10 Nisan 2005Hugo Chávez
Esin kaynağım
Ignacio Ramonet giriş konuşmasında benim yeni tür bir lider olduğumu söyledi. Bunu, özellikle Ignacio'nunki gibi parlak bir zekâya ait bir söz olduğu için kabul ediyorum ancak birçok eski liderden esinlendiğimi de söylemeliyim.
Bunlar arasında, en eskilerden biri olarak, tarihteki en büyük devrimcilerden, emperyalizm karşıtı savaşçılardan biri olan, gerçek Hıristiyan, Yoksulun Kurtarıcısı Hz. İsa'yı, bu toprakları baştan başa dolaşıp insanlara umut veren ve özgürlüklerine kavuşmalarına yardımcı olan Simon Bolivar'ı, veya motosikletiyle kıtamızı baştan başa dolaşıp Kuzey Amerikan emperyalizminin bu kıtadaki birçok tecavüzünden birine, 1955'te Guatemala'nın gringolarca** işgaline tanık olduğu Orta Amerika'ya gelen Arjantinli doktoru, veya o sakallı yaşlı adamı, Fidel Castro'yu, Abreu Lima'yı, Artigas'ı, San Martin'i, O'Higgins'i, Emiliano Zapata'yı, Pancho Villa'yı, Sandino'yu, Morazan'ı, Tupac Amaru'yu, esin alınabilecek bütün eskileri sayabilirim.
Bütün bu eski adamların bir taahhüdü vardı ve şimdi tüm kalbimle onları anlıyorum, çünkü biz de çok güçlü bir taahhütte bulunduk.
Bugün milyonlarcayız
Bu eskilerden biri, kollarından ve bacaklarından atlara bağlanarak parçalarına ayrılırken – İmparatorluklar her zaman merhametsizdir, iyi veya kötü İmparatorluk yoktur, ne giyerlerse giysinler ne söylerlerse söylesinler hepsi sapkın, merhametsiz, ahlaksızdır – ölüm anının yaklaştığını anladığında şöyle bağırmıştır "Bugün ölüyorum ancak bir gün benim gibi olan milyonlarcasıyla geri döneceğim". Atahualpa geri döndü ve onun gibi milyonlarca var, Tupac Amaru geri döndü ve onun gibi milyonlarca var, Bolivar geri döndü ve onun gibi milyonlarca var, Sucre, Zapata ve işte bizler, onlar bizimle geri döndüler, hepsi burada, bu Gigantinho Stadyumu'ndalar.
WSF (Dünya Sosyal Forumu) hakkında
İki yıl önce üçüncü Dünya Sosyal Forumu esnasında burada, Porto Alegre'de söylediğim gibi, dünyadaki en önemli siyasi olaydır.
Biz öğrenmek ve bilgiyi sahiplenmek için, kendimizi buradan fışkıran tutkuyla yoğurmak için geldik. Biz sürekli araştırıyoruz, çünkü her deneyde olduğu gibi Venezüella sürecinin de izlenmesi ve iyileştirilmesi gerekiyor; bu süreç dünyada gerçekleşen olağanüstü deneyimlerin tümüne açık bir deneydir.
Dünya Sosyal Forumu, geçen beş yıl içerisinde müzakerelerde, tartışmalarda bulunmak için sağlam bir zemin olmuş ve buraya kendilerini ifade etmek için ve protestolarını yapmak için, şarkılarını söylemek için, kim olduklarını anlatmak ve ne istediklerini söylemek için, şiirlerini, şarkılarını, konsensüse varma umutlarını anlatmak için gelen dışlanmışların, iktidar koridorlarında sesleri duyulmayanların büyük kısmına sağlam, geniş, değişik, zengin bir platform sunmuştur.
Bir militan daha
Kendimi bir başkan gibi hissetmiyorum, başkanlık sadece bir sıfattır. Ben sadece herhangi bir takımda, herhangi biri gibi görevimi yapıyorum. Ben sadece görevimi yapıyorum, ama ben bir köylüyüm, ben bir askerim, dünyayı kurtarmak için gereken, daha iyi ve mümkün bir alternatif dünya projesine kendini adamış bir adamım. Devrimci amacın bir militanı da benim.
Dostlar ve düşmanlar
Askeri okula girdiğimden bu yana Maocuyum, Che Guevara'yı okuyarak, Bolivar'ı, konuşmalarını ve mektuplarını okuyarak, tüm bunların karışımı olan Bolivaryan bir Maocu oldum.
Mao, her devrim için, kimlerin dost kimlerin düşman olduğunun açıkça belirlenmesinin zaruri olduğunu söyler. Latin Amerika'da bu durum özellikle önemlidir.
