Hulusi Akar'dan Yunan adalarına yönelik "meşru müdafaa" çıkışı

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru’nun bu haftaki bölümünde Cengiz Aktar’ın gündeminde dünya geneline yayılan savaş cepheleri, fosil yakıtlar ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi mutat raporu yer aldı.

Türk bayraklı ve Yunan bayraklı yumruklar karşı karşıya

Ukrayna’daki savaşın iklim üzerine etkileri hakkında yayımlanan raporların felaket olduğu vurgusuyla başlayan programda Aktar, Rus ordusunun Ukrayna’nın nükleer santralini zapt ettiğini ve orayı kullanarak Nikopol üzerine atış yaptığını söyledi. Uzmanların ise Çernobil benzeri bir felaketten bahsetmeye başladıklarını belirtti.

Aktar, Libya cephesine dair; Anlaşılan o ki Başbakan Dibeybe giderek sıkışıyor. Destekleyen pek kalmadı. Türkiye’nin bölgede bulundurduğu Suriyeli paralı askerlerden dokuzu, Trablus üzerine yapılan bir roket saldırısı sonrasında hayatını kaybetti. Cenazesi ailelerine teslim edilmiş. Libya’da iş giderek sıkışıyor. Meclis başkanı Ankara’ya geldi fakat ne konuşulduğu belli değil.” dedi.

Irak ve Suriye cephesi hakkında Aktar, Top atışları devam ediyor. Fiilen TSK oralara girecek mi belli değil, çünkü hiçbir yerden icazet alamadılar. Cuma günü Soçi’de ikili zirve olacak. Putin ve Erdoğan konuyu tekrar gündeme getirecektir.” dedi. 

Hulusi Akar’ın her hafta Yunanistan’a bir şeyler söylediğini belirten Aktar, “Fransa ve Almanya hükümetlerinin Yunanistan’a verdiği desteklere karşı Akar ilk defa silahlandırılmış Yunan adaları ile ilgili BM Antlaşması'nın 51. maddesi uyarınca meşru müdafaa maddesini öne sürdü. İlk defa böyle bir şey söylüyor. Ama zor gözüküyor. Bir dizi güvenlik anlaşmaları var ve Avrupa Yunanistan’ın arkasında duracaktır. Türkiye, Suriye ve Irak’a da aynı maddeyi kullanarak girdi. Artık Türkiye’nin diplomasisini Savunma Bakanlığı ve MİT yürütüyor. Akademi, genel idare, yargı, diplomasi, maliye gibi bütün temel kurumlar saray tarafından 2013 yılından beri kontrol altında.’’ yorumunu yaptı. Aktar ayrıca gelecek salı Kıbrıs-Girit civarında olacağı tahmin edilen yeni fosil yakıt arama gemisi Abdülhamit Han’ın ‘deryalara intikal edeceği’ni de söyledi.

Aktar son olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi genel sekreterinin sunduğu altı aylık rapora dair tercümesini yaptığı önemli maddeleri paylaştı.  Bire bir Türkiye’ye atfedilen bir paragrafın olmadığını, ama ilgilendiren maddelerin olduğunu belirten Aktar maddeleri şu şekilde aktardı:

  • 2022’nin ilk yarısında DEAŞ ve bağlı örgütlerin oluşturduğu, tüm dünyada uluslararası barış ve güvenliğe karşı tehdit, son iki yılda önemli liderlik kaybına rağmen, özellikle çatışmalardan etkilenen ortamlarda üst düzeyde olmaya devam ediyor ve buralardan da çatışma olmayan ülkelere yayılma tehlikesi mevcuttur.
  • DEAŞ, Irak ve Suriye olmak üzere iki farklı örgütsel yapıya sahiptir: Suriye'deki Şam dairesi ve Kafkasya, Rusya, Doğu Avrupa’nın bazı bölgeleri ve Türkiye'yi kapsayan Faruk dairesidir.  Türk makamlarının tutuklamaları nedeniyle Faruk dairesi işlevsiz hale geldi. Bu daire Şam dairesine devredildi. DEAŞ liderlerinden El Kureyşi’nin ortadan kaldırılmasının ardından 3 Şubat 2022’de BM terör listesinde 426 sayılı terörist Emir Muhammed Sait Abdurrahman El Sadi, Türkiye’nin denetimdeki İdlib vilayetinin kasabasında ABD tarafından düzenlenen saldırıda öldürülmüştür.
  • DEAŞ’ın bölgesel ağları arasında en güçlü ve köklü olanlar Afganistan ve Güney ve Orta Asya'ya bakan Sidnik dairesi, Afganistan'ın doğusundaki kaybedilen toprakları kontrol etme amacıyla çalışıyor.
  • Karrar dairesi Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mozambik ve Somali ile ilgileniyor. Furkan dairesi, Çad Gölü Havzası, Nijerya, Batı sahil ve Büyük Sahra Çölü’nü kapsıyor. Küçük ve etkisiz olan Anfal dairesi Libya’da; Umal Kura dairesi Yemen’de; Zu-al Kurayin, Mısır ve iki Sudan’da (ana ve güney) terör faaliyetlerine devam ediyor.

(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Seyhan Karasu’ya teşekkür ederiz.)