Irak'tan çekilmenin zamanı geldi

-
Aa
+
a
a
a

13 Eylül 2004Zaman Gazetesi

Bu hafta Irak'ta meşum bir dönüm noktası geride bırakıldı. Yaklaşık 18 ay önce, ABD önderliğindeki Irak işgalinin başlamasından bu yana bin Amerikan askeri öldü.

Askerlerin büyük bir çoğunluğu, Başkan George W. Bush'un geçen yıl mayıs ayında iyi bir fotoğraf fırsatı veren o yüz kızartıcı, "Görev tamamlandı" sözleriyle savaşın bittiğini açıkladığı tarihten sonra yaşamını yitirdi.

Aynı zamanda, çoğu sivil olan ve sayısı bilinmeyen, kesinlikle 10 binden az olmayan ve muhtemelen bundan üç kat fazla sayıda, Iraklı öldürüldü ve her hafta yüzlercesi ölüyor. Müdahale ve işgalin onlara özgürlük getireceğine söz verildikten sonra, Iraklılar güvenliklerinin tamamen yok olduğunu, devletlerinin parça parça edildiğini ve ülkelerinin, militanlar, haydutlar ve insan kaçıranlar tarafından yönetilen yasadışı gruplar tarafından parçalandığını gördü.

Gelecek yıl genel seçimlere ve kurucu bir meclise önderlik etmek için dizayn edilen politik geçiş süreci, ABD tarafından hükmedilen asabi işgal yönetiminin, kendi vatandaşları arasında destek görmeyen, çoğu sürgün ya da kendi vatanı dışında yaşayan, geçici Irak yöneticilerini seçme konusundaki tutumu nedeniyle zayıflatıldı. Şimdi bu sürgün Iraklı politikacıların, Washington'a anlattıklarının aksine, Iraklıların ezici bir çoğunluğu ABD güçlerini özgürleştirici ya da kurtarıcı olarak değil, işgalci olarak görüyor.

Bir savaş kazanıldıktan sonra, öylesine hızlı bir biçimde baştan aşağı yüze göze bulaştırıldı ki, her zaman yetersiz olan müttefik desteğinin son kalıntıları da, Irak'ın gelebilecek her zerre yardıma ihtiyaç duyduğu bir dönemde alaşağı oldu. İşgal gücü, ülkenin büyük bir bölümünün kontrolünü kaybetti. ABD'nin, Irak'ta Saddam Hüseyin yönetimi altında çalışan ve yaşayan herkesin bir ölçüde ortak suça dahil olduğuna karar vermesi, Washington'ın; valileri, ülkenin silahlı güçlerini, sivil kurumlarını tasfiye etmesi devlet desteğini yok etti, iç politik güçleri marjinalleştirdi, Irak'ın kurumlarını ve kamu hizmetlerini yeniden onarma becerisine sahip olanları bir kenarda bıraktı ve elbette ABD güçlerinin, henüz doğru düzgün tanımlamaktan aciz olduğu bir direnişin fitilini yaktı.

ABD'li yetkililerin bunu "kavramaya" başladığına dair işaretler var ortada, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, bir konuşmasını Irak'ın güvenlik durumunu idrak ettiklerini anlatmak için kullandı. Fakat Irak'ta yarattıkları şeyin bir felaket olduğunun giderek farkına varıyorlarsa da, ne yapacaklarını bilme konusunda çaresiz görünüyorlar. Cevap verilmesi gereken can alıcı soru şu: ABD ordusunun Irak'taki varlığının devamı bir sorunun parçası mı; yoksa bir çözümün parçası mı?

İşgal gücü olarak, ABD uluslararası hukuka göre sorumluluğu taşıyan taraf ve ülkeyi bulduğundan daha iyi bir şekilde bırakmak, onun görevinin gereği. Fakat bunun olacağına ya da olduğuna dair bir işaret yok ortada. Bu durumda, ABD askerlerinin çekilip çekilmeyeceği ve ittifak güçlerinin kalıp kalmayacağını göz önünde bulundurma zamanı geldi, güvenliğin, politik sürecin ve anayasal düzenin koordinasyon içinde işler biçimde Iraklı güçlere devri, mevcut kaostan çıkmak için bir yol olabilir. Şimdilerde kendilerini çaresiz hisseden Iraklılar, bir geri çekilme takvimi ile karşılaştıklarında, daha iyi bir gelecek fırsatının kendi ellerinde durduğunu bilecek.

Güvenliği ele alalım. Iraklı güçler ön cephe görevlerini devralmaları için yeniden inşa ediliyor. Bu yavaş bir iş; fakat gerçek sorun bu değil. Sorun şu ki; önceden eğitilen bu güçler, kendi vatandaşlarına her gün binlerce kurşun ve tonlarca bomba yağdıran ABD güçlerinin yanında yer alamaz. Necef ve Felluce'nin her kuşatılmasında, ABD askerlerinin sivilleri öldüren ateş gücü nedeniyle Irak güçleri eriyip kayboldu. Nihai bir geri çekilmeye kadar, askeri itidal gerekiyordu. Oysa bu sağlanmadı. Kaos çok büyük bir risk ve çoktandır var ve şimdi bundan büyük ölçüde sorumlu olan güç; bir kenara çekilmek ve Iraklıların bu kaostan çıkmasına izin vermek için hazırlıklara başlamak zorunda.