tarafından herhangi bir açıklama da yapılmış değil. Araştırmanın neden açıklanmadığına dair meşru ve haklı bir gerekçe düşünemiyorum. Sonuçta, nüfus araştırmaları konusunda en yetkin olan akademisyenler tarafından ülke çapında yapılan bilimsel bir araştırma sözkonusu. Dolayısıyla, araştırmanın sonuçlarının tarafsızlığını veya bilimselliğini sorgulamak mümkün değil. 0 nedenle, verilerin doğruluğunun kontrol ediliyor olması gibi bir gerekçe haklı görülemez kanımca. 0 i zaman ise, geriye bir tek araştırmanın hamisi olan Devlet Planlama Teşkilatı'nın araştırmanın sonuçlarından rahatsızlık duyduğu ve bu nedenle kamuoyuna açıklamaktan çekindiği veya açıklamak istemediği ihtimali geliyor. Bu ise daha da endişe verici. Sonuçta, hükümetin BM'ye vermiş olduğu bir taahhüt ve BM Kalkınma Programı ile imzalamış olduğu bir protokol var. Hükümet kendisini hesabını vermekte giderek daha da zorlanacağı bir duruma sokuyor. Bu aşamada, sadece raporun açıklanması mevcut durumun yarattığı kuşkuları gidermeye yetmeyecektir. Bize göre, hükümetin sadece araştırma raporunu değil araştırmanın bütün verilerini daha fazla gecikmeksizin kamuoyuna açıklaması gerekiyor.» Bu araştırmanın sonuçlarının açıklanması birkaç açıdan son derece önemli ve gerekli. Birincisi, bu araştırma ile hükümet, Türkiye'de bir yerinden edilme olgusu yaşandığını ve bu süreçte en azından yüz binlerce insanın istemleri dışında yerinden edildiğini kabul etmiş olacak. Bir başka deyişle, bu sorunun varlığı ve devletin sorunun oluşmasındaki sorumluluğu ve rolü ilk kez kamuoyu nezdinde kabul edilmiş olacak. Bu başlı başına son derece büyük bir ilerleme olacak. Ayrıca, sorunun çözümü yolunda adım atmanın birinci koşulu sorunun boyutunun tespitidir. Türkiye'de yerinden edilme sorunu konusunda yapılan ilk kapsamlı ve bilimsel çalışma olan bu araştırma, yerinden edilen nüfusun sayısı, içinde yaşadığı koşullar ve ihtiyaçları konusunda son derece değerli bilimsel veriler sağlayacak. Bu veriler ise hükümete, BM'ye vermiş olduğu taahhüt doğrultusunda, sorunun çözümüne yönelik somut adımlar atması ve politikalar geliştirmesi olanağını tanıyacak. Son olarak ise, bir üniversitenin hükümetin isteği üzerine ve kamu finansmanı ile yapmış olduğu bilimsel bir araştırmanın yayımlanmaması, ileride yerinden edilme veya benzeri "siyasi" addedilen sorunlar ile ilgili akademik araştırma yapmak isteyecek araştırmacıların cesaretini ve isteğini kırabilecektir. Bu ise, akademik özgürlük açısından endişe verici bir gelişme olur.