Devrim yolu/ Güney'in vicdanı
İnancım odur ki, yüzyıllardır içine saplandığımız bu tarihi muammadan çıkabilmemiz sadece devrim yoluyla mümkün olacaktır.
Uruguaylı yazar Mario Benedetti'nin dediği gibi bir Güney vardır. Kuzey Amerika'da ve Avrupa'da da birçok devrimci var; yanılıyor da olabilirim ama sanırım Güney, dünyanın acilen, hızla ve kesin bir şekilde değiştirilmesi gerektiği konusunda daha fazla bir vicdanın olduğu yerdir.
1950'de, Bandung'ta bir zirve yapıldı, bağlaşık olmayan ülkeler hareketi ortaya çıkarak Güney'in vicdanı kavramına hayat verdi.
Ancak daha sonra Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla birlikte, Stiglitz'in söylediği gibi, bir "mutlu 90'lar" havası yaşandı; hepimiz görünürde çok mutluyduk, tarihin sonu gelmişti ve böylece Güney'in vicdanı dondu ve bir çığ gibi Washington konsensüsünün teklifi geldi; belirsiz bir tezin üzerine giydirilmiş neo-kolonici neoliberalizm ve tüm o IMF politikaları Latin Amerika'ya bir zehir gibi enjekte edildi.
Bugün Dünya Sosyal Forumu için, başka bir yer daha uygun olamazdı, dünyayı kurtarmak için ihtiyacımız olan ilk şeyin Güney'in vicdanı olduğunu söylemek yanlış değildir.
Güney'in vicdanını tekrar canlandırın...Kuzey'dekilerin çoğu, büyük olasılıkla bunu anlamıyor, ancak Kuzey'in geleceği Güney'e bağlıdır, zira yapmamız gerekeni yapmazsak, daha iyi bir dünyayı hakikaten gerçekleştirmezsek, deniz piyadelerinin süngülerinin karşısında, Bay Bush'un bombaları karşısında başarısız olursak, neo-emperyallerin saldırılarına karşı koymak için Güney'de yeterli gücü, vicdanı ve örgütlenmeyi sağlayamazsak, Bush doktrini kendini empoze ederse dünya mahvolacak.
Kutuplardaki buzlar erimeden ve tüm ülkeler su altında kalmadan çok önce gezegenimiz yüzlerce şiddetli isyan görebilir. İnsanlar neo-liberal modeli uysal bir şekilde kabul etmeyip savaşarak ölmeyi açlığa tercih edeceklerdir.
Karşı devrimin kırbacı
Troçki, "her devrimin bir karşı devrim kırbacına ihtiyaç duyduğunu" söyler. Karşı devrim bizi ekonomik olarak, medya aracılığıyla ve sosyal sabotajlarla, terörizmle, bombalarla, vahşetle, kan ve ölümle, hükümet darbesiyle, kurumsal manipülasyonla, uluslararası baskıyla çok fazla kırbaçladı; kanunlarımız, kurumlarımızın ve anayasamızın üzerinde, ulusal sınırları aşan bir iktidarı başa getirmeye çalışarak, Venezüella'yı itaatkâr bir ülke haline getirmeye çalıştılar. Ancak Venezüella halkı oligarşiye asla teslim olmayacağını göstermiştir.
Direndik, kendimizi savunduk ve sonra karşı saldırıya geçtik. Sonuç olarak 2003'te, Venezüella tarihinde ilk kez, daha önce hep Venezüella oligarşisinin ve Kuzey Amerika İmparatorluğu'nun elinde bulunan petrol şirketini geri kazandık.
Şimdi neredeyse 4 milyar doları sosyal yatırıma, eğitime, sağlığa, mikro kredilere, barınmaya; en yoksula yönlendiriyoruz. Neo-liberaller paramızı sokağa attığımızı söylüyor...ancak onlar da parayı gringolara veriyorlardı veya kârlı iş anlaşmalarıyla kendi aralarında bölüşüyorlardı.
Herkesin okumasını istiyoruz, büyükanneler, çocuklar.. Bir çoğu yokluk içerisinde yaşıyor. Her ay, her birine 100 doların verildiği milyonlarca doların dağıtıldığı bir sistem oluşturduk. Daha önce bizden çalınan 600 milyon doları şimdi yoksulları, kendi yoksulluklarını yenebilmeleri maksadıyla, güçlendirmek için dağıtıyoruz.
