Tıbbın babası: Hippokrates

-
Aa
+
a
a
a

Haluk Mimaroğlu, Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler'de Kos Tıp Okulu’nun kurucusu ünlü hekim Hippokrates’i tanıtıyor.

""
Tıbbın babası: Hippokrates
 

Tıbbın babası: Hippokrates

podcast servisi: iTunes / RSS

Ben, Haluk Mimaroğlu. Bu hafta sizlere Kos Tıp Okulu’nun kurucusu ünlü hekim Hippokrates’i ve Knidoslu ünlü beş hekim Euryphon, Herodicos, Ctesias, Chrysippos ve Eudoxos’u tanıtacağım.

Kos, Bodrum ve Datça yarımadalarının karşısında, Gökova Körfezi’nin girişinde bulunan, İstanköy adıyla da bilinen büyükçe bir adadır. Knidos ise Datça’nın antik adıdır. Kos ve Knidos yerleşimleri, Anadolu’dan Akdeniz’e açılan konumu nedeniyle, antik dönemin önemli ticaret ve kültür merkezleridir. Kos ve Knidos, Miletos ve Halikarnassos ile birlikte antik Karia bölgesinde bulunur. Hepsinin, deniz yolu ile Doğu Akdeniz’de Mısırlılarla ve Fenikelilerle; karayolu ile de Anadolu’da Hititlilerle ve Asurlularla yoğun ticari ve kültürel ilişkileri vardır. Anadolu’nun Pers hakimiyetine girmesi ile bölge Pers kültürünün de etkisine girmiştir. Çevredeki bu zengin kültürel kaynaklar sayesinde ve Perslerin de etkisiyle, edebiyattan tarihe, felsefeden bilime, antik çağın ilk eserleri Karia bölgesinde ortaya çıkmıştır.



M.Ö. 400’lerde tıp konusunda yazılan ilk eserler de bu bölgede ortaya çıkmaya başladı. Nitekim, bu coğrafyada, bu dönemde yazıldığı düşünülen 60’dan fazla tıp ile ilgili eser Hippokrates Külliyatı adı altında toplanarak günümüze kadar ulaştı. Hippokrates’in ününe kıyasla yaşamına ait bilgiler çok kıt ve gerçekliği kuşkuludur.

Hippokrates'in M.Ö. 460 civarında Kos adasında doğduğu bilinmektedir. Hippokrates’in ünlü bir hekim olduğu, adının Platon’un eserlerinde ‘Koslu hekim Hippokrates’ olarak geçmesinden anlaşılmaktadır. Aristoteles de Politika adlı eserinde Hippokrates’ten ‘Büyük Hekim’ olarak bahsetmektedir. Zamanın Yunan efsane geleneğine uygun olarak Hippokrates’in soyu Platon’un Protagoras adlı eserinde Tıp Tanrısı Asklepios’a kadar uzatılmıştır.

Hippokrates

Asklepios adı ilk olarak Homeros’un İlyada’sında geçer. Efsaneye göre, Tesselia’lı Prens Asklepion kendisi gibi hekim olan iki oğlunu Troya savaşlarına gönderir. Tesselia, tanrılar ülkesi Olympos’un bulunduğu bölgenin adıdır. Oğullardan biri Troya savaşında ölür. Kardeşinin gemisi dönüş yolunda Karia civarında batar. Zaman içinde Yunan efsane geleneğine uygun olarak Asklepios tanrılaştırılır. Asklepios’un babası, sağlık tanrısı Apollon’dur. Bilgiler ondan gelir.

Tanrı soyundan gelen Asklepiades’ler Karia bölgesine yerleşip kollara ayrılır. Kos’ta, Rodos’ta, Knidos’ta tıp okulları kurarlar. Zaman içinde tanrı Asklepios’un anısına Karia bölgesinde, Kos’ta, Knidos’ta, Rodos’ta, daha sonraları Bergama ve diğer yerleşimlerde kurulan tıp merkezlerine Asklepion adı verilir. Buralarda yetişen hekimler de tanrılar ülkesi Tesselia’dan gelen Asklepiades soyundan birer Asklepiades olarak anılır. Böylece Kos’lu Hippokrates de bu efsaneye dayanarak bir Asklepiades olarak anılır.

