Muhalefetin oyu, Türkiye’nin karşısında bulunduğu kriz anlaşılabildiği ve anlatılabildiği kadar artacaktır.
Kaynak: T24 ( 25 Mayıs 2018)
Sayın Hasan Cemal yazısını şöyle bitiriyor:
“Tekrar ediyorum.
Bu bir yönetim krizidir.
Bu bir tek adam krizidir.
Bu bir politik krizdir.
Bir mucize olsa ve faizler bir gecede yeniden zıplatılsa bile,
Türkiye'nin kriz yolundan kurtuluşu tek adam rejimiyle uzak ihtimaldir.
Bir başka deyişle:
Tek adam, yani Tayyip Erdoğan siyaset sahnesinde etkisizleştirilmeden bu kriz bitmez.
Erdoğan gitmeden, istikrar ve normalleşme kapısı açılmaz.
Nokta. “
'Hasan Cemal’in noktası' Erdoğan’ın gitmesini tescil eden seçim sonucudur.
Önümüzdeki seçimde bu nokta konabilecek mi?
24 Haziranda Erdoğan iktidardan giderse 'nokta' konmuş olur.
Bu 'nokta'ya gelmeden önce iki adım atılmalı:
İlk adım, muhalefetteki siyaset adamlarının, iktidarın kime ve niçin verileceğini öğrenmeleri ve içselleştirmeleridir.
İkinci adım, iktidarın kime, niçin verileceği inancının yeter sayıda seçmene anlatılmasıdır.
Bu iki adım atıldıktan sonra, mevcut kanunlar içinde serbest seçimlerle Sayın Erdoğan iktidardan ayrılabilir.
İlk iki adım henüz atılmış değildir.
Halk seçimin erkene alınmasının nedenini de, iktidarın kime, niçin verileceğini de, Erdoğan’ın iktidarı kaybetmesinin gerekçelerini de bilmiyor.
Muhalefet de henüz, iktidarın niçin düşürülmesi gerektiğini bilmiyor; bu gereklilik halka anlatılmış da değil.
Bu yazdıklarımızın gerekçelerini Sayın Erdoğan’ın benden iyi bildiği bellidir; bilmeyen muhalefettir.
Muhalefetin söylediği, 1950’den beri söylenmiş türkülerin bazen tonu, bazen ritmi değiştirilmiş halidir.
Eğer, iktidarın son iki-üç yılda yaptıklarının Türkiye’yi nereye getirdiğini muhalefet biliyor olsaydı, mutlaka bu yeni durumdan yeni söylem çıkarmış, bunları halka anlatmış olurdu.
Seçim hakkında bir sonuca varmadan önce, halkın iktidar tercihi hakkında gelmiş olduğu yeri hatırlayalım:
Mayıs ayı başında; her 100 seçmenin 30’unun duraksamadan Erdoğan’a ve partisine oy vereceği, yüzde 34’ün oyunun da diğer cumhurbaşkanı adayları ve partilere dağılacağı görünüyor. Kalan yüzde 36 seçmen henüz kararsızdır.
Seçmen sayılarıyla bu durumu tekrarlayalım: 24 Haziran’da oy kullanacak 50 milyon seçmenin 15 milyonu Ak Parti’ye, 17 milyonu diğer partilere oy verecek, kalan 18 milyon da, seçime kadar belirleyeceği parti veya aday için oy kullanacak kararsızlardır.
Bu sayılara göre Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilmek için 18 milyon kararsızın 10 milyondan fazlasını almalıdır.
Muhalefet. 18 milyon kararsızın 8 milyondan fazlasının oyunu alırsa seçim ikinci tura kalır.
O halde, muhalefet liderlerinin, bir ay içinde, bugün kime oy vereceğine karar vermemiş seçmenlerin 8 milyondan fazlasını, iktidarı değiştirmeye inandırması gereklidir.
Burada yazdığımız sayılar oy kullanan seçmen ve geçersiz oy sayısına bağlı olarak bir iki milyon değişebilir, ancak meselemizi çözecek, Mayıs ayı başında yüzde 36 olan kararsız oyun, 30 ve 34’e nasıl dağılacağıdır.
Türkiye’nin nereye gelmiş olduğunu muhalefet biliyor olsaydı, yeni bir söylemle seçmene anlatmış olur, böyle bir söylem karşısında iktidar seçimi 16 ay öne çekmez, yeni strateji arayışı içine girerdi.
Muhalefetin Türkiye’nin ne durumda ve hangi tehditler karşısında olduğunu bilmediğini Sayın Erdoğan gördü ve seçimi kazanabileceği en yakın tarihe aldı.
Muhalefet bir ay içinde, Türkiye’nin bu iktidar elinde nereye getirildiğini anlayabilecek, içselleştirebilecek mi? Durumu ve bundan nasıl çıkılacağını anlatabilecek mi? Sonuç bu sorunun cevabının olumlu olmasına bağlıdır.
Muhalefetin oyu, Türkiye’nin karşısında bulunduğu kriz anlaşılabildiği ve anlatılabildiği kadar artacaktır.
Muhalefet oyunu yüzde 51’e çıkarırsa Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalacak; seçmen adaylardan birine Sayın Erdoğan’a verdiğinin üstünde oy verirse Hasan Cemal’in tanımladığı 'nokta” konulmuş olacaktır.