Hasan Ersel

TÜİK nisan ayı için dış ticaret rakamlarını açıkladı. Eğilimlerde değişen bir şey yok. İhracatımızda artış var ancak ithalatımızın artış hızı daha fazla olduğu için dış ticaret açığımız büyüyor.

Değişen dünya koşullarında ihracatımızı artırmanın pek de kolay bir iş olmadığı anlaşılıyor. Bunun için ihracatımızın artmasını zorlaştıran etmenlere bakmak, bunlardan hangilerini etkileyebileceğimizi saptamak gerek.

Türkiye'nin geçen seneye oranla toparlanmakta olduğu anlaşılıyor. Bu, küçümsenmemesi gereken memnuniyet verici bir gelişme.

Bir şeyleri değiştirebilmenin fiilen başka ülkelerin onayına, dolayısıyla uzlaşmaya bağlı olduğu giderek daha açık bir biçimde ortaya çıktı. Uzlaşmanın neresindeyiz?

İşsizlik sorununun krizle birlikte daha da büyümesi, istihdam konusunun ciddi biçimde ele alınmasını gündeme getirdi. İstihdamı, büyümenin fonksiyonu olarak görüp, çözümü piyasaya bırakan yaklaşımın pek de sonuç vermediği böylece görüldü.

Hasan Ersel'le Açık Gazete'de, son yıllarda yaşanan küresel ekonomik krizin Türkiye'yi nasıl etkilediğini, Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisi içindeki pozisyonunu, son günlerde görülen toparlanma işaretlerini nasıl değerlendirmemiz gerektiğini, özellikle de ihracat, ödemeler dengesi, büyüme perfor

Hasan Ersel'le Açık Gazete'de Avrupa'nın ekonomik olarak yaşadığı ciddi sorunları, bunun Avrupa'nın siyasi olarak geleceğine ve Türkiye'ye etkisini ele aldık.

'Mali kural' 2011 bütçesiyle birlikte yürürlüğe girecek. Dolayısıyla seçimin olacağı yılda Türkiye'de mali kural yürürlükte olacak. Bunun önemli ve olumlu bir değişiklik olduğu açık. Ancak öte yandan da riskli bir durum.

Mali kural uygulamasına geçilmesini çok olumlu karşıladığımı daha önce de belirtmiştim. Görüşümü koruyorum. Mali kuralın önemi ve gizemi yazılan denklemde değil, uygulama başarısında. Bu nedenle uygulamaya ilişkin açıklamalar bana daha önemli geliyor.

Yunanistan sorunu bitmedi ama mali piyasaların dikkati Portekiz'e ve İspanya'ya kaydı. Her iki ülke de 2008-9 küresel krizinden olumsuz etkilenmiş.

Hasan Ersel'le Açık Gazete'de, hükümet tarafından içeriği açıklanan ve meclis tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek olan Mali Kural Kanun Tasarısı'nı değerlendirdik.

Hasan Ersel'le Açık Gazete'de, Yunanistan'da hükümetin aldığı ekonomik önlemleri protsto etmek amacıyla düzenlenen gösterilerde yaşanan ve 3 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların üzerine, Yunanistan'ın ve Avrupa'nın ekonomisine dair bir değerlendirme yaptık.

Açık Gazete'de Hasan Ersel'le son günlerde artan et fiyatları konusunda konuştuk. Et fiyatları neden artmış olabilir, çözüm için yapılanlar ve yapılması gerekenler, Türkiye'de hayvancılık sektörü üzerine kısa ve genel bir değerlendirme yaptık.

Hafta sonu alınan kararla Yunanistan'ın derdi artık Avrupa'nın sorunu haline geldi. Taraflar sorunu çözme niyetlerini açıkladılar. Bu niyeti başarılı bir uygulamaya dönüştürecek iradenin var olup olmadığını henüz bilmiyoruz. İşin zor tarafına asıl şimdi gelindi.

Geçen hafta Washington'daki G-20 toplantısında gündeme gelen konulardan birisi tüm ülkelerin kendi mali kesimleri üzerine vergi koymaları önerisiydi.