Kos'daki Asklepieion

Karia’nın Mısır ile ilişkisine ve tıp sanatının Mısır’da çok gelişmiş olmasına, tıp sanatının Karia’ya Mısır’dan gelmiş olabileceğine hiç değinilmeden bu efsane gerçekmiş gibi günümüzde de anlatılmaya devam edilir. Yüzlerce yıl sonra Ephesoslu hekim Soranos’un yazdıklarına göre, Hippokrates hekimliği Kos’ta hekimlik yapan büyükbabası I. Hippokrates’ten ve babası hekim Heraclides’ten öğrenmiştir. Zamanın ünlü hekimlerinden de ders almıştır. O zamanlar hekimlik babadan oğla geçen ya da hekimlerin para karşılığında ve sırlarını saklamaları şartı ile öğrencilerine aktardığı bir meslek dalıydı. Hippokrates de bu geleneği sürdürerek iki oğlunu ve damadı Polybios’u da yetiştirdi.

Kimilerine göre, yerine damadı hekim Polybios’u bırakıp iki oğluyla Kos’tan çıkıp yüz yıllık yaşamı boyunca Thessalia’da, Ege Adaları’nda, Marmara’da ve Trakya’da gezgin hekim olarak görev aldı ve nedense Kos’a bir daha geri dönmedi. Antik çağın saygın tarih yazarlarına göre, Hippokrates Kos’u terk ederken Knidos Kütüphanesi'ni de yakıp yoluna devam etti. Kim bilir, belki de kütüphanedeki el yazmalarını almak için Knidos’a uğradı ve suçu anlaşılmasın diye de yangın çıkardı. Belki de bu yüzden bir daha memleketine dönemedi.

Bu dönemlerde, İon dilinde tıp ile ilgili yazılan 60’tan fazla eser farklı yazarlara ait olmasına rağmen Hippokrates’in adı altında toplandı. Eserlerde ortaya konulan öğretilerin farklılık göstermesi, kullanılan kelimelerin, üslupların ve konuların çeşitliliği ve çelişkileri antik çağlardan beri eserlerin kaynakları hakkında kuşkuya düşülmesine sebep oldu. Bazı eserlerin Hippokrates’in zamanından önce yazılmış olduğu, bazılarının damadı ve öğrencilerine ait olduğu, bazılarının ise daha sonra ilave edildiği düşünülmeye başlandı. Muhtemelen M.Ö. 300’lerde İskenderiye Kütüphanesi’nde diğer eserler gibi bu eserler de derlenerek günümüze kadar ulaştı.

M.S. 200’lerde Bergama’da bulunana Asklepion Tıp Merkezi’nde gladyatörleri tedavi ederken insan vücudu üzerinde deneyimler edinen hekim Galenos’un ünü Roma’ya kadar ulaştı. Galenos, Hippokrates Külliyatı’ndaki önemli bulduğu eserleri yorumladı ve geliştirdi. Zamanla Hippokrates Külliyatı’na olan ilgi arttı. İskenderiye’nin fethi ile İslam bilginlerinin eline geçen Galenos’un eserleri Arap hekimleri tarafından benimsenerek Arapça çevirileri Yakın Doğu tıp geleneğinin temellerini oluşturdu.

1866 yılına ait gravürde gladyatörlerin hekimi olarak bilinen Galenos, Pergamon amfitiyatrosunda yaralıları tedavi ederken tasvir ediliyor. 