Bugün ayrıca misyonlarımız var, örneğin Barrio Adentro. Bu sivilinden askerine, gencinden yaşlısına her kesimin, toplulukların, ulusal ve yerel yönetimlerin, temel toplum kuruluşlarının dahil olduğu, Devrimci Küba'nın yardım ettiği ulusal bir mücadeledir. Bugün yoksulların arasında yaşayan neredeyse 25 bin Kübalı, Venezüellalı doktor ve hemşireler var. 2004 yılında 50 milyon vakaya bakıldı - bu Venezüella nüfusunun iki katıdır. Daha önce, tüm bunlar için ödenmesi gereken para ülkeden dışarıya çıkarılıyordu.
Kapitalizm vahşiliktir
Daha önce eğitim özelleştirilmişti. Bu neo-liberal, emperyalist bir plandı. Sağlık sistemleri de özelleştirilmişti. Böyle bir şey olamaz, bu temel bir haktır. Sağlık, eğitim, su, enerji, kamu hizmetleri, insanların bu haklarını inkâr eden özel sermayenin açgözlülüğüne teslim edilemez, bu vahşiliğe giden yoldur, kapitalizm vahşiliktir.
Her geçen gün daha çok ikna oluyorum: daha az kapitalizm ve daha çok sosyalizm.
Kapitalizmi aşmamız lazım, ancak kapitalizmi içerisinden aşamayız. Kapitalizmin sosyalizm vasıtasıyla, eşitlik ve adaletle aşılması gerekir, bu kapitalist iktidarı aşabilmenin yoludur.
Ayrıca bunu demokrasiyle yapabilmenin mümkün olduğuna da inanıyorum; ancak dikkat edin: Hangi demokrasi? Kesinlikle Bay Superman'in empoze etmeye çalıştığı demokrasi değil.
Taktikler
Her ne kadar Che Guevara hayranı olsam da, onun tezi geçerli olmadı. Belki 100 adamlık gerilla birliği Küba için geçerli olabilir, ancak başka yerlerde koşullar farklıdır. Bu sebeple Che, Bolivya'da Don Kişotvari bir şekilde öldü. Tarih onun tezinin işlemediğini gösterdi.
Bugün, Ranger veya Deniz Piyadeleri tarafından, Che Guevara'ya yapıldığı gibi, bir dağda kuşatılabilen gerilla hücreleri söz konusu değildir, onlar 500'e karşı belki 50 kişiydiler, şimdi ise biz milyonlarcayız, bizi acaba nasıl kuşatacaklar? Dikkat edin, belki kuşatan taraf bizizdir, ancak henüz değil, yavaş yavaş.
İmparatorluklar bazen kuşatılamazlar, içeriden çürüyüp çökerler; Roma İmparatorluğu ve geçmiş yüzyıllardaki tüm diğer Avrupalı imparatorlukların başına geldiği gibi. Bir gün içten içe devam eden çürüme, ABD İmparatorluğu'nu yok edecek. Ve Martin Luther King'in büyük insanları, ABD'nin büyük insanları, kardeşlerimiz özgür kalacak.
Zaferimizi henüz ilan etmiyoruz, ancak gerçekler sürecin devam etmekte olduğunu gösteriyor, yine de onu her gün beslemeliyiz. Bu, kadın ve erkek yoldaşlarıma her gün verdiğim öğütlerden biridir. Ve Che'nin dediği gibi, bürokrasi ve yozlaşmayla mücadele için devrimci etkiye ihtiyacımız var.
Referandum
2004 yılı bize büyük siyasi zaferi getirdi. Referandumu engellemek için mümkün olan her şeyi yaptığım söylendi. Neo-liberaller halktan korktuğumu söyledi. Hepsi yalan. Engellemek için hiçbir şey yapmadım. Ancak muhalefetin belirli bir zaman zarfında imzaları toplayarak, anayasanın gereklerine uyması gerekiyordu. Şahitlerin imzalarını verecek olan OAS veya Amerikan hükümeti olamazdı. 15 Ağustos'ta oyların %60'ını, beş yıl öncekinden çok daha fazlasını alarak kazandık. Daha sonra, bölgesel seçimlerde 24 vilayetin çoğunda kazandık. Bu, sosyal katılımcı modelde büyük bir ilerlemeydi. Siyasi durumda bir ilerleme, kurumlarımızda, yargı erkinde bir güçlenme sağladık.
