CHP, hem Kürt seçmenlerden, hem MHP küskünü İYİ Partililerden, hem Saadet Partisi’nin mütedeyyin tabanından ve “Bunca yıl AKP’ye oy verdim, Reis’i seçtim ama artık bu kadar yolsuzluğu, bu kadar hırsızlığı, bu kadar hırçınlığı, bu kadar savaş düşkünlüğünü kabul edemem” diyecek vicdan ve izan sahibi AKP seçmenini kucaklayabilecek, en azından biraz zorlanarak da olsa benimsetebilecek bir aday bulup çıkarmak zorunda…
Kaynak: Cumhuriyet (2 Mayıs 2018)
Gelin “sayıların soğuk diliyle” 24 Haziran’a ve sonrasına bakalım.
24 Haziran’a partiler kendi cumhurbaşkanı adayları ile gidiyorlar. Bu artık kesin.
AKP zaten belliydi. CHP, cuma günü açıklayacak(mış). Saadet Partisi dün açıkladı, Temel Karamollaoğlu dedi. İYİ Parti günler öncesinden “ille de kendi adayımı çıkaracağım” diye diretti, ortak aday arayışını sonlandırdı. HDP’nin adayı da belli, Selahattin Demirtaş. Yakında parti kararıyla resmileşir.
Demek ki 24 Haziran’da yani, “başkan” seçiminin ilk turunda ya AKP Reisi kıl payı da olsa seçilecek ya da yüzde 50+1’i bulamayacak ve seçim ikinci tura kalacak.
Bu saatten sonrası muhalefetin başarısı öncelikle “yüzde 50+1”i önlemekle sınırlı.
Kötümserlik saçmayalım. AKP Reisi’ni yüzde 50+1’in altında tutmak mümkün.
Kamuoyu araştırma şirketleri kendi meşreplerine göre epey farklı oy oranları yayımlıyorlar. Ama yine de muhalefet partilerine yakıştırılan oy oranlarının en düşüklerini bile alıp, alt alta yazıp toplarsak yüzde 50’ye epey yaklaşılıyor.
Keza AKP Reisi’nin şu andaki oy oranı da MHP takviyesine rağmen yüzde 50’ye ulaşmıyor.
Demek ki önümüzdeki 52 günlük seçim çalışması (propagandası demedim, çalışması dedim) döneminde tembelliğin her türünden sıyrılmış bir muhalefet, başkan seçimini ikinci tura erteleyebilir.
Kimse muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarından birinin (herhangi birinin) ilk turda yarıyı önde bitirip yüzde 50+1’e ulaşacağını umarım ummuyordur.
Her parti kendi adayı ile seçime girdiğinden ilk turda tek kişinin kazanması olasılığı pek zayıf. Hele muhalefet adaylarında bu olasılık sıfırdan ibaret.
Yok ilk turda biri kazanacaksa bu AKP Reisi’nden başkası değil. O zaman da “Erdoğan başkan, gerisi yalan” adlı trajik komediyi seyredeceğiz demektir.
***
Öyleyse gelin ikinci turu konuşalım.
Gönlünüzden geçeni bir yana bırakın. Hangi siyasi çizgiyi benimsiyorsanız benimseyin, hangi ideolojik tercihin sahibi olursanız olun, sayıların soğuk dili bize şunu söylüyor:
İkinci turda en çok oy alan iki aday yarışacak.
Bunlardan biri şimdiden belli: AKP Reisi.
Öteki de şimdiden belli: CHP adayı…
Bu sonuca ulaşmak için aritmetiğin dört işlemini bilmek yeterli.
“Belli olmaz, bir bakarsın Selahattin Demirtaş aradan sıyrılıverir” diyenler çıkacaktır. “Meral Akşener bence kesinlikle ikinci aday olacak” deyip içini serinletenler de çıkacaktır.
Ama sonunda toplama, çıkarma, çarpma, bölme yapılacak ve AKP Reisi ile CHP adayı final maçını oynayacak…
***
Bu ne demek?
Bu CHP’nin sırtına taşıyamayacağı kadar ağır bir sorumluluk biniyor demek.
İkinci turda, kendi adayları elenmiş muhalefet partilerinin tümünün (bir daha: Tümünün) oylarını alabilecek bir aday bulup çıkarmak zorunda. O zaman, ancak o zaman Tayyip Erdoğan’ı Beştepe Sarayı’ndan aşağı indirme fırsatı ve olasılığı doğar.
CHP yönetiminde “İkinci turda nasıl olsa muhalefet partilerinin elleri bize mahkûm, tutup Tayyip Erdoğan’ı seçecek değiller ya” diye özetlenebilecek yürekler acısı bir siyasal tahlil ve aymazlık sahipleri var.
Oysa kazın ayağı öyle değil. Muhalefet oyları ikinci turda garanti filan değil. Hele Kürt oyları hiç de “çantada keklik” değil.
CHP, hem Kürt seçmenlerden, hem MHP küskünü İYİ Partililerden, hem Saadet Partisi’nin mütedeyyin tabanından ve “Bunca yıl AKP’ye oy verdim, Reis’i seçtim ama artık bu kadar yolsuzluğu, bu kadar hırsızlığı, bu kadar hırçınlığı, bu kadar savaş düşkünlüğünü kabul edemem” diyecek vicdan ve izan sahibi AKP seçmenini kucaklayabilecek, en azından biraz zorlanarak da olsa benimsetebilecek bir aday bulup çıkarmak zorunda…
Cuma günü önümüze konacak adaya bu gözle bakacağız…