19 Eylül 2006Umur Talu
Zenginin malı, züğürdün çenesi filan. Böyle deniyor. O yüzden, züğürtlerin "kamusalaklı" nın gelişmemesi lazım.Züğürtler; zenginler, güçlüler arasındaki iktidar ve servet oyunlarına akıl sır erdirmemeli, "kamusaldeğer" diye bir şeyin farkında olmamalı.Şu sıra züğürtler, çocukların okul masrafları, ne yiyip içecekleri, diplomalıların nasıl iş bulacakları, diplomasızların hangi boğaz tokluğuna razı olacakları, siftah yapılıp yapılmayacağı, kepenk açılsa ne olacağı açılmasa ne yapılacağı, icralardan nasıl kurtulacakları gibi hayati konularla meşguller.Boğaziçi'nin ülkenin çok özel yeri olduğu, yağma topraklarında dahi onu korumak üzere "kamuadına" kanunların çıkarıldığı, "hepimizeait" diye bir şeyin pekala imkan dahilinde bulunduğu filan epey tali mesele.
* * *
O yüzden, "ÖzalileDalan" ın sattığı bir Boğaz tepesini, "ErdoğanileTopbaş" imara müsait hale getirebilir.22 yıl olmuş. "SevdaTepesi" aslında üstünde imarı önleyen kanunlara da rağmen, Suudi Prens'e satılmıştı. Prens,şimdiKraloldu.Tepeiseelindekaldı. Memleketinin, adı üstünde, kralı olan Kral, burada, bu tarihi şanlı, topraklarının eski egemeni payitahtta, züğürtlerin kendisine sıradan adam muamelesi yapmasına belli ki alınıyor.Oysa, muhabbet dolu iktidarların başını ve sonunu oluşturduğu şu 22 yılda, merkezi ve yerel iktidar mensuplarından kimilerinin nasıl paraya, servete düşkün, tutkun ve o yüzden arsız olabildiklerini de izlemiş olmalı.Krallar en çok buna dikkat eder. Krallıklar, demokrasiler gibi birtakım kurallar, ikna ve kamuoyu üstünde değil; baskı, tahakküm ile dalkavukluk, yalakalık, arsızlık, yüzsüzlük, bahşiş, ulufe, harçlık, kıyak düşkünlerinin üstünde bayrak dalgalandırır.Korkak bir teba ile inanç, itibar, saygı, soy sop gibi cilaların ardında servet düşkünü olmuş, tamaha batmış bir zengin tabakaya ihtiyaç vardır.Birincilerin çoğu şiddet, sefalet, endişe, inançla zincirliyken, ikinciler sözde bir sürü kutsal şeyi temsil havasında, aslında şaşalı tefessüh içinde servet konuştururlar.İstisnaları vardır elbette. Buralarda kendilerine muhatap aldıkları arasında da, pekala arsız, densiz, memleketi babasının malı gören, daha beteri de babasının malı dahi görmeden sanki haydan gelmiş gibi tepe tepe kullananlar gibi olmayan istisnalar da vardır.
* * *
Ama ilginç olan şu: Belediye Başkanı Topbaş diyor ki; "Devlettedevamlılıkvardır.""Rahmetlibaşbakan(yaniÖzal)burayıvermiş.Mülkiyethaktır." Falan filan.Bu tür bir "Devlettedevamlılık" ancak Kral'ın oralardaki devamlılıktır.Birisi şeyin şeyini verdiğinde bunun halefleri için de namus sözü olması gibi.Oysa, burası teorik olarak öyle bir devlet değil. Bu arkadaşlar seçilerek geliyor; hanedan değiller. Hanedan gibi davranan kimi rahmetli ve Allah uzun ömür versin, hayattaki kimi şahsiyetler olsa da.Özünü "kamuyararı" nda bulan kanun var. Tepeyi korumaya almış. Kibarca, "Bariburalaryağmalanmasın" demiş. "Devlettedevamlılık"; Suud hanedana verilen sözden ziyade, kendi halkına, toprağına, eşsiz mekanlarına, geleceğe karşı sorumlulukta aranır. Yapacaklarışu:Kanunlar,Boğaz'daköprügelirininbirkısmıyla,kamuadına,halkadına,hepimizadınakamulaştırmayapılmasınıöngörüyor.Yasayahiçuymamış,bupayıhiçayırmamışlar.Okadarzamyapıldıoysa.Artıkayırsınlar,Kral'aparasınıveripdevlettedevamlılıkgerçektenediranlatsınlar. Bir de şu mu var acaba? Kral koçbaşı mıdır? O gerekçeyle zıvanadan çıkacak imar izniyle, tepe tepe kullanılacak bir Boğaz'ın peşinde olanlar mı var? Kimileri "Fatih'intorunu" olmayı, İstanbul'u yağmalayıp fethetmek olarak anladı da.