Ekonomi ve Entegrasyon
2003'te ve 2004'te Venezüella ekonomisinin güçlendiğini gördük. İmalat ve tarım sektörlerinin tümü büyüdü. Uzun zamandır ilk kez pirinç ithal etmek zorunda kalmadığımızı söyleyebilirim, mısırda kendi kendimize yeter durumdayız ve gıda bağımsızlığımızı sağlamamıza yardımcı olan tarımımızı kurtarmaya devam edeceğiz. Latifundiolara (ticari tarım yapılan büyük çiftlikler) karşı savaşımızda MST *** örneğini kabul ettik. Bunlar bizim için ve kıta genelindeki tüm köylüler için bir örnektir.
2004'te Mercosur'a (Güney Amerika Ortak Pazarı) girdik. Profili konusunda eleştirilerim olsa da katılmaya karar verdik. Beş yıl önce, Amerika Kıtası Zirvesi için Kanada'ya gitmemi eleştirdiler. Ancak orada FTAA'ya (Free Trade Area of the Americas / Amerika Kıtası Serbest Ticaret Bölgesi) karşı çıkan tek kişi bendim, FTAA kolonici bir projeden öte bir şey değildir. Alternatif ve birleştirici bir model oluşturmak istedik, adını da "Bolivaryan Alternatif" veya "ALBA" koyduk. Bu proje devam ediyor, daha hızlı ilerlemesini isteriz ancak dikkate alınması gereken bazı gerçekler ve zamana ihtiyaç var.
1 Ocak 2005'te güneş doğduğunda FTAA cehennemin dibine gitti. FTAA nerede bayım? FTAA öldü. Küçük FTAA'lar var, ancak Kuzey Amerikan İmparatorluğu yaptığı o kadar baskıya ve şantaja rağmen, FTAA'nın sunduğu emperyalist ve neo-kolonici modeli kendi kıtasında empoze etme gücüne sahip olamadı. Rakibimizin zayıflıklarını abartmak istemiyorum. Bu hayati bir hata olur. Ancak yine de zayıflıklarının objektif bir açıdan kabul edilmesi daha uygun olur. Zira rakibin yenilmez olduğunu düşünürseniz, gerçekten yenilmez olur.
Tarihte bir Vietnam örneği var, Iraklılar saldırıya ve işgale direniyorlar, Devrimci Küba, kırk yıl geçti hâlâ direniyor. Bolivaryan Venezüella neredeyse 6 yıldır direniyor. Kuzey Amerika emperyalizmi yenilmez değildir. Tabii ki, etrafta iyi niyetle, Amerika'nın yenilmez olduğunu ve ona gül yaprağıyla bile vuramayacağımızı, aksi takdirde imparatorun kızıp saldırabileceğini düşünen insanlar bulunduğunu bilmemiz önemlidir.
Golyat yenilmez değildi. Bu onu daha tehlikeli kıldı, zira zayıflıklarının farkına vardıkça daha çok kaba kuvvet kullanmaya başladı. Venezüella'ya kaba kuvvetten istifade edilerek yapılacak bir saldırı, zayıflığın, ideolojik zayıflığın bir işaretidir.
Bu, beş yıl öncesinden bile farklı bir Latin Amerika. Herhangi başka bir ülkenin iç durumu konusunda görüş bildiremem. Venezüella'da, özellikle ilk iki yıl boyunca, yandaşlarımın çoğu daha hızlı olmam için, daha radikal adımlar atmam için beni eleştirdiler. O gün zamanın doğru olmadığını düşünüyordum, çünkü süreçlerin safhaları vardır. Her ülkenin kendi iç durumuyla, uluslararası durumuyla sıkı sıkıya ilgili bir ritmi var.
Aranızdan bazıları itiraz etse bile şunu söylerim: Lula'yı severim, onu takdir ederim, o çok iyi birisi, büyük bir yüreği var, o bir kardeş, bir yoldaş. Lula ve Brezilya halkıyla birlikte, Nestor Kirchner ve Arjantin halkıyla birlikte, Tabarez Vazquez ve Uruguay halkıyla birlikte, hep beraber alternatif bir Birleşik Latin Amerika rüyasına giden yolu açacağız.
Hepinizi kucaklıyorum, hepinizi çok seviyorum, herkesi tekrar tekrar kucaklıyorum, çok teşekkür ederim.
İngilizce'ye çeviren Daniel Morduchowicz.
İngilizce'den Türkçe'ye çeviren: Evren Dağlıoğlu
* 10 Nisan 2005, Porto Alegre, Gigantinho Stadyumu** Güney Amerika'da, Kuzey Amerikalılar için kullanılan söz. (ç.n.)*** Brezilya'dan örnek alınan, Topraksız Tarım İşçileri Hareketi (Movimento dos Trabalhadores Rurais Sem Tera — Landless Rural Workers Movement) (ç.n.)