Haçlı seferleri sırasında bulunan Arapça Hippokrates eserleri Güney İtalya’ya ulaştı ve Latinceye çevrildi. Ortaçağ’da Montpellier’de, Bologne’da, Paris’te kurulan üniversitelerde okutulmaya başlandı. Matbaanın gelişmesi ile 1525’te ilk Latince Hippokrates Külliyatı, Marcus Fabius Calvus tarafından İonca aslından çevrilerek Latince olarak basıldı. 1800’lere kadar Avrupa Tıp Okulları’nın temel eserleri arasında yerini aldı. Aynı dönemlerde Külliyat üzerine çalışmalar yapan Franz Zacharias Ermerins, Külliyat’ta 19 farklı yazarın eseri olduğunu öne süren bir çalışma yayınladı. 1861’de Fransızca, 1849’de İngilizce ve 1864’de de Almanca ilk çeviriler ve açıklamalı modern baskılar tüm Avrupa okullarına yayıldı. Yazarlar hakkındaki tartışmalar bir yana bırakılıp, Küllüyat’taki eserlerin Kos Tıp Okulu ile Knidos Tıp Okulu’nun ortak eserleri olduğu kabul edildi.

Jacques Jouanna ve Caroline Magdelaine’in çeşitli kaynaklardan derleyip sunduğu Hippokrates Külliyatı adlı kitap, 2018’de Nur Nirven tarafından Fransızca’dan çevrilerek Pinhan Yayıncılık tarafından yayınlandı. Şimdi kitaptaki metinlere geçmeden kısa bir müzik arası verelim ve 1976’da Dr. Rahmi Oruç Güvenç tarafından Türk Musikisinin tedavi değerini araştırmak ve tanıtmak amacı ile kurulan Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma (TÜMATA) adlı topluluğun bir eserine kulak verelim.

TÜMATA topluluğundan dinlediğimiz bir Şifaname parçasından sonra Hippokrates Külliyatı’nın tanıtımı ile programımıza devam ediyoruz. Hippokrates Külliyatı’ndaki ilk eser, günümüzde Hippokrat Yemini olarak bilinen, antik hekimlerin eğitimlerine başlamadan önce yapması gereken geleneksel bir yemin metnidir.

12. yüzyıl Bizans yazmasında haç şeklinde düzenlenmiş yemin metni

‘Tıp tanrıları Apollon ve oğlu Asklepios ile bütün tanrılar ve tanrıçalar adına yemin ederim ki’ diye söze başlanır. ‘Öncelikle bu sanatı öğreten hocamı ve hocamın soyundan gelenleri, kendi ebeveynim ve kardeşlerimle eşit tutacağıma; gerekirse hocama destek olacağıma ve öğrenmek isterlerse hocamın oğullarına ücret almadan hekimlik sanatını öğreteceğime; oğlumdan, hocalarımın oğullarından ve sözleşme ile yemin eden öğrencilerden başka kimseye öğrendiklerimi aktarmayacağıma yemin ederim’ diye de devam eder. Bu yeminle adeta tıp loncasının katı kuralları ortaya konmuş olur. Son olarak hasta haklarına geçilir. Daima hastaların yararına çalışacağına, öldürücü ilaç vermeyeceğine, çocuk düşürtmeyeceğine, hastalara bıçak vurmayacağına, namuslu davranacağına, sır saklayacağına dair öğrenciler yemin eder. Bu yemin metninin Hippokrates’e ait olmadığı, çok zaman sonra yazıldığı düşünülmektedir. Zaman içinde içeriği değiştirilse de adı Hippokrat Yemini olarak devam etmektedir.

