Alev ER
Gazetem5 Ağustos 2003Geçen hafta manşet programlarından birinde Mehmet Ali Birand açık sözlü bir Amerikalı senatörle, Savunma Bakanı Rumsfeld’in en yakın adamlarından biri olan, neredeyse onun sözcüsü durumundaki Mark Steven Kirk’le bir söyleşi yaptı.
Açık sözlü diyorum, çünkü Kirk, Bush yönetiminin önde gelen isimlerinin Türkiyeli politikacılardan ikili görüşmelerinde bile esirgedikleri bir açıklıkla, kamuoyuna sağa sola çekilemeyecek, “öyle demek istememiştir” diye yorumlanamayacak kadar net şeyler söyledi.
Süleymaniye’deki Türk özel timinin Amerikalılar’ın hayatına kastedecek kadar düşmanca davrandığını, bunun affedilemez olduğunu anlattı.
Bu faaliyetten ötürü AKP hükümetinin, hatta Genelkurmay Başkanı Özkök’ün değil, ordu içindeki bazı çevrelerin sorumlu olduğunu, bunların kimler olduğunu da bildiklerini söyledi. Bu suçlamanın Rumsfeld’in Ankara’ya gönderdiği mektupta hangi sözcüklerin altında saklı olduğunu deşifre etti.
Ve tehdit etti: Rumsfeld’le zıtlaşmasın kimse, böyle yaparsa başına ne geleceğini görmek için de aynı tutumu takınan Belçikalılar’ın karşılaştığı belalara baksın...
Çok önemli, Bush yönetiminin neyi ne kadar yapmaya ne kadar kararlı olduğunu öğrenmek açısından çok eğitici bir söyleşiydi. Ve işin bu bölümüne kısmen, bir iki gazete ya da televizyon kanalında dikkat çekildi.
Ama Kirk başka bir şey daha söyledi. Mehmet Ali Birand’ın “Türkiye’nin Irak’a asker göndermesi o kadar önemli mi” sorusu üzerine; şöyle dedi: “Evet, çok önemli. Ne kadar önemli olduğunu da isterseniz bir örnekle anlatayım. Siz Iraklı bir terörist olsanız ve öldürdüğünüz her Amerikan askerinin haberinin CNN’de, New York Times gazetesinde haber olduğunu görseniz, bunun Amerikan kamuoyunda, ABD’nin Irak’tan çekilmesini gerektirecek kadar geniş bir savaş karşıtı kampanyaya yol açabileceğini farketseniz, Amerikalı öldürmeye son verir misiniz?..”
Bu söylediği doğru, Kirk’ün.
My Lai sivil katliamının ardından savaş karşıtı kampanyanın çığ gibi büyümesine, sokaklarda Amerikalılar’ın “Orada sivilleri öldürtmek için asker bulunduruyor, bizim çocuklarımıza sivilleri öldürtüyor, onları ölülerine bile sahip çıkamayacağımız kadar kirletiyorsunuz” haykırışlarından başka ses duyulmaz olmasına dayanamadığı için Vietnam’dan çekilmişti ABD otuz yıl önce.
Ve bu sendromu 10’ar yıl arayla dünyanın farklı yerlerinde hep yaşadı.
241 Amerikan deniz piyadesinin karargah baskınında öldürülmesinin ardından yirmi yıl önce Beyrut’u apar topar terkederek...
Düşen bir Black Hawk helikopterindeki 16 Delta Force askerinin cesetlerinin on yıl önce Başkent Mogadişu sokaklarında sürüklenmesinin ardından Somali’ye adımını bile atmayarak...
Ve şimdi bir on yıl daha doldu ve bütün militarist ve şöven kampanyaya rağmen Amerikan halkının Vietnam’ı ve onu hatırlatan sonrakileri unutmayacağı, Bush’un da daha fazla Amerikalı asker ölürse Irak’tan da içi parçalanarak ayrılmak zorunda kalacağı biliniyor... Iraklı keskin nişancı ve sabotajcıların tümüyle buna oynadığını da...
Kirk, örneğini burada bırakmadı ve devam etti: “Pekiyi siz o Iraklı terörist olsanız, karşınıza bu kez Amerikan değil de Türk askeri çıkartılsa ve onları öldürerek medyada haber olamayacağınızı bilseniz, öldürmeye devam eder misiniz?..”
Bu akıl yürütme biçiminde de haklı.
Irak’ta bundan böyle Amerikalılar yerine Türkler’in ölmesi Amerikan basınında haber olmayacağı için değil; bu zaten böyle olacak. Esas, Irak’taki Türk askeri ölümleri Türkiye’de haber olmayacağı, olsa bile savaş karşıtı bir rüzgâr yaratmayacağı için haklı Kirk.
Kimse “Bunu da nereden çıkarttın” demeyip arkasına baksın: Türkiye’nin medyası böyle bir geleneğe sahip olsaydı, Güneydoğu’daki 15 yıllık kirli savaş çok daha önce biterdi. 10 yıl önce Bingöl’de ateşkesin tam ortasında savaşı yeniden başlatmak için öldürülen 33 silahsız askeri kurşunlayan silahı hangi elin doğrulttuğunu araştırmak bile, tek başına bu sonucu vermeye yeterdi.
Savaşı durdurmak isteyenlerin, insan hakları örgütlerinin analarından emdiği sütü burnundan getirirken “Şehitlerimizin kanı yerde kalmasın” örgütleri kurduran bir devlet geleneğinden geldiğimizi de biliyor Amerikalı Kirk.
Onun için diyor ki, “Siz Irak’a gelip ölün ki biz işimizi rahat yapalım. Merak etmeyin, kimse bunu mesele etmez, öyle etmez ki, bizi öldüren Iraklılar sizinkilere bunun yarısını yapmak zahmetine bile katlanmaz, az ölürsünüz...”