AB ve Türkiye arasındaki üç sürtüşme: Ayasoyfa, Doğu Akdeniz’deki fosil yakıt araması ve Libya

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru programının 22 Temmuz tarihli nüshasında Cengiz Aktar, Avrupa Birliği’nde kabul edilen 750 milyar dolarlık iyileşme paketinin yanı sıra AB – Türkiye sürtüşmesine de değindi.

Nereye Doğru programının bu haftaki ilk gündemi, Avrupa Birliği’nin özel zirvesiydi. Aktar’ın, Avrupa Birliği tarihinin en uzun zirvelerinden bir olduğunu belirttiği zirvede 2021-2027 arasını kapsayan yedi yıllık dönemde Avrupa Komisyonu’nun bütçesi görüşüldü. Aynı zamanda COVID-19’un da ekonomik tahribatı ve bu tahribatın giderilmesi zirvenin gündemindeydi. Aktar, 750 milyar dolar bütçeli iyileşme paketinin kabul edildiğini; bu bütçenin 390 milyar dolarının karşılıksız yani hibe, geri kalanının ise kredi olduğunu ve kalan tutarın ilk defa borçlanılarak karşılanacağını dile getirdi. Hollanda, İsveç, Danimarka, Finlandiya ve Avusturya’nın bu ortak borçlanmaya itiraz ettiğini belirten Aktar, Almanya’nın ilk defa Fransa ile birlikte saf tutarak süreci ciddiye aldığını ifade etti. 

Bu zirve sürecinin iki handikap doğurduğunu belirten Aktar, bunlardan ilkinin çevre dostu politikalar için yeterli bütçe sağlanmaması olduğunu ifade etti. Zirvede kabul edilen paketin tamamının yalnızca %30’unun bu amaca hizmet ettiğini belirten Aktar, bu durumun oldukça vahim olduğunu ifade etti. Zirveden çıkan bir diğer sorunlu sonuç ise Avrupa Birliği Antlaşması’nın hukuk devleti ile alakalı düzenlemeler içeren 7. maddesinin, Polonya ve Macaristan bağlamından ele alınan yönüne yaklaşımdı. Bu aday devletlere uygulanacak yaptırımlar göz ardı edildiği gibi Polonya, kömürden enerji elde etme yasasından da muaf tutuldu.

Kabul edilen yeni kurtarma paketlerinin öncesinde, nisan ayında kabul edilen 540 milyar dolarlık bir paket ve başka destek paketleri olduğunu da belirtti Aktar ve süreci değerlendirirken Türkiye’nin tüm bu zirvede görünür bir yeri olmadığını ifade etti. Kurtarma paketlerinin hiçbirinin Türkiye’yi kapsamadığını ifade eden Aktar, aday ülkelere yönelik açıklamalar olduğunu ancak bu proje bazlı desteklerin fonlanacağının da garanti olmadığını belirtti. Türkiye’nin yanında bütün aday ülkeleri kapsayan 14,5 milyar dolarlık bir kaynak ayırıldığını belirten Aktar, Türkiye’ye verilecek desteğin İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü şartlarına bağlanmış olduğunu ifade etti. 

Aktar’ın bir diğer gündem maddesi 9 Temmuz tarihinde gerçekleşen, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Türkiye ziyaretiydi. Türkiye’yle ilişkileri güçlendirip sorunları çözmeyi amaçlayan bu görüşmede Avrupa Birliği’nin ilişkisinin mülteci ve göçmen krizine indirgenmesinin üzücü bir gerçek olduğunu dile getiren Aktar, sorunların çözülmek yerine katlanarak arttığını ifade etti. Avrupa Birliği ve Türkiye arasında üç ciddi sürtüşmenin olduğunu söyleyen Aktar, bunlardan ilkinin Ayasofya’nın süreci olduğunu belirtti. Bir diğer gündem maddesinin ise Kıbrıs ve Yunan Adaları açıklarında hidrokarbon (fosil yakıt) aranması olduğunu dile getiren Aktar, 2 Ağustos’a kadar bu bölgede Türkiye tarafından arama yapacağını ve bu konuda Avrupa Birliği’nin olumsuz bir tutumu olduğunu ifade etti. Son dinamiğin ise Türkiye’nin Libya’daki tutumu olduğunu söyleyen Aktar, Mısır Ordusu’nun Libya’ya intikal etmesinin an meselesi olduğunu ve Mısır’ın Rusya ile birlikte hareket ettiğini belirtti.