İkinci eserin adı Kanun’dur. Kanun’da Tıp öğrencilerinde aranan özellikler sıralanır. Tıp Geleneği adlı eserde, tıp ile felsefenin ayrımı yapılır. Felsefenin, ateş, su, toprak ve havadan oluşan dört ilkesini tıbba uygulamaya çalışan yenilikçilere karşı geleneksel yöntemlerin savunması yapılır. Dengeli beslenmenin sağlığın temelini oluşturduğu savunulur. İnsanın Doğası adlı eserde de felsefenin dört ilkesinin tıpta yeri olmadığı uzun uzun örneklerle açıklanır. Karşıtlık ilkesi ile tedavi yöntemi benimsenir. Aşırı yemenin yol açtığı hastalıklar perhizle, açlığın yol açtığı hastalıklar beslenmeyle, güç harcamanın yol açtığı hastalıklar dinlenmeyle, miskinliğin yol açtığı hastalıklar da güç harcamayla tedavi edilir. Yenilikçi akım ise felsefenin dört ilkesinden esinlenerek, vücuttaki dört salgıyı temel alan bir anlayış geliştirmiştir. Kan, lenf, sarı safra ve kara safradan oluşan dört salgı anlayışına göre, sağlıklı bir yaşam bu dört salgının dengesi sayesinde oluşmaktadır. Teşhis ve tedavi bu salgıları dengelemekle mümkündür. Bu dengeyi sağlamak için de gerektiğinde bağırsakları boşaltmak, mideyi boşaltmak, kan ve cerahat akıtmak gerekmektedir. Sağlıklı Beslenme adlı eserde önleyici tıbbın ilk tavsiyeleri belirtilir. Kışın az yemek yenmeli, az içilmeli, tahıllar ekmek olarak, et ve balıklar kızartma olarak yenmeli, sebze az tüketilmeli. İlkbahar gelince beslenme yavaş yavaş değiştirilmeli. İçilen su azar azar arttırılırken, tahıllar azaltılıp arpa çöreği yenilmeli, kızartma yerine haşlama et ve biraz da sebze yenmeli. Yaza doğru tamamıyla yumuşak tahıl, kaynamış et, çiğ ve pişmiş sebzelerle beslenilmeli.

Salgın hastalıklarla ilgili kitapta çeşitli yerleşimleri ziyaret eden hekimlerin hastalıkların seyri ile ilgili tuttukları notlar yer alır. 400’e yakın hasta ve hastalığın seyri anlatılırken, nedense hiç bir tedaviden bahsedilmez. Sanat adlı eserde, hekimlerin başarısız tedavilerini, kendinden iyileşen hastaları, tedavi edilemeyecek vakalarla ilgilenmeyen hekimleri öne sürerek tıp sanatını eleştirenlere karşı tıbbın faydalı bir sanat olduğu savunulur. Uzmanlara göre, bu eser tıptan ziyade felsefi bir eser gibidir. Havalar, Sular, Yerler adlı eserde iklimin ve su kaynaklarının insan sağlığına etkisi incelenir. Farklı coğrafyalarda yaşayan farklı halkların farklı sağlık sorunlarına değinilir. Doğa ile kültür arasındaki bağlantı küresel ölçekte incelenir. Külliyatın en beğenilen eserlerinden sayılır. Aforizmalar adlı eserde de 400’den fazla özdeyiş ve kısa tıbbi önermeler vardır. Külliyatın en çok okunan ve yorumlanan eseridir.

Aforizmalar, eski Yunanca aslından Eyüp Çoraklı tarafından çevrilerek, 2016’da İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılmıştır. 2022 de ise sekizinci basımı yapılmıştır. Aforizmalar, yedi bölümden oluşur. İlk bölüm, beslenme ve boşalma ile ilgilidir. Hastalar için yararlı olacağı düşünülen perhiz çeşitleri ve bağırsak ve mide boşaltma yöntemleri yer almaktadır. İkinci bölümde, hastalıkların seyrine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde, mevsim değişiklikleri ile hastalıkların ilişkisine değinilir. Dördüncü bölümde, boşaltmaların nasıl ne zaman yapılacağı anlatılır ve ölümcül hastalıkların belirtileri anlatılır. Aforizmalar’ın diğer bölümlerinde de hekimlerin hastalıklarla ilgili benzer tespitleri yer alır.

Akut Hastalıklarda Rejim adlı eserde Knidos Okulu’na gönderme yapılır. Uzmanlara göre bu gönderme, Knidos’ta da bir tıp okulu bulunduğu ve el yazmaları olduğuna işaret eder. Hippokrates Külliyatı’nda rüyalar, akut hastalıklar, kutsal hastalıklar, kırıklar, çocuğun doğası, kalp üzerine de benzer içerikli eserler vardır. Hepsi günümüze neredeyse tam olarak ulaşmıştır. Ancak Knidoslu hekimlere ve Knidos Okulu’na ait bilgiler neredeyse yok denecek kadar azdır.



