Ülkemizin en büyük sorunlarından birinin “Eğitim” olduğu konusunda hemfikiriz. “Sanat” kavramı gibi “Eğitim” kavramı da herkesin bir şekilde bir fikri olduğu konulardan biri haline geldi. Ülkemizin usta kalemlerinin içinde ve dışında her köşe yazarının “Sanat” konusunda mutlaka söyleyeceği sözler olduğu gibi, aynı takımın mutlaka “Eğitim” konusunda da söylediği ve söyleyeceği sözler ve fikirleri vardır.
Ülkemizin temelden-tepeye eğitim politikasını ve sistemini belirleyen ve oluşturan kurumlara göz atalım. Temel eğitim dediğimiz ilk-orta-lise eğitimi kökü Milli Eğitim Bakanlığına, üniversitenin kökü Yüksek Öğretim Kurumu’na bağlıdır. Bazı üniversitelerin eğitim fakülteleri, temel eğitim sistemine öğretmen yetiştirir. Buna rağmen MEB ile YÖK arasındaki organik ilişkinin ne kadar kuvvetli olduğu konusunda endişelerim var. Temel eğitim programlarının oluşturulması konusunda, eğitim fakülteleri öğretim üyelerinden Milli Eğitim Bakanlığı’nın ne kadar faydalandığını net olarak bilemiyoruz. Ancak üniversiteye gelen bireyin temel eksikliklerini, üniversite öğretim elemanları daha net bir biçimde görebilmektedir. Bireyin temel eğitimdeki yetiştirilmesinde eğitimbilimsel açıdan eksik kalan yönlerini net olarak gözlemleyebilen öğretim elemanlarının, temel eğitimin yeniden yapılandırılması yönündeki önerilerini, fikirlerini Milli Eğitim Bakanlığı’na üniversite kanalıyla iletebilmesi sonucunda, temel eğitim sürekli kendini yinelemeden yenileyen, gelişen, çağdaş eğitim düzeyine ulaşabilir.
Eğitim kurumlarının geleceği, Türkiye’nin geleceği...
Eğitimcilerin bir başka sorunu da yaşamsal sorunsaldır. Gerek MEB’e bağlı öğretmenler, gerekse YÖK’e bağlı üniversite öğretim elemanlarının da kendi bilgilerini güncellemeleri, dünyadaki eğitim ile ilgili gelişmeleri takip edebilmeleri için bunlara bir bütçe ayırmaları gerekmektedir. Bu bütçeyi ayırabilmeleri için de alınan maaşların, fatura, kira, mutfak, giyim, beyaz eşya vb.... gibi yaşamsal temel gereksinimlerin gereklilikleri yerine getirildikten sonra, buna imkan tanıyabilmesi gerekmektedir. Ancak, yukarıda sıraladığım temel ihtiyaçların karşılanmasında bile zorlanılırken, öğretmen ve öğretim elemanlarının böyle bir bütçeye para ayırmaları imkansızdır. Durum böyle olunca, öğretmen ve öğretim elemanları sadece ders veren, ancak eğitimin temel ihtiyaçlarından birisi olan, araştırma-geliştirme çabalarına bütçe ve zaman ayıracak hâl kalmamaktadır. Bir an önce bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Aksi taktirde, üniversiteler ve temel eğitim kurumları öz anlamlarını giderek yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Devlet yönetiminin, bu çok önemli soruna diğer öncelikli konuların halledilmesini beklemeden, bir an önce mâkul bir çözüm bulması zaruridir.
Server Acim’in kişisel web sayfası:
http://serveracim.sitemynet.com/serveracim/index.htm