Sayın Ömer Madra, Son yılların en önemli hastalığı olan Entellektüelizm adına gerçekleri saptırma ve doğrunun yanında olma yerine yanlışın yanında olma hastalığından hem sizin hem de söyleşide bulunduğunuz Roni Marguiles'in muzdarip olduğunuz anlaşılmakta. Şöyle ki Siz ya tarih ve gerçekleri bilmiyorsunuz, ki böyle ise entellektüellik konusunda sınıfta kalırsınız, yahut da Şark Kurnazısınız. Yani bile bile tarihi gerçekleri saptırmak istiyorsunuz. Roni Marguiles'e gelince sanırım size ve yayınlarınıza hoş görünmek adına Yahudiliğini unutmuş ve size vermesi gereken cevapları vereceği yerde yanlış cevaplar vermek durumunda kalmış. Şayet bu konuda itirazınız var ise yakın dostlarımın size ulaştırdığı veya ulaştırmaya çalıştığı aşağıdaki yorumları sitenizde (aciksitenizde) yayınlayın. Şayet yayınlama cesareti gösteremiyorsanız sitenizin adını değiştirin. Demek ki yeterince açık değilmiş. Size Sn. Denis Ojalvo'nun cevabı:(Bkz. sol sütunda) * * * Sn. Mark Geron'un cevabı(Mark Geron sizin sınıf arkadaşınızmış) Biraz evvel Ömer Madra'nın şair Roni Margulies ile yaptığı söyleşiyi dikkatle okumayı tamamladım. Üzülerek söylemem gerekir ki, burada sergilenen, en açık sekliyle, tipik bir EU (AB) aşırı solu yaklaşımıdır - - yani, Arap muhipliğinden beslenen The Guardian, Le Monde, BBC gibilerinin her gün yayınladıkları mantralar ve safsatalar... Bunların merkezinde ya komünist veya nihilist, ya da onlarla flört halindeki yozlaşmış bir EU (AB) aşırı solu dünya görüsü görülüyor. Bu zümre halen, ne sihirdir ne keramet, Yahudi devletinin yaşama hakkına ve ABD'nin anti-terror girişimine karşı harp ilan eden İslamofaşistler ile yoğun bir ittifak ve dayanışma içine girmiş durumdalar! Yani Türkiye’de bir Zekeriya Sertel veya Behice Boran'ın, Wahabist Erbakan Hoca veya Almanya’dan Kaplan Hoca ile can birliği yapması gibi bir şey ki, bunu akıl almaz! Bence tek izahı, bir taraftan kör bir ABD düşmanlığı ("the enemy of my enemy is my friend") ve diğer taraftan da Batı'da üniversite ve medya çevrelerine ciddi bir şekilde sızmakta olan Arap parasıdır (İskoçya’dan aşırı solcu bir milletvekilinin geçenlerde bu şekilde Saddam'ın "bordrosunda" kayıtlı olarak yakalanması buna iyi bir örnek). Ömer Madra'ya gelince, kahramanlarını halen Noam Chomsky, Norman Finkelstein, Edward Said, Uri Avnery, Amira Haas olarak gören bir kişiden ne sözler beklenebilir? İşin ilginç tarafı aynı Ömer Madra, önce İngiliz High School'da (simdi Nişantaşı Anadolu Lisesi oldu) ortaokul boyunca, sonra da Robert Kolej'de lise boyunca, benden bir sınıf büyük olarak, bayağı iyi tanıdığım, o yaşlarda beraber olduğum birisidir. Ömer aslında İstanbul’da Yahudilerle haşır-neşir olarak büyüdü ve bu yaklaşımının bir Yahudi antipatisinden kaynaklandığı hiç de söylenemez. Ömer’in orta ve lise boyunca mektepte ikiz kardeşi gibi ayrılmaz bir arkadaşı vardı. O da Ralfi Kanza idi. Ralfi ile Ömer her zaman okuldaki en entellektüel ve (dolayisiyle) en radikal ve en aşırı solcu arkadaşlar arasındaydılar. Ömer 6-7 yıl kadar önce bir roman yayınladı ve baş karakteri İstanbullu bir Yahudiydi, ki bu tamamiyle Ralfi Kanza üzerine oturtulmuş bir karakterdir. Ben ne Ömer’i ne de Ralfi'yi 1965'ten beri görmedim. Fakat bunları okuduktan sonra ilk fırsatta Ömer’le temas kurup bazı gerçekleri onunla görüşmek isterdim. Ömer Madra'ya söyleyip vurgulamak istediğim gerçekler arasında aşağıdakiler var: - Araplar'ın İsrail topraklarından belki de 200 misli araziye sahip 22 egemen ülkesi (Filistin mandası topraklarında bir Filistin-Arap devleti mahiyetin de kurulan Urdun devleti dahil) olduğuna göre, problemin bir arazi/işgal davası olmayıp, Yahudileri bir ulus olarak tanımamak ve onları egemen bir devlete layık görmemekten kaynaklandığı; -- FKÖ'nün anayasası ve ulusal amblemi dahil, tüm kaynaklarında belirttiği gibi, kurtuluşu için silahlı direnmeyi amaçladığı "işgal" altındaki toprakların, sadece Batı Şeria/Gazze bölgesi olmayıp, İsrail'in TÜMÜ'nü teşkil ettiği; - Yahudi devletinin, FKÖ ve müttefikleri tarafından amaçlanan terörcü bir soykırıma maruz olarak, devamlı bir yaşam mücadelesi içinde olduğu, ve halen devam eden toprak "işgal"i dahil, tüm çabalarının bu amansız soykırımcı düşmana karsı bir nefis savunması teşkil ettiği; - Hem İsrail ve hem Türkiye olarak, Arap-İslam Emperyalizminin ve Faşizminin ölümcül tehdidi altında, hümanist uygarlığımızı ve özgürlüklerimizi aynı müşterek düşmana karşı elele vererek korumak zorunluluğunda olduğumuz; - Eğer devrimci ve özgürlükçü çağdaş uygarlık mensupları olarak, aklımızı basımıza almaz ve gereken tedbirler için ABD liderliğinde bir araya gelmezsek, sonu görünmeyen Wahabi fonlarıyla beslenen küresel İslamofaşizm tehdidi altında, gerek laik bir Türk devleti, gerek egemen bir Yahudi devleti olarak, çok uzak olmayan bir zamanda hep beraber yok olma tehlikesinde olduğumuz; - Ve dolayisiyle, öyle bir halde, ne bir İsrail, ne bir bildiğimiz Türkiye, ne bir www.aciksite.com, ne de orada aklına ne eserse sorumsuzca atıp tutan bir ÖMER MADRA kalmayacağı... Saygılarımla, Mark Geron Miami, FL, USA * * * Yukarıdaki tepkilerin sitenizde yer almasını merakla bekleyeceğim. Saygılarımla, RAFAEL SADI TEL-AVIV / ISRAEL [email protected] |