Yunanistan krizi euronun istikrarına yönelik ciddi bir tehdit. Bunun giderilmesi için Yunanistan'ın bu krizden çıkması gerekiyor. Bunun için Yunanistan'ın bir ek gayret göstererek çok sıkı bir zorunlu tasarruf programını yürürlüğe koyup alacaklılarını ikna etmesi gerekiyor.

Her şirket, bir ya da daha çok işsizi 'bordrosuna alırsa' ne olur? Ne olmayacağı açık. İşsizlik sorunu bu yolla çözülmez. Sanırım, bu konuda görüş birliği var. Bu nedenle 'ne olur' sorusu üzerinde durmak daha ilginç.

Geçen hafta Ömer Madra bir soru sordu: "Yunanistan'ın bu kriz nedeniyle aldığı önlemler çerçevesinde askeri harcamalarını azaltacağını bekliyor musun?" Bu soruya, 'evet' diye yanıt veremedim.

Açık Gazete'de Hasan Ersel'le İzlanda'daki yanardağ patlamasının ekonomik sonuçlarını ele aldık.

Hasan Ersel Açık Gazete'de, komşumuz Yunanistan'da yaşanan ekonomik krizi ve krizden çıkış için alınan ve alınması gereken önlemleri ele alıyor.

Küresel kriz, yapacağını yaptı. Şimdilerde ikincil, belki de üçüncül etkilerini yaşıyoruz. Bu etkilerin yerel kalacağı varsayımı (ya da umudu) altında, krizden çıkış için neler yapılması gerektiği üzerinde durulmaya başladı. Galiba 2010 yılının gündeminde bu konu yer alacak.

Euro Bölgesi ülkeleri, sonunda Yunanistan krizine ilişkin tutumlarını netleştirebildi. Bu noktaya gelinceye kadar, hem Yunanistan hem de Euro Bölgesi ülkeleri, piyasa mantığı ile uyuşmayan istekler etrafında gezinerek zaman kaybetti.

Anayasada değişiklik paketinin toptan oylandığını düşünelim. Ortalıkta bir paket olduğuna göre farklı konular ele alınıyor. Oy verenlerin bu konuların bazılarına olumlu bazılarına ise olumsuz bakması doğal. Bu durumda anayasa değişikliğine 'evet' mi diyecek, yoksa 'hayır' mı?

Hasan Ersel Açık Gazete'de, anayasa öneri paketinin bileşenlerine 'hayır' tümüne de 'evet' denilip denilemeyeceği konusunu değerlendirdi.

Belediyelerin borçlarının tahkim edileceği biçiminde bir haber çıktı. Hükümet bunun doğru olmadığını kesin bir dille ifade etti. Belediye borçlarına ilişkin yeni bir kural getirildiği açıklandı.

Hasan Ersel Açık Gazete'de, açıklanan büyüme rakamlarını ve bu konuda medyada yer alan birbirinden çok farklı, kafa karıştırıcı yorumları değerlendirdi. İkinci konu olarak da, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ziyaretini ve Türkiye'nin AB'ne "imtiyazlı ortaklık" önerisini ele aldı.

Alman Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz, "Almanya'nın, Türkiye'nin müzakere sürecine destek verdiğini" belirttikten sonra "Daha önce imzaladığımız metinlere bağlı kalacağımızı, sözümüzü tutacağımızı taahhüt edebilirim" demiş.

Nouriel Roubini, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelerin durumunun hiç de iç açıcı olmayacağını söylüyor. Nedeni de kamu açıklarının ve dolayısıyla kamu borç yükünün çok artması.

Geçen hafta, bir yabancı kuruluşun Türkiye'nin önümüzdeki dönemde karşılaşacağı riskler konusunda yaptığı değerlendirmeye ilişkin haber televizyonlarda ve yazılı basında bolca yer aldı.

Avrupa Komisyonu, Almanya'nın "Avrupa Para Fonu" (EMF) kurulması önerisini olumlu karşılamış. Amaç, Euro Bölgesi ülkeleri (şimdilik Avrupa Birliği'nde değil) arasında ileride borçlanma krizleri olmasını engellemek.