Sıcak 1988 yazında Senato önünde ifade verdiğimde iklim değişikliğinin bize ve gezegenimize vaat ettiği gelecek hakkında uyarmıştım. İnsanlığın fosil yakıt kullanımı sonucu istikrarlı bir şekilde artan sıcaklıkların sonuçları hakkında kötü bir resim çizmiştim.
Ama bir itirafım olacak: Çok iyimserdim.
Artan küresel ısıyla ilgili öngörülerimin doğruluğu kanıtlandı. Ancak, ortalama sıcaklıktaki bu artışın aşırı hava olaylarını ne kadar çabuk tetikleyeceğini tam olarak veremedim.
Yakın geçmişteki aşırı sıcak hava konusunda analizlerimiz gösteriyor ki iklim değişikliği dışında görünür başka bir açıklama bulunmuyor.
Küresel sıcaklıkların geçtiğimiz 60 yılı üzerine Pazartesi (06 Ağustos 2012) yayınlanacak yeni bir analizde ben ve meslektaşlarım aşırı sıcak yazların sıklığıyla ilgili sadece geleceğimiz için değil bugünümüz için de iç sıkıcı sonuçlara ulaştık.
Bahse konu olan araştırma yeni bir iklim modeli veya tahmin değil meydana gelmiş hava olayları ve sıcaklıklar üzerine. Analizimizin sonuçları küresel ısınmanın aşırı hava olaylarının meydana gelme ihtimalini artırdığını söyleyip; ancak, hiçbir tekil hava olayının doğrudan iklim değişikliğine bağlanamayacağı uyarısını yapmanın artık yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Aksine, analizimize göre yakın geçmişteki aşırı sıcak havanın iklim değişikliğinden başka açıklaması yok.
2003’teki ölümcül Avrupa sıcak dalgası, 2010’daki ateşli Rusya sıcak dalgası, geçtiğimiz yıl yaşanan Teksas ve Oklahoma’daki afet ölçüsündeki kuraklıkların hepsi iklim değişikliğine bağlanabilir. Yüksek ihtimalle, bir iki hafta içinde veriler toplandığından ABD’nin başına gelen aşırı sıcak hava için de bu böyle çıkacak.
Bu hava olayları iklim değişikliğinin nelere yol açabileceğinin örnekleri değil. Doğrudan iklim değişikliği tarafından oluşturulan olaylar. Bu aşırılıkların doğal bir rastlantılar serisi tarafından oluştuğu ihtimali zaten çok küçük ve giderek de azalıyor. Bu ihtimal üzerinden hareket etmek işinizden ayrılıp faturaları ödeyebilmek için her sabah piyango oynamaya benzer.
Yirmi dört yıl önce iklim değişikliğinin uzun vadeli eğilimini gündelik havanın değişkenliğinden ayırt etmek için “iklim zarı” kavramını ortaya atmıştım. Bazı yazlar sıcak, bazıları serin geçer. Bazı kışlar sert, bazıları ılık olur. Buna doğal değişkenlik denir.
Ancak, iklim ısındıkça doğal değişkenlik de bozulur. Küresel ısınmanın olmadığı normal bir iklimde zarın iki yüzü normalden serin hava, iki yüzü normal hava ve iki yüzü normalden sıcak havayı temsil eder. Zarı üst üste, mevsim mevsim sürekli attığınızda zaman içinde hava eşit bir çeşitlilik gösterir.
Zara ısınan bir iklimi eklediğinizde ihtimaller değişir. Bir yüz normalden serin, bir yüz ortalama ve kalan dört yüz normalden sıcak hale gelir. İklim değişikliyle bile bazen normalden serin yazlar veya tipik soğuk kışlar görebilirsiniz. Bunun sizi aldatmasına izin vermeyin.
Ulusal Bilimler Akademisi tarafından yayımlanan ve akran denetiminden geçen yeni çalışmamız ısınan bir iklim nedeniyle ortalama küresel ısının düzenli olarak arttığını (geçtiğimiz yüzyıl içinde yaklaşık 0.8 derece) ortaya net bir şekilde koyarken dünya çapında aşırı olayların sıklığı ve şiddetinin artığını da gösteriyor.
Dünyanın değişen ısılarını bir çan eğrisi üzerinde izlediğimizde aşırı soğuk olayları ve daha görünür olarak aşırı sıcak olaylarının daha sık ve daha sert olarak değiştiğini gözlemliyoruz.
Bu değişim o denli dramatik ki bahse konu zarımızın bir yüzü artık sadece aşırı sıcak hava olaylarını temsil etmek üzere ayrılmalı.
Bu olaylara çok ender rastlanırdı. Çalışmamızın 1951’den 1980’e kadar olan süreyi kapsayan kısmında aşırı sıcaklıkların küresel olarak yüzde 0.1 ila 0.2 arası bir oranı kapsadığını gördük. Son otuz yılda ise ortalama sıcaklıklar yavaşça artarken, aşırı hava olayları küresel olarak yüzde 10’luk bir seviyeye çıktı.
Yarattığımız ve içinde yaşamak zorunda olduğumuz dünya bu işte: 2003’te Avrupa’da 50.000 kişinin ölümüne yol açan sıcak hava dalgasına veya 2011’de 5 milyar dolardan fazla hasara yol açan kuraklığı oluşturan dünya bu. Verilerimizin gösterdiği gibi bu gibi olayların sıklığı ve şiddeti daha da artacak.
Daha da kötüye giden bir iklimi engellemek için harekete geçecek vaktimiz hâlâ var. Ama değerli vaktimizi harcıyoruz. İklim değişikliği sorununu fosil yakıt şirketlerinden toplanacak, aşamalı olarak artan ve toplanan paranın yüzde yüzünü kişi başına tüm vatandaşlara dağıtacak bir karbon ücretiyle çözebiliriz. Bu yöntem yenilikçiliği beraberinde getirir ve milyonlarca yeni istihdam içeren sağlam bir temiz enerji ekonomisine geçiş yapmamıza olanak verir. Basit, dürüst ve etkili bir çözümden bahsediyoruz.
Gelecek artık şimdi ve sıcak.
5 Ağustos 2012 tarihli Washington Post’ta yayımlanmış, Mahir Ilgaz tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir. Türkçe çeviri ilk olarak Yeşil Gazete'de yayımlanmıştır.