Merhaba kâinat!
Tefrikacılarınız koridor ve kulislerde sizin için koşuşturarak, uzun sürmüş bir haftanın son yirmidört saatinin açık-seçik özetini çıkardılar:
Yeni oluşumun öncülerinden olduğu epeydir söylenen Dışişleri Bakanı İsmail Cem, epeydir söylenen istifasını gerçekleştirdi. Gerekçe olarak “Hükûmet ve DSP’nin geçmişte yaptığı başarılı işleri artık yapamayacak duruma düşmesi”ni gösterdi. Cem, bu başarısızlığı başarıya dönüştürmek üzere, oluşacağı epeydir söylenen yeni oluşuma gireceğini açıkladı. Hedefi olarak da Türkiye’yi yenileştirmek istediğini söyledi. Cem ayrıca, yeni oluşum öncesinde ve fakat hâlihazırdaki başarısızlık dönemine geçmeden hemen önceki başarı dönemindeki katkıları için hâlihazırdaki Cumhurbaşkanı’na, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı’na hâlihazırdaki Başbakan’a, hâlihazırdaki hükümet ortaklarına, Genelkurmay Başkanı, komutanlar ve çalışma arkadaşlarına teşekkür etti. Öte yandan, hâlihazırda Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olan Kemal Derviş, hâlihazırdaki Başbakan’ın, ‘ya görev, ya yeni oluşum’ uyarısıyla karşılaştı, ama istifa etmeyeceğini söyleyince azil tehlikesiyle karşılaştı, ama Cumhurbaşkanı Sezer, azli reddederek bu tehlikeyi bertaraf etti. Bu arada Derviş istifa dilekçesini göndermiş oldu, ama Cumhurbaşkanı buna müdahale etti ve Başbakan da bununla mutabık kalınca dilekçe işleme konmadı. Böylece, Derviş’in istifa ya da azil sürecinin geri çevrilmesinde etkili olan aktörler şöyle belirdi: Başbakan, Cumhurbaşkanı, IMF, Genelkurmay. Bu arada, Başbakan’ın, “Derviş hatırımızı kırmadı,” dediği yazıldı, ama Başbakan daha sonra NTV’ye verdiği mülâkatta – bir yandan Cem’e ve yeni oluşuma kızarken – bunun hatır değil, görev meselesi olduğunu söyleyerek yeni oluşumcuların siyasette devreye soktukları vefa ve hatır kavramlarını yeniden devreden çıkartmış oldu. Ama bu mülâkatın arkasından Derviş şu mealde bir açıklama yaptı: Görev yaparken yeni oluşumda olamazdım, dolayısıyla şimdilik yeni oluşumda değilim ama bu, yeni oluşumu desteklemediğim anlamına gelmez. Bu açıklamanın hemen arkasından açıklama yapan Başbakan Yardımcılarından Bahçeli, görev ve yeniden oluşum yaklaşımlarının ikisini birden aynı anda dıştalayıp Derviş’in davranışlarını ahlâki bulmadığını söylemek ve ekonomik bir terminolojiye başvurmak suretiyle durumu tavazzuh ettirdi ve Ekonomiden sorumlu bakanın göreve sağlayacağı marjinal faydanın sıfıra indiğini belirtti. Başbakan da, sağlık durumundan kaynaklanan istifaların ve yeni oluşum söylentilerinin ayyuka çıktığı bir dönemde uzun zamandır beklenen açıklamasını yapmıştı zaten. Başbakanın, doktorlarını azletmesinden – ya da doktorların istifa etmesinden – sonra sağlığının avdet ettiği, hatta kendisinin neredeyse bir 10 yıl gençleştiği ve adeta kendi başına bir yeni oluşuma girdiği gözlendi. Başbakan yeni oluşum terimine siyasette yer olmadığını bu açıklamasında açıklamıştı. Bu açıklamanın ardından, yeni oluşumun öncülerinden Cem’le ekonomik krizin başladığı gün hâlihazırdaki Başbakan’ı savunmak amacıyla Cumhurbaşkanına “nankör kedi” diye hitap eden ve bu terimi siyasete sokan şimdiki yeni oluşumculardan Özkan bir araya geldiler ve fakat yeni oluşumla ilgili yeni bir açıklama yapmadılar. Ama bu açıklamasız toplantının ardından, hâlihazırdaki Başbakanlıkça yapılan yeni bir açıklamada yeni oluşumculardan Cem’in istifasıyla boşalan Dışişleri Bakanlığı’na yine yeni oluşumculardan Özkan’ın istifasıyla boşalan Devlet bakanlığına getirilmiş olan eski oluşumculardan Şükrü Gürel’in getirildiği, onun bu göreve getirilmesiyle boşalan Devlet Bakanlığı’na da Tayyibe Gülek’in getirildiği açıklandı...
Hafta sonuna girilirken, Türkiye’de herşey açıktı.
Devamı haftaya...