'Bush insan hakları ihlallerini teşvik ediyor'

-
Aa
+
a
a
a

Spiegel Online: Sayın Khan, Uluslararası Af Örgütü’nün yakın tarihte yayımlanan yıllık raporunda 11 Eylül, insan hakları mücadelesine vurulan bir darbe olarak tarif ediliyor. Neden?

Khan: Öncelikle, ABD’ye yapılan saldırının kendisinde de insan haklarının ağır ihlali söz konusu. Öte yandan sonuç olarak, 1970’li yıllarda Latin Amerika’daki otoriter rejimlerin örneklerindeki o eski tartışmayı –güvenlik mi insan hakları mı- yeniden önümüze getirdi. Neticede güvenlik adı altında insan haklarını ihlal eden birçok yasa çıkarıldı.

Spiegel Online: Ama bu yeni bir şey değil.

Bangladeşli hukukçu Irene Khan (AP)

Khan: Yeni olan, bunun ABD, Britanya ve Avrupa’daki kurumsallaşmış, köklü demokrasilerde de böyle olması. Pek çok hükümetin bu –temelinde Amerikan- akıma dahil olmasındaki hız ise, bir o kadar ürkütücü tarafı.

Spiegel Online: Bu konu hakkında ciddi bir tartışma başlatılmıyor.

Khan: Evet; bunun nedeni bu terör karşıtı kanunların birkaç hafta içinde çıkarılmış olması. Dahası bu yeni kanun ve tedbirler öncelikle azınlıklar ve yabancıları kapsadığı için de, kamuoyunun ilgisini çok çekmiyor. ABD’de ve Britanya’da yalnızca yabancılar hiçbir kanıt olmaksızın sınırsız tutuklu tutulabiliyor.

Spiegel Online: Medya siyasetin denetim mercii görevini yerine getiriyor mu?

Khan: Tam olarak değil. Gazeteciler Afganistan’daki savaşla ilgili yaptıkları haberlerde örneğin askeri operasyonlarda Afgan sivillerin insani haklarının nasıl ihlal edildiğinden ziyade, savaşın askeri gelişimi ile ilgilendiler. O insanların çektikleri acıları görmezden geldiler.

Spiegel Online: O halde örgütünüz, teröre karşı savaş çerçevesinde insan haklarının sınırlandırılmasını eleştirmesi konusunda bir hayli yalnız.

Khan: Yalnızca eleştirel bir bilinç uyandırmayı hedefleyen insan hakları hareketini sayabilirim, destekçimiz olarak. Politikacılara ve sistemdeki partilere, gazetecilerin çoğuna gibi, güvenemeyiz. Ama Uluslararası Af Örgütü’nün dünya genelinde bir milyondan fazla üyesi var ve hatta bunun 250 bin kadarı da ABD’de. Orada Bush’un teröre karşı savaş yaklaşımına karşı sivil haklar örgütleriyle birlikte kampanyalar başlattık.

Spiegel Online: Ama George W. Bush henüz çok da etkilenmişe benzemiyor, daha şimdi “teröre karşı dev (titan) savaştan” bahsetti.

Khan: Bush ve hükümeti açık ki en sert yolu seçtiler; örneğin sözde kirli atom bombası imal etmek isteyen o Amerikan vatandaşı, toplu katliam gerçekleştiren Timothy Veigh’ye dahi tanınan temel haklarından mahrum bırakılıyor.

Spiegel Online: Bush’un bu politikası uluslararası alanda nasıl bir sonuç doğurur?

Irene Khan, Cenin mülteci kampında (AP)

Khan: Bush popülist retoriğiyle Rusya, Çin, Mısır, Zimbabwe ve diğer başka ülkelerin hükümetlerini, 'teröre karşı savaş' sloganını kullanarak siyasi muhaliflere baskı uygulama konusunda cesaretlendiriyor. Örgütümüzün Çin’de yaptığı kapsamlı bir araştırma bize 11 Eylül’den itibaren burada Müslümanlara karşı baskıların arttığını açıkça gösteriyor.

Spiegel Online: Batı’nın liberal insan hakları savunucularının, kendileri insan haklarını reddeden ve

ihlallerde bulunan radikal Müslümanları savunmak zoruna gidiyor.Khan: Bu gerçekten de insan hakları konusundaki çalışmamız için bir test niteliğinde; ama örgütümüz, başkalarını öldürmüş kişilerin bile ölümle cezalandırılmasına karşı çıkmıştır. İnsan haklarının değeri zaten evrenselliğinde, herkes için geçerli olmasında değil mi? Çok parçalanmış bir dünyada yaşıyoruz ve insanlar birbirinden farklı değerlere sahip. İnsan hakları bu açıdan çok can alıcı bir bağ vazifesi görebilir.

Spiegel Online: 11 Eylül saldırılarına tepkileri bir yana bırakacak olursak, insan haklarına gösterilen itibar Soğuk Savaş’ın bitmesiyle arttı, diyebilir miyiz?

Khan: Görünen tablo çelişkili; ama birkaç cesaret verici gelişme de yok değil. Örneğin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluşunu ya da Miloseviç’in yargılanmasını, Pinochet, dahası Kissinger hakkında soruşturmayı ele alın. Bu arada 104 devlet ölüm cezasını kaldırdı ya da artık uygulanmıyor.

Spiegel Online: Bütün bunlar hiç şüphesiz ki başarı; fakat ABD uluslararası mahkemeyi boykot ediyor ve idam infazlarını sürdürüyor.

Khan: ABD’deki isteri yatıştığında, orada da giderek daha fazla insanın devletin görevinin yalnızca vatandaşlarını değil, insan haklarını da korumak olduğunu anlayacağını umuyorum. Çelişki değil bu, tersine, insan hakları olmadan güvenlik de olmaz.

Spiegel Online: Ama bunu pek çok politikacı farklı görüyor.

Khan: Politikacılar için insan haklarını korumak yerine zedelemek her zaman için daha çekici ve kolaydır. Oysa terörizmin kökünü salt baskıyla kurutmak mümkün değil. İnsan haklarının korunmasını da kapsayan, siyasi çözümlere ihtiyaç var. Britanya hükümeti 1970’li yıllarda, Kuzey İrlanda’ya kitlesel enternasyon uygulamalarıyla huzur getirmeye çalıştı. Ama bu yalnızca suçsuz insanların da cezalandırılmasına sebebiyet vermekle kalmadı, aynı zamanda çatışmayı daha da alevlendirdi.

Spiegel Online: Eleştirdiğiniz anti terör yasalarının yeniden ele alınıp değiştirileceğini düşünüyor musunuz?

Khan: Uzun vadede aklın hakim olacağına inanıyorum ve dolayısıyla da iyimserim. Aksi takdirde bu örgütteki görevimi zaten sürdüremezdim.

Söyleşi: Michael SontheimerÇeviri: İnanç Çolak

Amnesty International

"Bush ermuntert die Unterdrücker" (Metnin orjinali)