Beş varmış bir yokmuş
Ksenophanes Yunan dininin çok tanrılığını ve tanrılarının insanlaştırılmasını alaydan çok kızgınlıkla eleştirir.Bu felsefeye ne kazandırır peki?Çok tanrılı dinin tüm yapısı mantığın affetmeyen süzgeçinden geçmeye başlamıştır. Felsefenin yüzyıllarca etkisini tam bağrında hissedeceği sorunlara metafizik yaklaşım ilkesi ilk adımlarını atmaya başlamıştır. Tanrı çokluğu tartışmaya açılmış hatta reddedilmiştir Ksenophanesce.Tek bir Tanrı, tanrılar ve insanlar arasında en ulu.Ne kılıkça insanlara benzeyen ne düşünmecece.Hep göz, hep düşünme, hep kulaktır O.Hep aynı yerde kalır hiç kımıldamadan,Yakışmaz ona bir oraya bir buraya gitmek.Yorulmadan sarsar ruhun düşünüşüyle bütün dünyayı.İşte bu Batı felsefesinin geleceğine tesir eden çok önemli bir düşünce farklılığı. Ksenophanes de bir filozoftan ziyade tek tanrılı dinin peygamberi. Yukarıdaki şiirde, ki Ksenophanes tüm yapıtlarını heksametron vezinle şiirsel olara yazdığı ''Doğa'' ve ''Alay Şiirleri'' adlı yapıtlarında toplamış, en son cümle çok çarpıcıdır.Yorulmadan sarsar ruhun düşünüşüyle bütün dünyayı.Hareketin, oluşun nedenini doğaüstü, maddi olmayan tanrısal bir güce bağlayan bir görüş açısı. Yani semavi dinlerin iddiasının ilk felsefesi. Ama bir önemi daha var bu cümlenin. Gene ilk kez düşünüş devreye alınıyor ve varlıkla birleştiriliyor.Az buçuk doğa bilimciliği de var hazretin. Taşlardaki deniz kabuklularının fosillerine bakarak herşeyin su ve topraktan oluştuğunu ve bir zamanlar su ve toprağın birlikte olduklarını iddia etmiş.Az çılgınlaşmış;Güneş ve yıldızları her gün sönüp ve yeniden tutuşan ateşten bulutlar olarak görmüş.
Felsefenin keyifli ama zor bölümlerine yaklaşıyoruz.Ne demiştik?Bir felsefe öbür felsefenin tutarsızlığı üzerine bina edilir. Demek ki basitten karmaşığa doğru giden bir yolculuğa yelken açıyoruz.Tek güvendiğimiz aklımız.Niye bu akıl durup dururken koyulaştı şimdi?Nihayet akılları başlarına gelmeye başladı filozoflarımızın da ondan.Karanlık Herakleitos var gündemimizde artık. Karanlık lakâbı, çok güç anlaşılır gizemli bir dille yazmasından. Biraz da belki soylu bir aileden gelip devrimci bir ruh ile egemen güçlere savaş açmasından. Bu isyankârlığı felsefeye de yansımış. O güne kadarki tüm filozoflar ''arkhe'' arayışlarını hemen hemen aynı yaklaşım biçimleri ve yöntemleri uygulayarak gerçekleştirirken Herakleitos ilk kez, nesnelerde ortak olanı araştırmamış, buna karşın varlığın en temel ilkesinin bütün özelliklerini kendisinde toplayan maddi ''bir şey'' aramış. Sonunda aradığını da bulmuş.Bu ''şey'' ateştir diyor. Neden peki? Çünkü ateş hem varoluşu hem yokoluşu beraberinde yaşayan tek şey. Yok olur ve yok ederken kendi varlığı ayan beyan ortada ateşin. Alevin dalgaları gibi.Peki akıl ile ilgisi ne bütün bunların?Kaos değildir bu oluş-yokoluş sürecini işleten. Bu süreci belirleyen temel bir ilke olmalıdır. İşte bu ilke Logos'tur. Logos Eski Yunanca'da akıl anlamındadır. Demek ki evrendeki bu sürekli değişimin ve devingenliğin ve karşıtlığın ana ilkesi ve dolayısı ile tek tek nesnelerin belirleyici var oluş nedeni de akıldır.Değişimin üzerinde az daha duralım. Herakleitos ''panta rei - herşey akar'' diyor. Var olmanın ana koşulu değişim ve hareketliliktir. İşte o meşhur "Aynı nehirde iki kere yıkanamazsınız" lafı bu adamdan çıkıyor. Aynı ırmaklara hem giriyoruz hem girmiyoruz. Hem biziz hem değiliz.Yani ne ırmak aynı ırmak, ne de biz aynı biziz. Bunu hatırladınız mı bilmem. Aynı ile Başka olayına geldik galiba.
Sizin duruyor sandığınız sadece bir yanılsamadır. Belki çok yavaş hareket eder ama mutlaka hareket eder. Bilim mecbur kalmış ve limit teorisini getirmiştir binlerce yıl sonra bu savununun karşısına. Yani hareket sıfırın sağından veya solundan sıfıra yaklaşmış ise bilim onu sıfır kabul etmek zorundadır.İşte bu değişim ve devinimin bir nedeni olmalıdır. Bu da karşıtlar arasındaki gerilim, ne gerilimi yahu, düpedüz savaştır.Buna Herakleitos ''Karşıtlar arasındaki savaş bütün herşeyin babasıdır'' der.Eh o zaman açıklamalar da basit hale gelir:Varoluş iki karşıt şeyin bir arada uyumluluğu,yokoluş iki karşıt şeyin uyumsuzluğu nedeni ile oluşur.Uyumluluk, yani harmonia , görünmez olursa görünenden de daha kuvvetli olur.Yayın adı bios (hayat), yayın işi ise ölümdür.Herakleitos'un bana en hoş gelen özelliği ise yaratılış efsanelerini, halksal din ve bunun zorunlu gereği olan ritüellerini -âdet- hor görmesidir.Bakın tanrılara kurban kesmeye ne der;Kendilerini kanla arıtırlar, tıpkı pisliğe basan kimse pislik ile yıkanır gibi.Ethik, yani ahlâkî sorunlara yaklaşımı ise aynen doğa ilkelerine yaklaşımındaki değer ölçüleri gibidir.Doğunca yaşamak istiyorlar ve ölüm-kaderleri olmasını ve arkada çocuklar bırakıyorlar ölüm kaderleri olmak üzere.Doğduktan sonra çoşku ile sarıldığımız yaşam kendinin karşıtı olan ölümü baştan içermektedir. Ölmesi mukadder çocukları ise sevinç ve sevgi ile sahipleniyoruz. Onları sevinç ile doğurup sevgi ile büyütürken onların ölümünü büyütmüş oluyoruz. Onların nesnel gerçekliği yani varlığı kendini iki karşıt şeyin yaşam ve ölümün birlikte uyum içerisinde olmasına borçludur.İçerik ve biçim Anaksimandros'tan sonra ilk kez bu kadar muhteşem dile getirilmektedir.