Knidoslu hekimler hakkında Türkçe kitap henüz yayınlanmamıştır. Knidoslu hekimlere ait kısıtlı bilgileri, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Dergisi’nde çıkan Antik Dönemin Ünlü Knidoslu Hekimleri adlı makaleden alıntılayarak aktaracağım. Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinin yayınladığı makaleye göre, Knidoslu beş hekimden ve Knidos Tıp Okulu’ndan bahsedilmektedir.

Knidos okulunun kurucusu hekim Euryphon’dur. Knidos’ta da eğitim veren hatta Hippokrates’in hocası olduğu söylenen Silivrili spor hekimi Herodicos da vardır. Adı, eğitici hekim olarak geçen Chrysippos ve astronom hekim olarak tanınan Eudoxos’un da Knidos Okulu’nda bulunduğu söylenmektedir. Ne yazık ki bu hekimlerin hiç birisine ait bir eser, günümüze ulaşmamıştır ve muhtemelen eserleri varsa da Hippokrates Külliyatı arasına karışmış olabilir. Ancak tarihçi hekim olarak bilinen Ctesias’ın hikayesi gayet iyi bilinir.

Hippokrates’in Pers kralının davetini kabul etmediği hikayesi, muhtemelen sonradan yakıştırılan bir efsaneden ibaret olsa da Ctesias’ın hikayesi gerçektir. Tahta oturan kardeşi, Pers Kralı Artakserkses’e karşı Ege’den asker toplayarak sefere çıkan Genç Kuruş’un ordusunda savaşırken, Ctesias kralın askerlerine esir düşer. Kralın sarayında 12 sene tıp ve diğer konularda hizmete girer. Saraydaki deneyimlerinden ve duyduklarından esinlenerek ülkesine döndükten sonra Persica ve İndica adlı iki tarihi eser yazmış, eserleri günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak bu eserlerin Türkçe çevirileri yayınlanmamıştır. Ne yazık ki Ctesias’ın tıp konusunda yazdıklarından ancak iki satırı Galenos’un ve Oreibas’ın kitaplarında geçmektedir.

Karia’nın neolitik çağlardan beri gelen zengin kültürüne, Akdeniz ticaret ve kültüründeki önemine rağmen İonya’nın gölgesinde kalarak hakkettiği yeri alamamış olması üzücüdür. Son zamanlarda Yapı Kredi Yayınları’nın Karialılar adlı büyük boy renkli kitabı tarih öncesinden günümüze kadar Karia bölgesine ait pek çok bilgi vermektedir. Karia ile ilgilenen dinleyicilerimize bu kitabı da tavsiye ederim. Umarım Anadolu’da başlı başına bir medeniyet kurduğu anlaşılan Luvilerde olduğu gibi Karia da oluşan medeniyetlere de İonya’dan bağımsız olarak yaklaşan benzer eserler daha sık yayınlanır.

Önümüzdeki hafta, 57.dönemin son programında M.Ö. 800’lerde Anadolu’da yaygın olarak kullanılan Fenike harfleri ve Luvi Hiyerofliflerini içeren Adana, Karatepe iki dilli yazıtını tanıtmak üzere şimdilik hoşça kalın.


Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programında adı geçen eserler:

  • Antik Dönem Tıp Tarihine Bakış 1: Antik Dönemin Ünlü Knidoslu Hekimleri, Nevres Hürriyet Aydoğan başkanlığında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Dergisi, 2022
     
  • Karialılar – Denizcilerden Kent Kuruculara / The Carians – From Seafarers to City Builders, çeviren İpek Dağlı Dinçer, G. Bike Yazıcıoğlu, hazırlayan Olivier C. Henry, Ayşe Belgin-Henry, Yapı Kredi Yayınları, 2020
     
  • Hippokrates Külliyatı, Jacques Jouanna, Caroline Magdalaine, çeviren Nur Nirvem, Pinhan Yayıncılık, 2018
     
  • Hippokrates Aforizmalar, Yunanca aslından çeviren Eyüp Çoraklı, İş Bankası Kültür Yayınları, 2019